islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5691
EURO
34,6848
ALTIN
2.523,75
BIST
9.524,59
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Yağmurlu
14°C
İstanbul
14°C
Yağmurlu
Cumartesi Açık
20°C
Pazar Az Bulutlu
21°C
Pazartesi Az Bulutlu
23°C
Salı Az Bulutlu
22°C

Çin Mucizesi

Çin Mucizesi

Global ekonomide bir taraftan İtalya riski, diğer taraftan Çin’deki gelişmeler yakından izleniyor.

LİBOR’un (London Interbank Offered Rate, Londra’daki kredibilitesi yüksek bankaların, bankalar arası ABD doları üzerinden borç verme işlemlerinde uyguladıkları ortalama faiz oranı) İtalya kaynaklı endişelerden yükselişinin yeniden hızlanması, finansal koşulların özellikle Asya tarafında sıkılaşıyor olması, global büyümenin geçtiğimiz 3 yıla kıyasla bundan sonraki 3 yıl bir miktar yavaşlayacak olması gibi endişeleri gerek dünya borsa endekslerinde ve gerekse tahvil faizlerinin seyrinden izleyebiliyoruz.
Biz bugün Çin’deki gelişmelere biraz daha yakından bakalım.

Çin,Türkiye için niçin önemli?

Türkiye batıdan kredi almak zorlaştıkça Çin’den kredi ve finansman bulacağını düşünüyor.Bu pek gerçekçi bir beklenti değil.Tabii ki Çin Türkiye’de bir miktar yatırım yapacaktır ama Çin’in bir ülkeye ilgisi “Kuşak Yol” (İpek Yolu) projesi ile olan yakınlığına göre artıyor.Bu bağlamda bu proje bize yaklaştıkça yatırımı artacaktır.

Çin ekonomisi yıllık %6.5 civarında büyüyen bir ekonomi ve %10 civarında büyüyen bir hane halkı tüketimine sahip.Bu rakamlardan Çin pazarına girmenin cazibesini anlayabiliyoruz.Ancak bu pazara girebilmenin büyük zorlukları var.

Çin bizimde dahil olduğumuz gelişmekte olan ekonomisi olan ülkeler sınıfının en önemli üyesi.Dolayısıyla eğer Çin ekonomisi sarsılırsa bu sarsıntının bizi ne kadar etkileyeceğini tahmin etmek zor değil.

Mao döneminde Çin dünyanın en fakir ve geri kalmış ülkelerinden birisi idi.Toplumun büyük bir kısmı örneğin tarlada üretiyor bunun bir kısmını devlete veriyor ve kalanı ile yaşamaya çalışıyordu.Mao’nun ölümü sonrası iktidarı aralarında Mao’nun eşinin de bulunduğu dört Çinli yönetici ele geçirdi.Ancak bu dönem işler daha kötüye gitti.Bu “Dörtler Çetesi” olarak anılan yöneticiler komplo ile suçlandılar, yargılandılar ve Mao’nun dul eşi dışındakiler idam edildiler.

Ardından bir seri reformcu lider geldi ve bunlar Çin’in komünist rejimini kapitalist düzen ile barıştırdılar ve çeşitli reformlar yaptılar.Geri kalmış bir ekonominin ancak ticaret ile büyüyeceği düşüncesi ile Çin’i dünyaya açtılar ve Dünya Ticaret Örgütü’nün üyesi oldu.Çin son 20 yıldır dünyanın en hızlı büyüyen ülkesi oldu.

Uzaktan pembe görünen bu tabloyu daha yakından incelersek bu büyümeden kıyı şeridinin faydalandığını ve ülkenin geri kalan kısmının hala çok fakir olduğunu görebiliriz.

Çin’in özellikle teknoloji ve teknolojik ürünler konusunda çok hızlı ilerlemesinin en başta gelen sebebi Çin’in teknoloji çalması ve ülkede teknoloji alanında yatırım yapan yabancı şirketlerin teknolojisini paylaşmasını zorunlu kılıyor olması.1.5 milyarlık bir nüfusu olan Çin pazarına girmek bu şirketler için bir zorunluluk.Bu avantajını kullanarak şirketlerden teknolojilerini bedavaya alıyor.Ayrıca Çin ve Rusya çok ileri siber saldırı yöntemleri ile rakip ülke şirketlerinden teknoloji çalıyorlar.Bu durum normal olarak ABD ve AB ülkelerini rahatsız ediyor.Bu durumdan anlıyoruz ki Çin mülkiyet haklarına ve patent haklarına uyum göstermiyor.Günümüzde sıkça duyduğumuz “Ticaret Savaşlarının” ardındaki en temel sebeplerden birisi bu durum.Aynı tutumu Rusya ve İran’da görebiliyoruz.

Burada dikkat çekmek istediğim bir diğer husus ise Çin’in yurtdışı eğitime çok büyük önem vermesi.Amerika’da yüksek okul eğitimi gören yabancı öğrencilerin büyük bir kısmı Çinli.

Dünya ekonomisinin tökezlediği dönemlerde ise bu etkiyi az hissedebilmek için Çin kredi musluklarını sonuna kadar açtı.Kendi şirketlerini çok ucuz krediler ile destekliyor.Bu noktada Çinlilerin yüksek oranda tasarruf yaptıklarını (%40) ve Çin bankalarında çok yüksek miktarlarda mevduat olduğunu hatırlatmak isterim.Bu mevduatların hangi sektörlere kredi olarak verileceğini ise devlet belirliyor.Örneğin çelik ve çimento gibi sektörler bu kredilerden aslan payını alıyorlar.Ucuz kredi ile üretim yapan ve işgücü maliyetinin çok düşük olduğu bu tür sektörler dünya pazarına inanılmaz düşük fiyatlarla girebiliyorlar.Dolayısıyla aynı sektördeki diğer ülke üreticileri iflas noktalarına geliyorlar.

