islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5542
EURO
34,8270
ALTIN
2.430,56
BIST
9.722,09
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
22°C
İstanbul
22°C
Az Bulutlu
Perşembe Parçalı Bulutlu
20°C
Cuma Az Bulutlu
20°C
Cumartesi Az Bulutlu
18°C
Pazar Az Bulutlu
19°C

15 TEMMUZ İHANETİ

Maalesef darbeler ülkesi olmaktan kurtulamadık. Bunun en son örneğini ise 15 Temmuz 2016 tarihinde Fetö terör örgütünün darbe girişimiyle yaşadık…

15 TEMMUZ İHANETİ
15 Temmuz 2023 10:25
A+
A-

Maalesef darbeler ülkesi olmaktan kurtulamadık. Bunun en son örneğini ise 15 Temmuz 2016 tarihinde Fetö terör örgütünün darbe girişimiyle yaşadık…

27 Mayıs 1960 darbesi, 12 Eylül 1980 darbesi, 28 Şubat post-Modern darbesi ve aralarda verilen muhtıralar dahil bütün darbelerin ortak özelliği, darbe yapacaklar tarafından önceden darbe zemininin hazırlanması olmuştur. 

1960 darbesi öncesi, öğrenci ayaklanmalarını bahane edenler, öğrencilerin kıyma makinelerinde kıyıldığı yalanını uydurmuşlar, güya 555K formülüyle beşinci ayın beşinde saat beşte Kızılay meydanında öğrenci eylemlerini el altından organize ederek darbenin zeminini hazırlamışlardır. Rahmetli Adnan Menderes’in uçakla yurtdışına altın kaçırdığı yalanı da bu işlerin bonusu olmuştur. Bu darbenin sonucunda Adnan Menderes ve iki bakanın idam edilmesi, birilerinin gıcık bir şekilde bıyık altından gülmesine sebep olurken, ülkemiz insanının yüreklerinde derin yaralar açmış bu üç devlet adamı, halkımız tarafından unutulmamış ve her daim sevgi ve saygıyla anılmıştır.

1980 darbesinin öncesinde ise sağ sol kavgaları içinde, yine birileri tarafından gençlerin ellerine tutuşturulan silahlar ile kaos ortamı oluşturulmuştur. Aynı silah sabah sağcı bir gencin hayatına mal olurken, akşam solcu bir gencin hayatını kaybetmesine yol açmıştır. Bu gerçeği Kenan Evren, darbeden sonra itiraf edecek ve şecaat arz ederken sirkatin söyler misali “darbeyi daha önce yapacaklarını ama darbe şartlarının oluşması için biraz daha beklediklerini” itiraf edecektir. Bunları söylerken de zerre sesi titremeyecek, üzülmeyecek, beyhude yitip giden canların hesabının ahrette vebalinden kurtulamayacağını düşünmeyecektir.

Bu iki örnekten de yola çıkarak, 2015-2016 yıllarında bazı terör olaylarını burada zikredersek, darbe zeminin nasıl oluştuğu veya oluşturulduğu konusunda hemfikir olabiliriz diye düşünüyorum.

*20 Temmuz 2015 Suruç

*10 Ekim 2015 Ankara

*12 Ocak 2015 SultanAhmet

*19 Mart  2016 İstiklal caddesi

*28 Haziran Atatürk Havalimanı

İşid’in yaptığı bu saldırılara;

*17 Şubat 2016 Ankara merasim sokak,

*17 Mart 2016 Ankara Güvenpark,

*7 Haziran 2016 İstanbul vezneciler gibi,

Pkk’nın da yaptığı saldırıla eklenince, ülkede ki güven ortamının zedelenmesi hedeflenmiştir. Bu terör saldırılarıyla “Bir kişiyi öldürerek bin kişinin kalbine korku salmayı amaçlayan terör örgütleri, ülkede ki güven ortamının bozulmasıyla darbe zemini hazırlamaya çalışmışlardır. Ancak bütün bu yapılan terör saldırıları halkımızı korkutmamış, tam tersine darbe sevicilerini ürkütmüştür. 15 Temmuz akşamı halkımız, tankların önüne yatarak, ölümden korkmadığını,  vatanı ve milleti için her daim canını verebileceğini dost düşman herkese göstermiştir.

 15 Temmuz darbe girişiminden önce Murat Karayılan’ın PKK sitelerinden Askeri birliklere eylem düzenlenmemesi buna mukabil polis ve özel harekatçılara eylemlerin yoğunlaştırılması talimatı, incelenmesi, irdelenmesi gereken noktaların başında gelmektedir.

