islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5696
EURO
34,9359
ALTIN
2.426,73
BIST
9.722,09
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
22°C
İstanbul
22°C
Az Bulutlu
Perşembe Az Bulutlu
21°C
Cuma Az Bulutlu
19°C
Cumartesi Az Bulutlu
18°C
Pazar Az Bulutlu
19°C

Veda Hutbesi Örneğinde İnsan Hakları

Veda Hutbesi Örneğinde İnsan Hakları
10 Mart 2017 12:14
A+
A-

Oysa ki, bugün bu insan hakları metinleri ile bizim mürebbiyeliğimize (terbiyeciliğimize) soyunan Batı, tarihte bizim vicdanımıza sığınıyordu. Tarihe az buçuk merakı olanlar bilir ki: Batı’da akli melekeleri yerinde olmayan insanlar cadı diye diri diri yakılırken, biz Kayseri’de Gevher Nesîbe hastanesini kurmuşuz ve su sesi ile insanları tedavi ediyorduk.

Son birkaç asırdır İslam aleminin özünden uzaklaşması ve atalete, rehavete kapılması sebebiyle Batının sosyal ve fenni ilimlerde ilerleme kaydetmesine bağlı olarak biz Müslümanlarda da bir aşağılık kompleksi meydana geldi. Aşkın değerleri, sitemleri ve hakikati Batıdan başka bir yerde arayamaz olduk. Oysa ki ihtiyacımız olan her türlü istidat (dinamik) kendi değerlerimizde mündemiçtir (saklıdır). Batının karanlık Ortaçağdan çıkış sancısı olarak yaşadığı Reform ve Rönesas hareketleri ile ortaya attığı, Fransız İhtilali ile tatbike çalıştığı ve ancak II. Dünya Savaşı sonrası hayata geçirebildiği değerlerden biri de “insan hakları” kavramıdır.

II. Dünya Savaşı, tarihin kaydettiği en tahrip edici savaştır. Bu savaş sırasında Düveli Muazzama dediğimiz Avrupa’nın atbaşı devletlerinde neredeyse taş üstünde taş kalmamıştı. İnsanların ırzı, canı, malları tarumar edilmişti. Bu acı tecrübe Batıya gösterdi ki savaşın Batı dünyasına kazandıracağı hiçbir şey yok. Bu sebeple Batı ardı ardına insan hakları bildirileri yayımladı. Bunların en bilinenleri 1948’de kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ile 1953’te yürürlüğe giren Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’dir. Ülkemiz de uluslar arası arenada tutunabilmek adına, kendi hür iradesiyle bu iki mühim metne taraf olmuştur. Hassaten Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne taraf olmamız sebebiyle, ülkemizde Devlet eliyle meydana getirilen insan hakları ihlallerinden mütevellit Türkiye çok defalar müeyyideye (yaptırıma) çarptırılmıştır.

Oysa ki, bugün bu insan hakları metinleri ile bizim mürebbiyeliğimize (terbiyeciliğimize) soyunan Batı, tarihte bizim vicdanımıza sığınıyordu. Tarihe az buçuk merakı olanlar bilir ki: Batı’da akli melekeleri yerinde olmayan insanlar cadı diye diri diri yakılırken, biz Kayseri’de Gevher Nesîbe hastanesini kurmuşuz ve su sesi ile insanları tedavi ediyorduk. İstanbul’un fethinde, fetheden devletin her türlü malı zaptetme hakkı olmasına rağmen kimsenin malına, canına ve din hürriyetine dokunulmamıştır. 1492 senesinde Yahudiler, İspanya’da gördükleri zulümden dolayı Osmanlı’ya sığınmışlardır. Sultan II. Abdulhamid Han, ölümüne mutlak nazarla bakılan suikastlerin faillerini affetmiştir. II. Dünya savaşından kaçan Batılı Yahudi bilimadamlarına Türkiye kucak açmış ve o tarihte başta İstanbul Üniversitesi olmak üzere birçok okulumuzda Yahudi öğretim görevlileri ders vermiştir. Tarihimiz, bunlar gibi ciltler dolusu kitaplarla anlatılabilecek nice insan haklarına emsal hadiselerle doludur.

