islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,4375
EURO
34,7411
ALTIN
2.439,70
BIST
9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Hafif Yağmurlu
16°C
İstanbul
16°C
Hafif Yağmurlu
Pazar Az Bulutlu
16°C
Pazartesi Az Bulutlu
16°C
Salı Az Bulutlu
17°C
Çarşamba Az Bulutlu
19°C

CUMHURBAŞKANIMIZI YENİDEN NİÇİN SEÇTİK

CUMHURBAŞKANIMIZI YENİDEN NİÇİN SEÇTİK
29 Mayıs 2023 12:30
A+
A-

Kur’an-i birikimi de olan Tıpçı Prof. Dr. Zeki Bayraktar, Cumhurbaşkanımızın döneminde yapılanları derin bir vukufla incelemiş ve bu yapılan hizmetler sebebiyle, yeniden seçilmesi gereğini dile getirmiştir.

Önemine binaen hocamızın bu yazısını, özellikle tarihe not düşmek amacıyla yayınlıyoruz.

NEDEN ERDOĞAN’I DESTEKLİYORUM

Erdoğan’ın hataları yok mu? Olmaz mı? Erdoğan –haşa- ilah mı ki hataları olmayacak?
Tabii ki hataları var ve olacak da, siz hatasız bir beşer mi arıyorsunuz?
Bazıları bu işi (seçimi) çok karmaşık algılıyor ve kafam net değil diyor. Oysa bana göre olay hiç karmaşık değil, gayet açık ve net; seçimler hiç hatası olmayan, yaptığı her işi yüzde yüz doğru yapan, ideal, mükemmel lideri seçmek için değildir (çünkü böyle bir beşer/lider yok, olamaz), mevcut seçenekler içinde en iyi olanı seçmek içindir, buna doğruları daha fazla olanı seçmek veya hataları daha az olanı seçmek de diyebilirsiniz, size göre de bu böyle değil mi?
Kısacası biz seçimlerde bize daha iyi hizmet edeceğine ve daha başarılı olacağına inandığımız lideri/adayı seçeriz, yerel seçimlerde belediye başkanlarını, genel seçimlerde vekilleri ve cumhurbaşkanını, hepsi bu kadar. Yani bu din-iman meselesi hatta bazılarının iddia ettiği gibi tevhid ve şirk meselesi değil, memleket meselesi, memleket, hepsi bu.
.
Yani mevcut seçenekler içinde bize/ülkemize daha iyi hizmet edeceğine inandığımız lider/aday hangisi ise ona ve onun ekibine oy vereceğiz, hepsi bu. Benim için bu isim Erdoğan’dır.
Peki neden Erdoğan? İşte temel bazı gerekçelerim (hepsini sayamam, sadece bazıları);

