Vakti Kuşanmak Güldeste

T.C. Millî Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürlüğü bu eğitim sezonunda Anadolu imam hatip liseleri ve imam hatip ortaokulu öğrencilerinin namaza yönelik bakış açısını zenginleştirmek; namazın bireysel ve toplumsal yönlerini fark etmesini ve manevi huzuru tecrübe etmesini sağlamak amacıyla okullarımızda gönüllülük esasına göre katılabilecekleri “Vakti Kuşanmak” çalışmasını yürütüyor.

Bu çalışma ile öğrencilerimizin dinî, manevi, ahlaki ve insani gelişimlerine katkıda bulunmak; İslam’ın temel ibadetlerinden ilki olan namazı, Kur’an ve sünnet temelinde, günlük hayata bakan yönleriyle bütüncül bir bakış açısıyla anlatmak ve onun önemini kavratmak… amaçlanıyor.

Öğrencilerimizin okul dışı zamanlarda kişisel-manevi gelişimlerini desteklemek, Kur’an-ı Kerim, Hadis ve İlmihal konularında bilgilerini artırmak, âdâb-ı muaşeret, iyilik okulu, latifeler ve hikmetler gibi başlıklarla manevi zenginliklerini desteklemek, camilerimiz ve öncü şahsiyetler başlıkları ile medeniyetimize öncülük eden kişi ve kurumları tanıtmak, tefekkür iklimi, Esmaü-n Nebi ve Esma ile dualar başlıkları ile iman ve tefekkür konularında farklı bakış açıları kazandırmak, namaz kılmalarını ve Kur’an-ı Kerim okumalarını, izlediği film ve okuduğu kitapları takip edebilecekleri kişisel bir ajanda olarak kullanmalarını sağlamak amacıyla “Vakti Kuşanmak Güldeste” bülteni haftalık olarak yayımlanıyor.

İmam hatip ortaokulu ve Anadolu imam hatip lisesi kademeleri için ayrı olarak hazırlanan ve her hafta yeni içeriklerle güncellenen bu çalışmaya Genel Müdürlüğün Din Öğretimi Portalında yer alan http://dinogretimi.meb.gov.tr/vakti_kuşanmak.aspx  sayfasında erişim sağlanmaktadır.

Bu harika çalışmanın Giriş kısmında yer alan güzel cümlelerden bir kısmını paylaşalım:

“Din; insanlığın yeryüzünde var olmasıyla başlayan ve onu bütünüyle kuşatan bir olgudur. Allah’a inancın esasları, ibadetler, ferdî ve toplumsal ilişkileri düzenleyen ahlak ve muamelat kuralları dinin muhtevasını oluşturur. Yüce Rabbimiz, vahiy ile hak dini göndermiş; insanın hayatı anlamlandırması ve istikamet üzere yaşaması hususunda ona yol gösterecek bilgi, hüküm ve emirleri bildirmiştir.

Namaz; âlemleri yaratan, rahman ve rahim olan, kıyamet gününün yegâne sahibi, varlığın rabbi Yüce Allah’ın huzurunda, insanın hamd ve şükran duygularıyla eğilip secde ettiği, O’nun varlığını ve birliğini idrak ettiği en temel ibadetidir. Hz. Peygamber’in “dinin direği”, “mü’minin mi’râcı”, “gözümün nûru”, “cennet’in anahtarı” ve “amellerin en faziletlisi” olarak nitelendirdiği namazın, Allah’ın emirlerine uyma, O’nu anma ve O’na yakın olma arzusu gibi dinî muhtevası yanında bireysel ve sosyal yönü de vardır. Allah’a en yakın olma hâli namaz, kalbe huzur verir ve hayatın zorluklarına karşı kişiye direnç kazandırır. “Ey iman edenler! Sabrederek ve namaz kılarak Allah’tan yardım dileyin.” (Bakara, 2/153).

Günde beş vakit kılınan namaz, kişiye tüm yaptıklarından sorumlu olduğunu hatırlatır, günlük hayatını ve vaktini buna göre düzenleme disiplini sağlar. Bu sayede irade eğitimi ve nefis terbiyesi gerçekleşir…

Namaz; Allah’ın huzurunda bulunma şuuru ile insandaki olumsuz duygu ve düşünceleri kontrol altına alır, kötü alışkanlıklara karşı dirençli olmasını sağlar… “(Ey Muhammed!) Kitaptan sana vahyolunanı oku, namazı da dosdoğru kıl. Çünkü namaz, insanı hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah’ı anmak -olan namaz- elbette en büyük ibadettir…” (Ankebut, 29/45).

Namaz; insanın bugüne ve yarına yönelik kaygılarını hafifletmesini ve hayatını tanzim etmesini sağlar.

…Vaktin manasını kavrayan ve ihya eden insan geçmişe, bugüne ve geleceğe dair tüm korkularından arınır ve Ebu’l Vakt (Vaktin babası) olur. İmam Rabbani’nin sözleriyle “Ebu’l-vaktin vakitleri değişmez. Vakit onlara değil, onlar vakte hâkimdirler. Onlar zamanla değil, zaman onlarla bereketlenmiştir.” 

Yazımızı, “Vakti Kuşanmak” müellifinin bazı ifadeleriyle bitirelim: “Bir insan için, bir toplum için her gün yeni bir imkândır. Her vakit bir kevserdir. Bir vakte doğan bir servete doğuyor demektir. Bütün vakitler, vakti verenin tasarrufundadır. Vakte girmek, vakte açılmak ve vaktin bilincini taşımak, ancak vaktin yegâne sahibini tanımakla mümkündür. Vakti ihya eden vakitleri ihya eden her bir anmadır… Anmak bir uyanmaktır, bir sarsılmaktır, bir güçlenmektir. Bir yaklaşmadır anma, bir yakınlaşmadır. Bir alışkanlık değil, bir aşkınlıktır. Anmak, unutmamaktır, unutulmamaktır…”

Abdullah Yıldız