islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Hafif Yağmurlu
21°C
İstanbul
21°C
Hafif Yağmurlu
Çarşamba Az Bulutlu
17°C
Perşembe Hafif Yağmurlu
17°C
Cuma Az Bulutlu
18°C
Cumartesi Az Bulutlu
19°C

Boğaz’ın incisi: Büyük Mecidiye Camii

Boğaz’ın incisi: Büyük Mecidiye Camii

Mimar Zeynep Aybüke Tiryaki

Değerli okurlarım, bugünkü yazımı İstanbul Boğazı’nın incisi Büyük Mecidiye Camii üzerine kaleme aldım. Büyük Mecidiye Camii, daha yaygın ismiyle Ortaköy Camii olarak bilinir. Beşiktaş ilçesindeki Ortaköy İskele Meydanı’nın kuzeyinde yer almaktadır. Bugünkü yapının, giriş kapısı üzerinde yer alan Zîver Paşa’nın yazdığı kitabeye göre 1854’te Sultan Abdülmecid tarafından inşa ettirildiği bilinmektedir. Bu nedenle Mecidiye adı verilmiştir.

19. yüzyılın ikinci yarısında İstanbul mimarlık ortamında çokça adı geçen önemli isimlerden biri de Balyan ailesidir. Bu ailenin üyeleri Osmanlı başkentinin anıtsal görüntüsünü ortaya koyan mimarlardan oluşmaktadır. Ortaköy Camii’nin mimarı olarak birçok kaynakta Nigoğos Balyan adı verilmektedir.

Osmanlı mimarisinde Avrupa mimari üsluplarından etkilenme süreci 19.yüzyıl yapılarının tümüne egemen olmuştur. Özellikle sultan camilerinde bu değişim kolayca gözlemlenebilmektedir. Lale devriyle birlikte Barok, Rokoko, Ampir, Neo-klasisizm akımlarının örneklerinden sonra yüzyılın ikinci yarısında Balyan ailesinin egemenliğindeki mimarlık ortamında her üslubun birbirine karıştığı eklektik bir tasarım yaklaşımı benimsenmiştir. Bu yaklaşımda farklı üsluplara ait ayrıntıların aynı binada kullanılması söz konusudur. Ortaköy Camii bu yaklaşımın en önemli örneklerinden biridir. Ağır taşıyıcı ayaklar arasındaki dalgalı cephe biçimi Barok etkisini abartılı biçimde yansıtmaktadır.

Ortaköy Camii geç dönem Osmanlı dini mimarisinin özelliklerini sergileyen önemli bir örnektir. Dönemin getirdikleri ile Osmanlı dini mimarisinde yaşanan değişimler “yenilikçi ancak geleneksel tutumundan vazgeçmeyen” yeni bir cami modeli ortaya çıkarmıştır. 19. yüzyılda yapılan camilerin çoğu bu modelin eserleridir.

Ortaköy Camii, tek kubbe ile örtülü bir ibadet mekanıyla kuzey yönde ana kütleye bitişik son cemaat yeri ile bütünleşik hünkar kasrından oluşmaktadır. Ana cami mekanı ve hünkar kasrının oluşturduğu kompozisyon büyük ölçüde simetriktir. Caminin ana mekanı 12.25x 12.25 metre ölçülerinde kare plana sahiptir. Planın dört köşesine yerleştirilmiş taşıyıcı ayaklar birbirine askı kemerleriyle bağlanmıştır. Kare mekandan kubbeye geçişte dış kütlede de açıkça görülen pandantiflerle sağlanmıştır. Ana kütle düşey dikdörtgenler prizması biçiminde olup üzeri alçak dairesel kasnak üzerinde yükselen kubbe ile örtülüdür. Camide kare planı oluşturan tüm mimari elemanlar dış kütlede vurgulanmıştır.

Günün Mimarlık Terimi

Pandantif: Kubbeyi taşıyan kemerlerle, kubbe kaidesinin arasını kapatan ve kare plandan kubbenin daîrevî kaidesine geçmeyi sağlayan küre parçası biçimindeki üçgen köşelik. Aslan göğsü olarak da bilinmektedir. Kubbenin çok yaygın kullanıldığı Türk Mimarisinde sıkça karşılaşılan bir yapı elemanıdır. Özellikle Osmanlı mimarisinden günümüze kalan bu alanda ince işçilikli çok güzel örnekler bulunmaktadır.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.