Çok şükür ki, 15 Temmuz darbe girişimi, halkımızın sağduyusu ve canını ortaya koymasıyla akamete uğratılmış, darbecilere bizzat halkımızın hür iradesiyle karşılık verilmiş ve darbeciler tarih sahnesinde rezil rüsva olmuşlardır. Hafazanallah darbe girişimi başarılı olsaydı belli bir süre kahraman ilan edilecek olan bu hainlere,  Türk milleti tarafından dersleri verilmiştir.

Şu unutulmamalıdır ki darbeler, devletimizin bekasını milletimizin zekasını hafife alma teşebbüsleridir. Darbe milletimizin hür iradesine ipotek koyma ve darbecilerin kendi borularını öttürme saçmalığıdır. Darbecilere göre millet, bidon kafalı ve göbeğini kaşıyan adamdır. Kendilerini halktan ve halkın değerlerinden üstün gören bu zihniyet, kendilerince elittir ve diğer insanlara tahakküm edebilme yetkisine sahiptir.

Emin olun bu darbe sevdalısı zihniyet, bitmeyecektir. Bu sebeple hiçbir siyasi ve hiçbir vatandaşımız, retorik bir dil ile “Darbeler devri kapanmıştır” cümlelerinin arkasına sığınmamalıdırlar. Kaldı ki 15 Temmuz darbe girişiminde başarılı olamayanlar, devletin içinde varlığımızı sürdürüyoruz anlamında yurt dışında bulunan ve kaçak olan üçüncü şahıslara “Demleniyoruz” açıklamaları yaptırmaktadırlar. Eh ne diyelim? Onlar demlene dursunlar ama halkımızın da darbe ve darbecilere demlendiğini unutmasınlar!

15 TEMMUZ SONRASI…

15 Temmuz darbe girişimi sonrası, 20 Temmuz’da devletin aldığı kararlar, her ne kadar muhalefet partileri tarafından “Sivil darbe” olarak nitelendirilse de, bendeniz bunu, devletin kendini ve halkını koruma refleksi olarak görüyor öyle de görülmesi gerektiği kanaatini taşıyorum. 253 vatandaşımızın şehit olduğu, binlerce vatandaşımızın yaralandığı, insanlarımızın üzerine kendi askerleri tarafından bomba yağdırıldığı bir darbe girişiminden sonra, devletin refleks göstererek kendini savunma ve korumaya almasından daha tabi ne olabilir?

Yalnız burada alınan kararları sorgulamaktan ziyade, yapılan yanlışlardan dönülmesi, devletimizin büyüklüğünü ve yapılanın sivil darbe olmadığını bir kez daha tescilleyecektir . Özellikle KHK ile görevlerine son verilen, ancak daha sonra mahkemelerce aklanan insanlarımızın ince elenip sık dokunması kaydıyla da olsa görevlerine iadesi ve mahrumiyetlerinin giderilmesi; 15 Temmuz akşamı yaptıklarıyla darbe girişimini önleyerek büyüklüğünü gösteren halkımızın da teveccühünü kazanacaktır.

Peygamberimiz (sav), siyer kaynaklarından öğrenebildiğimiz kadarıyla iki yerde beddua etmiştir. Hendek savaşı sırasında müşriklerin taarruzu artınca sahabe efendilerimiz ikindi namazını kazaya bırakmak zorunda kaldığında Peygamberimiz müşrikler için “Kabirleri ateşle dolsun” mealinde beddua da bulunmuştur. İkinci bedduası ise, Bi’r-i Maun olayında entrika ile yetmiş hafız katledilince, peygamberimiz dayanamamış ve bedduada bulunmuştur.

Bizler de birer Mü’min olarak, 15 Temmuz akşamı tankların altında kalarak can veren, bombardıman altında hayatını kaybeden vatandaşlarımız için dua da bulunacağız ama; bu darbeyi düşünen, planlayan ve yapmaya çalışanlara da öfkemizi yitirmeyeceğiz. Ancak öfkemizin bizleri, adil davranmaktan ve hakkı söylemekten vazgeçirmemesi içinde, peygamberimizin (sav) şu hadisi şerifiyle dualarımızı süsleyeceğiz inşallah!

“Allahım! Senden razı olduğum durumlarda da öfke halinde de daima hak olanı söylemeye ve doğru olanı uygulamaya başarılı kılmanı dilerim.

Selam, saygı ve muhabbetlerimle…

ETİKETLER: Manşet
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.