islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5487
EURO
34,8620
ALTIN
2.424,10
BIST
9.722,09
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
22°C
İstanbul
22°C
Az Bulutlu
Perşembe Az Bulutlu
21°C
Cuma Az Bulutlu
19°C
Cumartesi Az Bulutlu
18°C
Pazar Az Bulutlu
18°C

Abd Çin’in Projesini Sabote Etmek İsterken Türkiye Destek Veriyor

Abd Çin’in Projesini Sabote Etmek İsterken Türkiye Destek Veriyor

Erdoğan Cıca Zirvesi’nde Konuştu: Modern İpek Yolu’nun Yeniden İnşasını Destekliyoruz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Tacikistan temasları kapsamında Asya’da İşbirliği ve Güven Arttırıcı Önlemler Konferansı (CICA) 5. Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, “İşbirliğimizin derinleştirilmesinin gereğine inanıyoruz. Suriye’de istikrarın sağlanması için elimizden geleni yapıyoruz. Kudüs’te yeni oldubittiler oluşturma gayretlerini reddediyoruz” ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı: “Bölgemizde kombine taşımacılık koridorlarının geliştirilmesine önem veriyor, modern İpek Yolu’nun yeniden inşasını destekliyoruz. Kafkasya ve Orta Asya’yı aşarak Çin’e kadar ulaşan Hazar geçişli doğu-batı ortak koridor girişimimiz bu yaklaşımımızın en somut örneğidir.”

Abd Çin’in Projesini Sabote Etmek İsterken Türkiye Destek Veriyor

Yeni bir dünya gücü olmak isteyen Çin, ABD’nin dünyadaki ekonomi ve askeri gücünü yıkabilmenin yollarını aramaktadır. Bunun için komşu ülkelerini de heyecanlandıran bir projeyi hayat geçirmenin planlarını yapmaktadır. Asya ile Avrupa arasında önemli ticaret hattı olan İpek Yolu’nun modern versiyonu ‘Kuşak ve Yol Girişimi’ karadan ve denizden olmak üzere üç kıta arasında çifte koridor oluşturulmak istenmektedir. Bu projeye Türkî Cumhuriyetleri destek veriyor, Pakistan Çin ile ortak bir antlaşma yaptı, Libya da Çin ile görüşmeler yapmaktadır. Türkiye hükümeti de bu projeden kendine göre avantajlar beklediği için, modern ipek yolunun hayata geçirilmesinden yana bir tavır koymaktadır.

Ancak bu projeye CICA üyesi olan İsrail ve Hindistan, ABD’nin isteği üzerine destek vermiyor. ABD, bu projenin kendi aleyhine gelişeceğini bildiği için, müttefiklerine bu projeye dâhil olmalarını hiç de arzu etmemektedir. Peki, buna rağmen bu projede yer almak isteyen ülkelere karşı ABD’nin tavrı nedir? Çok açık. Artık kartlar açık oynanmaktadır. Trump hükümeti, Çin’e yaklaşan ülkeleri hiç çekinmeden tehdit etmektedir. Tehdit etmek bir yana, o ülkelere karşı açıkça cephe almakta ve onlara karşı her türlü zorluk çıkartmaktadır.

Mesela Hindistan-Pakistan arasında cereyan eden Keşmir meselesinden dolayı Hindistan savaş uçakları Keşmir’i bombalarken, ABD bunu ülke savunması olarak görmekte ve açıkça Hindistan’a lojistik ve askeri yönden destek vermektedir. Libya hükümeti, Çin’in projesine ortak olmak istediğinde ABD, muhalif grupları silahlandırarak hükümeti düşürebilmek için, gerillaları başkente doğru hareket etmelerini sağladı. Böylece Libya’da iç savaş, ABD istihbaratın kontrolü altında devam etmektedir. ABD, ticaret savaşlarını sürdürürken, bir taraftan Çin’in ithal mallarına yeni gümrük vergileri uygulamakta, diğer taraftan da başta Çin’e ve İran’a ticaret yoluyla yakınlaşmak isteyen ülkelere yaptırımlarla cezalandırmaktadır. Trump, birçok gözlemciye göre aptal ve geri zekâlı bir siyasetçi gibi lanse edilmek istenmektedir. Ancak “Önce Amerika” sloganıyla yola çıkan Trump, haddizatında ABD’nin dünyadaki ekonomik ve askeri hâkimiyetini korumaya yönelik stratejik kararlarını uygulamaktadır. Nasıl mı?

ABD, Çin’in küresel ekonomik ve ticarî gücünün çok yakın zamanda azalacağı öngörüsü üzerine plânlarını yapmaktadır. Bunun için Trump, her türlü tedbirini almaktadır. Örneğin Trump, kendi şirketlerini güçlendirmek adına gelir vergi oranlarını aşağıya doğru çekti, yurt dışında elde edilen kaynakların yurda getirilmesi halinde bunlardan hiç vergi alınmamakta ve rekabeti güçlendirmek adına ithal mallara sürekli vergiler getirilmektedir. Çok uluslu ABD şirketleri, her zamankinden daha çok paraya sahip.

