Altınlarımızı borçlarımıza rehin mi veriyoruz?

Ahmet AKGÜL’ÜN aktardığı bilgiye göre Sayın bakan Mehmet ŞİMŞEK; Avusturya’da ‘’Türkiye’nin yaklaşık 510 ton altını olduğu bunun 470 ton kısmı borçlara mahsuben rehin olmak üzere İngiltere’ye yolladık’’ diyor. Ve ekliyor; bu söylediğimiz yalansa çıkıp sayın Bakan bizi yalanlasın. Bu konuda Sayın ŞİMŞEK tarafından yapılan bir aksi yönde açıklama olmadı. Bizde bu konuda Sayın ŞİMŞEK tarafından açıklık getirilmesini bekliyoruz.

İngiltere’nin bugüne kadar rehin aldığı altınları geri ödemediği gerçeğini ifade eden Ahmet AKGÜL; muhalefetin bu duruma karşı duyarsızlığından şikayet ederek diğer 40 ton altının, 12 ton New York’da, 13 ton altın İstanbul borsasında, 15 tona yakın altın Merkez bankasında var diyor.

Şimdi Sayın Bakan Mehmet ŞİMŞEĞİN hedefi; yastık altındaki altınları toplamak. Bunlara temsili kağıtlar, yani altın sertifikası vererek gerçek altınları almak. Ekonomiye kazanılmamış kabul edilen tabanda duran bu altınlar, tavana çıkınca ekonomiye kazandırılacakmış.Sayın ŞİMŞEK, İngiltere’de ki altınlarımızı alıp yerine halka vermeyi taahhüt ettiği altın sertifikalarını vermeyi neden düşün mü yor? Yoksa İngiltere Türk halkının kabul edeceği altın sertifikalarını kabul etmiyor, ille de gerçek altını mı istiyor? Borçların döndürülebilmesi için yeni bir kaynak olarak halkın elindeki altınları mı isteniyor?

Sayın ŞİMŞEK, bu kapsamda “altın tahvili” ve “altına dayalı kira sertifikası” olmak üzere iki yeni ve güvenli yatırım enstrüman diye tarif ettiği finansal sisteme katacakları bu iki borçlanma sisteminihaber verdi. Hem faizi sorunsuz kabul edenler için ‘’altın tahvili’’hem de sözüm ona faiz hassasiyeti olan insanlar için ‘’altına dayalı kira sertifikası’’çıkartıyor.

Hayrettin KARAMANaltın tahvilini faizli görürken, altın kira sertifikasını faizli görmüyor. ‘’Altın kira sertifikası uygulamasında; altını olan şahsa devlet kira getiren bir malını satmakta, bu malın mülkiyetini temsil eden bir sertifika vermekte, sonra bu malın devlet kiracısı olmakta, sertifika sahibine kira ödemekte, belli bir süre sonra da malı satın alana altınını ödeyerek malı geri satın almaktadır. Altın tahvili ile altın kira sertifikasını birbirine karıştırmamak gerekiyor; çünkü tahvil (altını faizle borç vermek) haram, bir malı altınla satmak sonra da onu kiralamak caizdir, Mecelle’de yerini almış ve şeriatı uygulayan Osmanlı’da geniş ölçüde uygulanmıştır’’ diyor.

Bir kere şunu söyleyelim, Hayrettin KARAMANIN ifade ettiği altınların geri iadesi söz konusu değil. Bunun teyidi çok basittir. Bunun faizden bir farkı yoktur. İşi dolandırmaktır. Devlet altına karşı bir malı satmamakta, satmış gibi kabul etmektedir. Gerçek bir satış tapunun tamamen karşı tarafa geçmesi ile olur. Ortada başlanan bir borç ilişkisi vardır. Bu borç ilişkisinin önünde satılmış gibi bir mal gölge yapılmaktadır. Gerçek bir satış, mülkiyetin tamamen bir tarafa geçmesi ile oluyorsa, burada sadece borç bulmak için şartlı bir satış vardır.Altın adına oluşturulan temsili kağıt sertifikalar, malın mülkiyetini temsil etmez. Malın mülkiyetini tapu temsil eder. Sertifika borç ilişkisinden kaynaklanan faiz getirisini temsil eder. Mal perde yapılarak bu faiz ödeniyor.

Daha basit bir örnek verecek olursak;Paraya ihtiyacınız var. Birde arabanız var. 10 bin TL sattığınız arabayı 12 bin TL geri almayı taahhüt ederek yine kendi arabanızı kiralıyorsunuz.

Kendi malınızı satmış gibi oldunuz, sonra kiraladınız 10 bin TL yerine 2 bin TL daha fazla kira ödemek şartıyla 10 bin TL borç aldınız. Malınızı satmış ve sonra kiralamış gibi göstererek kendi malınızı rehin gösterdiniz ve bunun üzerinden borç aldınız. İşte altına dayalı kira sertifikası da budur. Allahı aldatmaya kalkmaktan başka bir şey değildir. ‘’Faiz ancak borçtadır’’ diyen Resulullah dır. Burada borç ilişkisi vardır.

Kişi, devlet ya da her hangi bir kurum kendi malını borçlanmak için perde yapmakta, sertifikayla rehin göstermektedir. Alınan bir borç vardır. Bu borçtan dolayı da ödenen bir fazlalık vardır. Bu da faizin ta kendisidir.Bu, borca dayalı para sisteminin ilk kurgusu olan altın rehin gösterilerek, karşı borç vermedir. Toplanılacak bu altınlar, iç piyasaya Türk lirası olarak sertifika ile ödenirken, dış ödemeler için yeni teminat olarak gösterilerek döviz cinsinden borçlanıp altınlar rehin verilecek. Yani bu altınlarda İngiltere yolculuğuna çıkacak.Çünkü kısa dönemde gelen ödemeler konusunda yeterli döviz girişi olmayınca, altınlarınızı teminat göstererek ya da rehin olarak halktan topladığınız altınları İngiltere’ye gönderip, uluslar arası piyasadan borçlanabileceksiniz. Zaten amaç, borçlanabilmek için kaynak bulmak.

İşte bu bir paradigma/değersayım sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır.Altın halk tarafından kötü gün için bir birikim aracı olarak kullanılıyor. Özünde bu bir yatırım değildir. Ancak Sayın ŞİMŞEK buradaki yaklaşık 2 bin 200 ton hesaplanarak 100 milyar dolar civarında hesaplanan altınları, basılacak sertifika ile yani faizli bir modelle ekonomiye katacak. Tabi bu kuyumcuları nasıl etkileyecek çok da önem arz eden bir durum olarak görülmüyor.

Bilindiği üzere bankaların altın hesabı olarak halktan topladıkları altınları, altın olarak geri vermiyorlar. Güncellenmiş fiyatla Türk lirası olarak karşılığı ödeniyor. Yani altın madenini alıyor, size onu temsil eden kağıt veriyor. Borca dayalı para sistemi de altına endeksli olarak borçlandırarak başlamıştı.Burada önemli olan soru şudur; Sayın bakan Mehmet ŞİMŞEĞİN ekonomiye kazandırmak diye söylediği sözün arkasındaki gerçek nedir?

İşte o gerçek maalesef borçlanabilmek için halknın elindeki altınları toplayarak teminat göstermektir.

Kurtuluş, Borca dayalı para sisteminin sürdürülmesinden vaz geçilerek, yeni faizsiz iktisadi modelin hayata geçirilmesidir.

Selam ve dua ile…

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi