Daha sonra yerleşimciler, birçoğu bölgede yarım bin yılı aşkın süredir yaşayan Müslümanların sahip olduğu topraklara ve işletmelere yöneldiler. Huilerin çoğu şehirlerde ve kasabalarda yaşıyordu, iyi eğitimliydi ve yerleşik toplulukların büyük bir bölümünü oluşturuyordu. Yeni gelen yerleşimcilerle çatışmalar ortaya çıktığında, Huiler yasaları dayanak almak amacıyla yerel yetkililere başvurdu. Bununla birlikte, bu göçmenler ve Huiler arasındaki bir dizi yasal anlaşmazlıkta, yerel Han Çinli yetkilileri (ki kendileri yeni göçmenlerdi) defalarca yerel sakinlere karşı Han Çinlileri lehine karar verdiler. Müslümanlar daha sonra adalet arayışı için Pekin’e temsilciler gönderdiler, ancak bu da boşunaydı. Çatışma tırmandı ve eyalet başkenti Kunming’in Müslüman nüfusuna yönelik hükümet önderliğindeki bir katliamdan sonra çaresizlik içinde Çinli bir Müslüman bilgin, İslami ideallere dayalı bağımsız bir devlet kurmak için bir harekete öncülük etti. Onun takipçileri, diğer yerli halkların yanı sıra, yüzyıllar önce oraya yerleşmiş olan Han Çinlilerinin çoğunu da içeriyordu.
Merkezi Dali’de, kuzeybatı Yunnan’da bulunan ve 1856’da kurulan Dali Sultanlığı, yaklaşık on altı yıl varlığını sürdürdü. Ancak diğer büyük isyanları bastırdıktan sonra, Çin imparatoru birliklerine çabalarını Yunnan’da yoğunlaştırmalarını emretti. Ardından gelen katliamlar bölgedeki Müslümanların çoğunu yok etti. Öldürülenlerin oranının yüzde 60 ila 85 arasında olduğu tahmin ediliyor ve bir asırdan fazla bir süre sonra dahi nüfusları hala eski sayılarına geri dönmedi. İsyanın bir başka sonucu da Müslümanların hayatlarını ciddi şekilde kısıtlayan bir dizi hükümet düzenlemesiydi. Müslümanların artık şehir surları içinde yaşamalarına izin verilmedi, belirli mesleklerle sınırlandırıldılar ve çoğu durumda tüm şahsi mülklerini, işletmelerini, tarım arazilerini ve okullar ile camiler gibi ortak mülklerini kaybettiler.
Han Çinlilerinin bakış açısına göre, Müslümanların en baskın ihtimallere rağmen hakları için savaşmakta ısrar etmeleri, sonuçları ne olursa olsun adalet için kararlılığın bir kanıtı olmaktan çok şiddet eğilimlerinin bir işareti olarak görülüyordu. Yirminci yüzyıl boyunca, Çinli Müslümanlar devletin zulmüne maruz kaldıkları farklı zamanlarda, geri adım atmayı reddederek haklarını savunmaya devam ettiler.
Çeviren: Zehra Kaya
Kaynak: Islam in China, Jacqueline Armijo; Asian Islam in the 21st Century kitabındaki bir makaleden hazırlanmıştır.