Bu şekilde ekonomisi zayıflatılmak istenen Çin, ABD’nin baskısı ile artık eskisi gibi Avrupa ülkelerine de ihraç yapmakta zorlanmaktadır. Çin’e ihraç yapan Avrupalı şirketler, küresel boyutuyla kısıtlanan serbest ticaretten en fazla zarar görecektir. İhracat ile ayakta kalabilen birçok firma, malî yönden zor duruma düşecek ve güçlü bir konumda olan ABD’li şirketler tarafından satın alınacaktır. Trump, bu yönüyle hiç de aptal bir lider değildir.

Türkî Cumhuriyetleri Çin’in Hegemonyası Altına Girecek

Çin, 1 trilyon dolarlık proje ile Avrupa, Asya ve Afrika arasındaki ticarî kanallarının açılmasıyla en azından üç kıtada ekonomik gücünü sabitleştirmek istemektedir. Çin, yeni İpek Yolu’nun arkasında farklı jeopolitik ve emperyalist emellerin peşinde olabilir mi? Olabilir. Bu projenin hayata geçirilmesi için, Çin, başta komşu ülkeler olmak üzere projenin hayata geçirilmesi için, büyük jestlerde bulunmaktadır.

Örneğin Türkî Cumhuriyetlerinden olan henüz gelişmemiş ülkelere projesini anlatırken, Çin, o ülke için öngörülen altyapı hizmetlerinin finansmanın yarısını bedelsiz olarak karşılamayı vaat etmektedir. Diğer yarısı için ise o ülkeye kredi açma vaadinde bulunmaktadır. Yetmiyor. Altyapı yatırımlarının hayata geçirilebilmesi için, ileri teknoloji ve nitelikli elemanlara ihtiyaç duyulacağını bunun için de Çin’den gelecek olan binlerce teknisyenin ve işçinin yıllarca ilgili ülkelerde çalışacağını söylüyor. Aileleriyle birlikte bu yüzbinlerce Çin’in bu ülkelerde hem istihdam edileceği, hem de ikamet edeceği anlamına geliyor. Bu ülkeler, böylece Çin’e bağımlı konuma gelecektir.

Türkiye, Çin ve ABD’nin Hegemonyal Emellerinin Etkisi Altındadır

Gelelim Türkiye’ye. Malumunuz son yıllarda Suriye’de terör örgütleri meselesinden dolayı Türkiye ABD ilişkileri iyice bozuldu. FETÖ konusunda Türkiye, ABD’den hiç destek görmediği gibi Türkiye’nin Rusya (S400) ve İran’a yakın durmasından dolayı da ABD rahatsız. Çin’le yakın ilişkilere giren ülkelere karşı ABD’nin tutumu belliyken Türkiye’nin modern İpek Yolu’na destek vermesi, iki “dost” ülke arasındaki ilişkileri daha da gereceği benzemektedir. Elbette Türkiye, bu projeden kendi millî menfaatleri gereği fayda görüyorsa, neden destek vermesin diyebilirsiniz? Bu yaklaşım, hakikaten iyi analiz edilmelidir? Madem bu projeden Türkî Cumhuriyetleri ve Türkiye de yararlanacak, o zaman bu kardeş ülkeler ortak bir tavır alıp ABD’ye karşı da makul bir tavır alabilmeli ve birlikte hareket ederek, güç birliği oluşturmalıdır.

Ancak, şu gerçek de unutulmamalıdır. Çin, halen komünist bir ülke olmakla birlikte kendi içinde demokrasi, özgürlükler, adalet ve hukuk sistemi açısından sorunlu bir devlettir. Türk hükümeti veya Türkî Cumhuriyeti’nin devlet başkanları, Çin yetkilileri ile görüşürken acaba Doğu Türkistan’da Müslüman Uygur Türklere yapılan insan hakları ihlalleri hakkında bir şeyler söylüyorlar mı? Bugün Doğu Türkistan çöllerinde inşa edilen ve içinde yüz binlerce Müslüman Uygur Türkünün tutulduğu toplama kamplarına yönelik herhangi bir eleştiride bulunmuşlar mıdır acaba?

Neden Türkiye, kardeş İslâm ülkeleriyle birlikte modern İpek Yolu’na ancak şartlı destek verebileceğini beyan edemiyor? Eğer Çin, Müslüman Uygur Türklerin kültürel ve dinî özgürlüklerini kısıtlamayacağının garantisi vermesi ve bu yönde denetime açık olacağını söylemesi hâlinde bu projenin birlikte hayata geçirilmesinin önünde bir engel olmayacağı açıktır. Belki bu durumda ABD engeli de kırılmış olacaktır. Her şey, İslâm ülkelerinin küresel siyasette birlikte hareket etmelerine bağlıdır. O halde küresel emperyalist güçlerin etkisi altında kalmamak için, Müslüman ülkeler arasında “İttihad-ı İslâm” şart.

Prof. Dr. Ali SEYYAR

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.