Pekiyi, ecdadımızı bu gibi merhametli hareket etmeye sevk eden saik ne idi? Elcevap: İmanı!

Her ne kadar bugün bizler insan hakları kavramlarının manasını ve tatbikini Batıdan öğrenme gayretinde isek de, ecdadımız bu kavramların aslında imanımızın içinde olduğunun farkındaydılar. Kur’an-ı Kerim ve Hadis-i Şeriflerdeki insan hakları emirlerinin tertip ve terkibini ilahiyatçılara bırakarak, biz burada sadece gelmiş geçmiş en mükemmel insan hakları metni olan Veda Hutbesi’nden bahsedeceğiz. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS)’nin madde başlıklarının Veda Hutbesi’ndeki hangi ifadeye tekabül ettiğini maddeler halinde görelim:

• Yaşama Hakkı (AİHS 2. ve 3. maddeler)

“İnsanlar! Bugünleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız, namuslarınız da öyle mukaddestir, her türlü tecâvüzden korunmuştur.”

“Cahiliye devrinde güdülen kan davaları da tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası Abdulmuttalib”in torunu Iyas bin Rabia”nın kan davasıdır.”

“Allah”ın haram ve dokunulmaz kıldığı canı, haksız yere öldürmeyeceksiniz.”

• Mülkiyet Hakkı (AİHS Ek-1 Protokol)

Bir Müslüman”a kardeşinin kanı da, malı da helal olmaz. Fakat malını gönül hoşluğu ile vermişse o başkadır.

Kimin yanında bir emanet varsa, onu hemen sahibine versin. Biliniz ki, faizin her çeşidi kaldırılmıştır.

• Fikir Hürriyeti Hakkı (AİHS 9 ve 10. maddeler)

“Bu vasiyetimi, burada bulunanlar, bulunmayanlara ulaştırsın. Olabilir ki, burada bulunan kimse bunları daha iyi anlayan birisine ulaştırmış olur.”

• Aile Hayatının Korunması Hakkı (AİHS 8. madde)

“Ey insanlar! Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah”tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah”ın emaneti olarak aldınız ve onların namusunu kendinize Allah”ın emriyle helal kıldınız. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, kadınların da sizin üzerinizde hakkı vardır.“

• Ayırımcılık Yasağı (AİHS 14. madde)

Ey insanlar! Rabbiniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Adem”in çocuklarısınız, Adem ise topraktandır. Arabın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi; kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızı tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvada, Allah”tan korkmaktadır. Allah yanında en kıymetli olanınız O”ndan en çok korkanınızdır. Azası kesik siyahî bir köle başınıza amir olarak tayin edilse, sizi Allah”ın kitabi ile idare ederse, onu dinleyiniz ve itaat ediniz”

• Adil Yargılanma ve Cezalar Kanuniliği ilkesi (AİHS 6. ve 7. madde)

Kimse kendi suçundan başkası ile suçlanamaz. Baba, oğlunun suçu üzerine, oğlu da babasının suçu üzerine suçlanamaz.“

Ne zulmediniz, ne de zulme uğrayınız.”

İşte, bugün Batının bizi terbiyesine dayanak yaptığı insan hakları metninin temel maddeleri bunlar. Görüldüğü üzere sadece Veda Hutbesi’nde bile neredeyse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile teminat altna alınan hakların tamamı mevcut, kaldı ki Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’in insan haklarına dair bir çok Hadis-i Şerifleri vardır.

Bizler aşağılık komplekslerimizden sıyrılıp, kendi öz değerlerimize dönmeli, kendimizi tanıma gayretine girmeliyiz. Zira Akif’in “tek dişi kalmış canavar” diye tabir ettiği Batının bize iyilik yapacağını düşünmek saftiliktir. Nihayetinde Batının bu uluslar arası metinleri insanımızı korumak için değil, siyasî koz olarak, çifte standart vasıtası yaparak kullandığına çok defalar şahit olduk. Tarihte olduğu gibi aşkın kavramları, sistemi, değerleri ve hakkı kendi içimizde aramalı ve bunun için de küllerimizden kadîm milletimizin ruhunu inşa etmeliyiz.

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.