islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,3833
EURO
35,0293
ALTIN
2.326,93
BIST
9.139,21
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
23°C
İstanbul
23°C
Az Bulutlu
Cumartesi Az Bulutlu
22°C
Pazar Parçalı Bulutlu
22°C
Pazartesi Az Bulutlu
24°C
Salı Az Bulutlu
18°C

Akif Emre…

Akif Emre…
23 Mayıs 2022 11:48
A+
A-

Akif Emre her aklıma düştüğünde; sıcak, samimi, tatlı bir gülücük düşer aklıma…

Akif’in Zarifliği ve insanlarla kurduğu ilişkiler hatıramda canlandığında ortak toplantılarda sessiz ve tepkisiz oturuşlarını hatırlarım. Konuşmalarındaki ciddiyeti ve dengeyi, sözündeki ihtimamı hissederim. Orta perdenin de altında bir sesle konuştuğu için dikkatleri üzerine çekmesini hatırlarım. Konu ettiği meseleyi ele alırken gösterdiği ciddiyet konuya yönelmeyi ve dikkate almayı zorlayan boyutu nasıl sağladığını merak ettiğimi düşünürüm…

Akif’in Yeni Şafakta yazdığı yazılarını okurken, bu gazeteye ayrı bir renk ve güzellik kattığını kendi kendime söylediğimi bilirim. Her yazısını okurken, gözlerimin ışıltısını görmesem de hissettiğimi söylemem gerek! Çünkü yazı mutlaka bana ekstra bir şey söylemiştir veya düşünmeye sevk etmiştir. Zaten yazıları ortanın üstünde bir seviyeye sahipti. Keyifle okuduğumu söylemem gerek, hatta çoğu kez gazeteyi ele aldığımda ilk onun yazısına bakardım, yayında ise önce onu okurdum, tıpkı yetmişli yıllarda Yeni Devir gazetesini elime aldığımda ilk Cahit Zarifoğlu ve İsmet Özel okuduğum gibi…

Turan Kışlakçı’nın girişimleri ve yayın yönetmenliğinde yayınlanan Dünya Bülteni’nde benimde içinde yer aldığım yayın kurulunda Akif Emre de vardı. O toplantılarda hep sessizliği ile hatırımda kalmıştır. Konuşmaya başladığı zamanda sessizce konuşur ama iyi ki konuştu dedirtirdi. Güzel insanların buluştuğu o toplantılarda güzel konular konuşulurdu. Yazılarımızla katkıda bulunduğumuz o site sonra Akif Emre’nin editörlüğünde hayatına devam etmişti.

Yazılarında dikkat çektiği her konu, önemli ve gerçekten dikkate değer olandı. Konuşmalarında dikkate sunmasa da kendisine ait bir bakış açısı vardı. Meseleyi ele alırken, kendi bakış açısının denetiminde ele alır, eleştiri yapacağı zaman bile, eleştirisinde de bir seviye gözlemlenirdi. Özellikle, Ak Parti politikalarına yönelik uluslararası ilişkilerde yaptığı yapıcı eleştiriler genelde görmezden gelindi. Hâlbuki zaman Akif Emre’yi haklı çıkardı. Eleştirilerinin çoğu yerine geldi, yâda politika olarak eleştiriye konu olanları terk edilmek zorunda kalındı.

Öğrenebildiğimiz kadarı ile kendisine dair yapılan şahitliklerden hareketle mütevazı bir kişilik, ilişkilerindeki mütevazılıği hayatında da yaşadığını biliyoruz. Ölüm anındaki resmi hafızamda kazılı olarak durmaktadır. Çay ve yarım kalmış poğaça her zaman boğazımı düğümlemiştir. Haberi ilk Ümit Aktaş ağabeyden aldığımda hüngür hüngür ağlamıştım. Oysa öyle çok yakın bir ilişkim olmamıştı. Çok yakın ve yoğun bir ilişkim olmamasına rağmen, ölüm haberi beni sarsmıştı. Yanımdaki arkadaşım, anlayamadı önce niçin ağladığımı, sordu, bende Akif ağabey vefat etmiş dedim. Sonra birlikte ağladık. Bir yere oturma ihtiyacı hissettim, öyle sarsılmıştım.

Ama meseleye daha derinden bakınca, bugün bilvesile yeniden düşündüğümde ‘güzel insanlara’ yönelik yaşamlarında yeterli düzeyde ilgi göstermemenin bir psikolojik karşılığı var mı? İnsan ölünce mi ‘badem gözlü’ oluyor? Yaşamlarında yokluğa tevdi ettiğimiz kişileri, ölümlerinde gösteriye dönüştürerek anmalar neye işarettir? Sorular zihnimde çoğalarak artıyor.

Sanırım, bir vefasızlık ile karşı karşıyayız. Sadece Akif özelinde söylemiyorum, Akif gibi nice onlarca insan vardır, hala yaşamakta olanlar vardır ve biz onları göz ardı ediyoruz, ta ki öldüklerini duyduğumuzda hemen başlıyoruz, güzellemeler yapmaya… Belki de bu modern bir hastalıktır ve Müslümanlar bu hastalıktan kurtulmalılar. Özellikle düşünme ile içli dışlı olanların bunu başarmaları elzemdir.

Akif Emre’ye rahmet diliyorum, Rabbim onu cennetinde ağırlasın, sevdikleri ile birlikte safa içinde bulunsun. Geride bıraktıklarına da ilahi inayet dilerim. Arkadaşlarına ve dava arkadaşlarına da yeni Akifler yetiştirmeye ve var olan Akiflere de sahip çıkmaya davet ediyorum.

Rabbim bizi cennetinde buluştursun, bıraktığı yerden o incelikli yaklaşımı ve cesur duruşu, ahlaki kuvveti taşımaya azmederek yolculuğumuzu sürdürmeye mecal bulmaya ahdimiz olsun.

Abdülaziz Tantik

ETİKETLER: Manşet
Yorumlar
  1. Sait Ali Ekinci dedi ki:

    Kalemine ve yüreğinize sağlık Üstadım. Vefat eden değerli her şahsiyetin ardından benzeri hüzünler yaşıyoruz. Satır aralarında belirttiğiniz gibi yaşarken de kıymetini bilmek, bilgi ve tecrübelerinden istifade etmek arzumuz olsun.