Kamalistler, Kamalizmi bir din olarak halka dayatmaya devam ediyorlar.
Kamalistlerin din uzmanı Nazif Ay, TELE1 kanalında katıldığı bir programda din konusunda ki sorunlu ve çarpık görüşlerine bir yenisini daha ekledi. Nazif Ay;
“Atatürk‘e saygı göstermek, saygı duruşu sadece kalbi olarak değil. Onun mozalesinin yanında, heykelleri ve büstlerinin karşısında saygı göstermek farz-ı kifayedir” diyerek, dini değerleri hunharca çarpıtmaya devam etti.
Nazif Ay’ın bu sözleri üzerine gaza gelen sunucu Namık Koçak ise; “Yanlış ifade ediyorlar. Tapınmak… Ben tapınmıyorum. Saygı başka bir şey tapınmak başka bir şey.” Diyerek, güya kendince fetva vermeyi ihmal etmedi.
HABER YORUM
“Kamalizmi bu millete din olarak dayatıyorlar” gerçeğini dile getirdiğimizde, bu kesim tarafından linçe uğruyor, hakaretlere maruz kalıyorduk.
Atatürk büstleri önünde saygı duruşunu, dini terimler kullanarak açıklamaya çalışmak, bizim sözlerimizin ne kadar da gerçek olduğunu bir kez daha ortaya koydu.
Bu millete Kamalizmi din olarak sunmak ve geçmişten ders almayarak bu yanlışta ısrar etmek, milletimizin aklıyla dalga geçmek, milletimizin feraseti ile alay etmek demektir.
Kimsenin dini inanışı ve yaşayışı bizleri ilgilendirmiyor. Ancak bizim kutsallarımızla dalga geçercesine bir tavırla saçmalamakta kimsenin haddine değildir…
Mustafa Kemal’i çok seviyor olabilirsiniz. Ve hatta büstleri önünde saygıyla dururken kendinizden geçip cezbeye de gelebilirsiniz… Bu sizin sorununuz. Ama bunu dini terminolojiyi kullanarak insanlarımıza din olarak dayatmak ya da algı oluşturmak, ancak ve ancak süzme cahillerin işi olabilir.
Nazif Ay’ın “Atatürk büstleri önünde durmak Farz-ı Kifayedir” cümlesinden sonra, Namık Koçak’ın “Yanlış ifade ediyorlar. Tapınmak… Ben tapınmıyorum. Saygı başka bir şey tapınmak başka bir şey.” Cümleleri ise tam bir garabet… Gayya kuyusuna düşmek ve orada debelenmenin diğer adı…
Bu konuda biz de dini literatürde konuşalım ve akıl tutulması yaşayan bu arkadaşlara Zümer suresinin 3. ayeti ile cevap verelim.
“Şunu iyi bil ki, gönülden ve kayıtsız şartsız bir itaate lâyık olan, yalnızca Allah’tır.
Fakat kendilerine O’nun yanı sıra boyun eğmeye lâyık birtakım dostlar edinen müşrikler, bu çirkin davranışlarını güya mazur göstermek için, “Biz bu putlara, doğaüstü güçlere, tanrısal nitelikler yakıştırdığımız dinî ve siyasî önderlere ve büyük insanlara, sadece bizi Allah’a yakınlaştırsınlar diye tapıyoruz. Nasıl ki sıradan bir insan padişahın huzuruna çıkamıyor, ancak onun yakın dostları aracılığıyla arzu ve dileklerini ona iletebiliyorsa, biz aciz kullar da doğrudan Allah’a yalvarmak yerine, O’na bizden daha yakın olan putlar, efendiler, azizler aracılığıyla O’na kulluk ediyoruz!” derler. Oysa Allah, sırf etrafındaki yakın “dostlarını” memnun etmek için ve onların aracılığıyla ihsanlarda bulunan, aksi takdirde kimseye bir şey vermeyen cimri bir ilâh olmadığı gibi, yönetimi altındaki insanların kalbinden geçenleri bilmeyen, bu yüzden de aracılara muhtaç olan padişahlar gibi aciz de değildir.
Hiç kuşkusuz Allah, bu inkârcıların anlaşmazlığa düştükleri bütün tartışmalı konularda, Hesap Günü aralarında hükmünü verecektir. Çünkü Allah, hem kendi vicdanına, hem de diğer insanlara karşı yalan söyleyen ve kendisine bahşedilen bunca nimetlere karşı nankörlük eden kimseleri, nihai anlamda başarıya ve kurtuluşa ulaştırmaz, doğru yola iletmez.”
MİRATHABER.COM
ANAHTAR KELİMELER: Kamalistler Kamalizmi Nazif Ay Namık Koçak TELE1 ATATÜRK