islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,2480
EURO
34,6806
ALTIN
2.394,31
BIST
10.247,75
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
20°C
İstanbul
20°C
Az Bulutlu
Perşembe Az Bulutlu
18°C
Cuma Az Bulutlu
17°C
Cumartesi Az Bulutlu
20°C
Pazar Az Bulutlu
19°C

Çelişkiler içinde bir hayatın tehlikesi

Çelişkiler içinde bir hayatın tehlikesi
30 Kasım 2018 18:32
A+
A-

İnsan olarak  her ne kadar  inişli-çıkışlı  bir hayat yaşıyorsak da, belli  ve düzgün bir hayat felsefesine sahip olmaya çalışırız.

Çünkü biliyoruz ki, hayat  farklı  amaç ve isteklerden ibaret bir karmaşıklık ve zıtlıklar içinde gerçekleşemez. Yani, doğrular ve yanlışlar birarada bulunamaz. Eğer böyle bir zıtlıklar dünyasında yer alıyorsak, aslında kendimizi kandırıyoruz demektir.

İslam dini, bir inanç ve ahlakın yaşanmasını  kendi  mü’minlerinden ister. Çünkü bu iki kavram, insan şahsiyetini olgunlaştıracak ve  gelecek dünyayı  selamete erdirecek bir sonu hazırlamaktadır.Dolayısıyla, insanın hiçbir şeyle gerçek mutluluğu eremediği bu dünyada, ebedi saadetten daha değerli ne olabilir?

İyiyi ve doğruyu hakim kılma yolunda, birçok planlar yapar  ve çok yönlü  çalışmalar içine girme ihtiyacını duyar ve hatta mücadeleler veririz. Ama bütün bu mücadele ve gayretler, “dünyayı kurtarmak” mantığı içinde yapıldığında, hem insanı ve hem de kendi davasını saptırma ve sonuçsuz bırakmayla karşı karşıya getirebilir.

Günümüzde bazı insanlar, dünyada ebedi kalacakmışcasına ve herşeyi kendi iradesiyle yürütecekmişcesine hareket ederek, kendini yıpratır ve çevresine rahatsız edici mesajlar verip ihtiraslarının esiri olduğunda, asıl gayesinden ve o gayenin ruhundan uzaklaşabilir.

Siyaset, bürokrasi ve iktisadi müteşebbislik. İşte insanın en büyük imtihanı, temel olarak bu üç başlık altında toplanmaktadır. İnanç, kültür ve ahlak tarihi süreç içinde; bu üç  imtihan alanı sebebiyle çok kimse, asıl mecrasından uzaklaşmış ve günlük menfaatin etki alanına girerek kendini kaybetmiştir.

Maalesef, ahlak ve inanç davasını peşinde olduğunu  söyleyen insanlar; başkalarını kurtarmak ve daha gelişmiş ve kazançlı bir dünya uğruna  farkında olmadan ağır ağır  ahlaki ve kültürel daireden dışarı çıkmaya başlarlar. Ama, farkına varmazlar. Çünkü bu gibi kimseler, hayatın renkli ve ihtiraslı dünyasına girmiş ve onun  bağımlılığına kendilerini kaptırmışlardır.

Artık hayat, bu noktadan sonra inanç ve düşüncelerin  istikametinde değil; ihtiras ve itibarın  doğrultusunda  şekillenmeye başlar. Modern hayatın, insanı  kontrol altına alan bir dünyaya teslim olmanın başdöndürücülüğünü yaşar.

Kişi, kitlelerin ve medyanın sahnesinde kendi toplumunun ve değerlerinin değil, kendi düşünce ve hedeflerinin peşinden kendini insanüstü ve bulunmaz görmelerinden mutlu olmaya ve başkalarının “kendine aşırı yüceltme” lerin heyecanına kapılır

İşte  dinleri, felsefeleri ve siyasi sistemleri gaye ve ahlakından uzaklaştıran bu sanal dünya, insanın kişiliğini sun’i  beklenti ve  etkilerin odağına koyar;   toplumun ve  kendi dünyasına bağlı insanların istek ve taleplerine önem vermeyen  bir politikaya tabi hale getirir.

Türkiye; siyasi, kültürel ve iktisadi alanda bir değer kaybının ızdırabını yaşamaya başlamış ve idealler, hayal kırıklığı ile sonuçlanmıştır. Tarih, kültür ve dini  değerler; yukarıdaki geçici ve sahte alanlara feda edilir noktaya düşürülmüştür.

Gençlik ve samimi toplum kesimleri, artık samimiyetsizliğin, ikiyüzlülüğün kırıklığını, üzüntüsünü ve ümitsizliğini gün be gün daha fazla yaşıyor. İnsani, dini ve ahlaki değerlerin hergün tekrar edilmesi ve dile getirilmesine rağmen, bu değerler bir türlü hayatı belirleyecek ve yönlendirecek seviyeye ulaşamıyor. Acaba, bu durum; siyasetçi, işadamı ve kültür adamlarının beceriksizliğinden mi, yoksa  iyi niyet eksikliğinden midir? Bunları önümüzdeki zaman diliminde göreceğiz.

Prof. Dr. Sami ŞENER

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.