İnanılmaz bir ivme ile borçlanmanın sonucu olarak Çin şirketleri bugün dünyanın en borçluları arasında en ön sıralarda geliyorlar.Bu borçlanmayı Dolar cinsinden yaptıklarını eklemek gerekiyor.Amerika’da faizlerde bir yükseliş ve Dolar kurunda bir yükseliş olursa bu şirketler borçlarını ödeme konusunda büyük sıkıntıya düşecekler.Bu potansiyel krizin Türkiye ve Brezilya gibi yüksek borçlu ülkeleri nasıl etkileyeceğini tahmin etmek zor değil.Çin hükümeti bu riski farkında ve bazı önlemler almaya ve bu yüksek borçluluk oranlarını azaltmaya çalışıyor.Ancak Çin devletinin halkı ile olan bir sözleşmesi var.Devlet halka her yıl refah seviyesinin artmasını halk ise devlete demokratik haklarını aramayacağını taahhüt etmiş durumda.Tam kredi piyasası kontrol altına alınmaya başlanmıştı bu sefer Ticaret Savaşları başladı.

Hem kredi sistemi ile büyüyen ülkede kredilerin dizginlenmeye başlanması hem ticaret savaşları ülkenin büyüme hızını son on yılın en düşük seviyesine düşürdü.Sabit sermaye yatırımları%5’lere geriledi.Hane halkı tüketimi büyümesi ise %15’den %9’a geriledi.Bu tehlikeli verilerin ardından kredi muslukları yeniden açıldı ve parasal genişleme sürecine geri döndüler.Ayrıca Çin’de otoriteler finansal koşulları gevşetmek adına munzam karşılıkları düşürmek, gelir vergisinde indirime gitmek gibi adımlar da atmaya başladı. Borsadaki hızlı değer kayıplarının ardından (yılbaşından bu yana yaklaşık %20) geçtiğimiz hafta, Çin otoritelerinin borsayı desteklemek adına belirgin sözel müdahalede bulunduğuna şahit olduk. Shangai borsası geçtiğimiz haftaki satışın ardından %8.5 toparlanmış durumda. Kamunun alım şeklinde müdahalesi olduğuna dair dahi spekülasyonlar mevcut.

Shanghai borsasının hızla düşmesi ve teminat gösterilen bu kıymetlerin değerlerinin hızla düşmesi, zorunlu bir likiditeye çevirme ve zorunlu satışa sebep olabilir. Tam da bu yüzden otoritelerin burada yaşanması muhtemel bir sarmala karşı çeşitli önlemlere başvurduğunu görüyoruz. Sebep ne? Çok yüksek kaldıraç kullanmış borçlu özel sektörün, finansal sıkılaşma ile zora düşmesi ve büyümeyi şiddetli baskılama ihtimali.

Bu durumda bence alınan bu önlemler krizi önlemekten ziyade krizi ötelemek için atılan adımlar.Kriz tahminen 2020’ye kadar ertelenmiş gibi görünüyor.

Para politikası gevşetildiği zaman (para basmak ve/veya faizleri düşürmek) o ülkenin halkı Dolar’a yönelir.Nitekim Yuan hızla değer kaybetmeye başladı ve 2002’den beri en düşük seviyesine geriledi.Yuan bir rezerv para değil ama değer kaybettiği zaman tüm Asya para birimleri değer kaybediyor çünkü hepsi Çin’in rakibi ve düşük kur avantajı sebebiyle pazar paylarını Çin’e kaptırmak istemiyorlar.

Bu değer kaybı ithalatı azaltıyor bu durumda Çin’e ürün satan ekonomiler için dezavantaj.

Bizim gibi petrol ithal eden ülkeler için olumlu haber ise petrol fiyatları tarafından geliyor.İran yaptırımlarına az bir zaman kala endişelerin tam tersine petrol fiyatları 80$ seviyelerini koruyor (beklenti 100$ seviyelerine çıkması idi).Burada en önemli etkenlerden biri Çin ekonomisinin yavaşlaması çünkü Çin önemli bir petrol ithalatçısı.

Ticaret savaşları konusunda çok büyük bir endişe duymuyorum ancak Çin-ABD-AB rekabeti devam edecektir.Umarım daha az agresiflikle devam eder.Ayrıca zikrettiğim Çin’in teknoloji hırsızlığına mani olmak için ellerinden geleni yapacaklar.

Çin için çok önemli olan,az önce kısaca diğer makalemde detaylıca anlattığım “Kuşak Yol” (İpek Yolu) projesinin içinde olduğu ülkelerin içinde bulundukları durumu göz önünde bulundurursak Çin parasının niçin bir rezerv para olamayacağını daha iyi anlayabiliriz diye düşünüyorum.

Çin hakkında daha konuşulacak çok şey var ancak faizli kapitalist düzenin hedeflediği her ülkeye nasıl benzer yöntemler ile saldırdığı,bunun sonuçları ve bu saldırıların hasarlarını düzeltebilmek için nasıl hep aynı yöntemleri dikte ettiğini görmek açısından çok güzel bir örnek.

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.