İngiliz sömürge yetkilileri 1902 senesinde, Kenya’nın Tana Nehri vadisinde yaşayan Pokomo halkının kutsal bir davulu olan Ngadji’yi ele geçirdi. Davul, bir asırdan fazla bir süredir British Museum’un deposundaydı ve bir kez bile halka sergilenmedi. Maina, birçok tartışmalı koleksiyonun Batı müzelerine taşındığından beri asırlardır depoda olduğuna dikkat çekiyor. Objeler zehirli toz toplamaya bırakılırken katalog ayrıntıları doğru değildi.
“Batı müzeleri sanki geri iade etmek en zoruymuş gibi davranıyor ama zor işi yapması gerekenler bizleriz. Arsenik içinde depolandıkları için bazen zehirli olan objeleri almak zorunda kalan bizleriz.” diyor ve ekliyor, “İade etme, eser geri geldiğinde dahi ne olduğu ve topluma nasıl yeniden kazandırıldığı açısından çok daha geniş bir süreçtir.”
Mısırlı yazar Ahdaf Soueif, geri iade konusundaki görüşü nedeniyle 2019’da British Museum’un mütevelli heyetinden istifa etti. Soueif, istifasının tek bir sorun sebebiyle olmadığını bilakis müzenin gençleri ve daha dezavantajlı insanları ilgilendiren kritik konulardaki hareketsizliğine toplu bir yanıt amacıyla olduğunu söyledi. Soueif bir blog yazısında “İmparatorluk ve sömürge uygulamaları içerisinde doğup büyüyen British Museum, inceleme altına giriyor. Yine de pek konuşmuyor.” diye yazdı. Ayrıca o, müzenin “sömürge kazancının ve kurumsal teminatın gücünü yansıtmaya devam edip etmeyeceğini” sordu.
Tarihçi ve küratör olan Oforiatta Ayim, British Museum’da kısa bir süre çalıştı ve müzenin deposuna girdiğini hatırlıyor. Ayim, “Özellikle Afrika objelerinin olduğu odalarda… Orada bu enerjiyi hissediyorsunuz ve bu objelerin burada olmasının doğru hissettirmediğini düşünüyorsunuz.” diyor ve konuşmasını şöyle sürdürüyor, “Bilgi sistemlerimize bakarsanız ve objelerin nasıl göründüğüne ve canlandırıldığına bakarsanız – bunlar bir anıt mezarın kabristanları değil, onlarda bir ruh ve canlılık var.”
O, V&A’nın (Victoria ve Albert Müzesi) müdürü Tristram Hunt’ın “İmparatorluk aynı zamanda bir kozmopolitlik hikayesiydi” yazısından alıntı yapıyor ve bunun, nesiller üzerindeki yıkıcı etkilerini görmezden gelen, emperyal şiddetin devam eden bir romantizmi anlamına geldiğini öne sürüyor.
Argüman kendi temelinde yasal ve ahlakidir. “Ailemi öldürüyorsun ve sonra benden eşyaları alıyorsun… Gelip bunun benim için gerçekten travmatik bir olay olduğunu sana söylediğimde ve o eşyaları geri istiyorum dediğimde, ‘Ya! Onlar artık benimdir belki onları sana ödünç veririm.’ diyorsun.” ifadelerini kullanıyor Ayim.
Teklife rağmen, eserler şu anda V&A veya British Museum tarafından herhangi bir Afrika ülkesine ödünç verilmiyor. Al Jazeera’nın bilgi edinme hakkı talebine göre, British Museum’un şu anda Avrupa’daki diğer müzelere ödünç verilen yedi Benin eseri var. Birleşik Krallık’ın Hull’daki Wilberforce House Müzesi’ne, Londra’daki V&A’ya, M Shed Bristol Müzesi’ne ve Brüksel’deki House of European History’ye ödünç olarak verilmiş eserler bulunuyor. Asante kraliyet sarayıyla ilişkili dört obje ABD’deki müzelerde ödünç olarak bulunuyor, bu kurumların isimleri açıklanmadı.
V&A, dünya çapında herhangi bir yere ödünç verdiği bir Asante objesi olmadığını söyledi.
Çeviren: Zehra Kaya
Kaynak: https://www.aljazeera.com/features/2021/10/12/stealing-africa-how-britain-looted-the-continents-art