1-ÇÜNKÜ ERDOĞAN VESAYET SİSTEMİNİ BİTİRDİ;
Bazıları özellikle 30 yaş altındaki gençler bu vesayetin ne olduğunu bilemeyebilirler. Onların anlayacakları şekilde anlatayım; mesela sevdiğin lidere oy veriyor ve onu başbakan/cumhurbaşkanı seçiyorsun ama askerler ona başbakanlık yaptırmıyorlar, ‘’halktan oyu alan sensin ama yetki bizde, yetkilerini bize devredeceksin diyorlar, bunu yapmazsan da darbe yapıyor, yönetimi el altından veya fiilen devralıyorlar.
Her gün ‘acaba bugün Genelkurmay başkanı veya herhangi bir general benim seçtiğim başbakanı nasıl aşağıladı, ona bugün hangi hakaretleri yaptılar? diye TV ekranlarına bakıyor ve kahroluyorsun. ‘’Bu ayki MGK’da acaba benim seçtiğim hükümete/başbakana hangi kararlar dikte edildi? diye bakakalıyorsun.
Ve seçtiğin Başbakanı Şubat’ın zemheri soğuğunda nasıl buram buram terlettiklerini görüyor ve kahroluyorsun. Hükümet olsun diye oy verdiğin partiye/başbakana hükümet ettirmiyor, iktidar olmasına mani oluyorlar, hem de bizim vergilerimizle alınan silahları bize göstererek. O başbakana/partiye ‘’Sen istediğini Cumhurbaşkanı seçemezsin, yasal olarak bu hakkın var ama biz bu hakkını sana kullandırtmayız çünkü sen bizim için sakıncalı birisin’’ diyor ve e-muhtıra yayınlıyorlar, halka da hükümete nizamat veriyor ve had bildiriyorlar, vs.
Kısaca her akşam TV ekranlarında ülkenin başbakanı ve cumhurbaşkanından daha çok genelkurmay başkanı ve kuvvet komutanlarını görüyor ve onların demeçlerini dinliyorsun. Ülkede güya demokrasi ile yönetiliyor ve görünürde sivil bir hükümet var ama yönetim fiilen askerlerin elinde; askeri vesayet rejimi var.
.
Sağcısından solcusuna hepimiz birlikte ne diyorduk? ‘’Ne zaman ki bu ülkede sokaktaki vatandaş genelkurmay başkanının ve kuvvet komutanlarının ismini bilemez, işte o zaman bu ülkeye demokrasi gelmiş demektir’’, evet böyle diyorduk değil mi? İşte demesi bedava; sayın bakalım bu isimleri desem ben dahil hiçbirimiz sayamayız bu isimleri şu anda, ben sayamıyorum mesela, siz sayabiliyor musunuz?
Evet, işte Erdoğan daha önce hiçbir liderin (Demirel, Özal, Ecevit, Çiller, Yılmaz, Erbakan) yapamadığını yaptı ve bu ülkeye on yıllar kaybettiren, trilyon dolarlar kaybettirten askeri vesayeti geriletti. Yani şimdi dillerine pelesenk ettikleri demokrasiyi bu ülkeye aslında Erdoğan getirdi, Erdoğan, öbürleri bunun sadece fetişizmini yaptılar, nitekim şu anda da demokrasi ifadesini ağızlarından düşürmeyenlerin çoğu o zaman askeri vesayetin arkasına sığınıyor ve yine Erdoğan’ı devirmeye çalışıyorlardı, kimse bunu hatırlamasa da ben bunu dün gibi hatırlıyorum ve unutmam da mümkün değil, çünkü o kadar çok ağlattılar ki bizi/halkı, bunları unutmayı kendime/halkıma ihanet olarak görürüm
.
2-ÇÜNKÜ ERDOĞAN PKK TERÖRÜNÜ BİTİRDİ;
Askeri vesayet için söylediklerimizin benzeri bu konuda da söylenebilir; hepimiz ‘’Bu hükümet bu terör belasından kurtarsın bizi, başka bir şey istemiyoruz’’ demiyor mu idik? Evet diyorduk. Çünkü hemen her akşam haberlerinde şehit haberi ile sarsılıyor, anaların yüreğine kor düşüyor, akşam yemeklerimiz haram oluyor, uykularımız kaçıyor ve hayat zindan oluyordu hepimize. Oğlunu askere gönderen analar/babalar, oğullarını sanki savaşa gönderiyormuş gibi ağlayarak gönderiyor, her gün-her akşam yüreklerine kor düşecekmiş gibi tedirgin bir bekleyiş içinde yaşıyor ve uyku ile uyanıklık arasında geçen gecelerinde yaprak hışıldayınca korku ile zıplıyorlardı yataklarından. Doğu-Güneydoğu halkı köylerine mezralarına gidemiyor, teröristlerin baskınına uğruyor, yağmalanıyor, öldürülüyor ve kızlarını, oğullarını dağa kaçırıyorlardı. Bizler ise hiç o bölgeler gidemiyorduk zaten. Analar rahat uyuyor, bizler rahat uyuyoruz ve hepimiz turizm amaçlı olarak bölgeye gidebiliyoruz. PKK artık gençlerimizi dağa kaçıramıyor, daha önce kaçırılanları da anneler, Diyarbakır meydanında meydan okuyarak ‘’çocuklarımızı bize verin’’ diyebiliyor. Kısacası PKK terörü büyük oranda bitirildi ve bölgeye huzur geldi, bölgeye de ülkeye de. Şimdi PKK elebaşları sıraya girmiş ‘’Ne olur şu Erdoğan’ı devirin ki bu operasyonlar dursun, bize aman vermiyor, zaten bittik ama tamamen bitirecek bizi’’ diye yalvarıp yakarıyorlar.
.
3-ÇÜNKÜ ERDOĞAN FAİLİ MEÇHUL CİNAYETLERİ DE BİTİRDİ;
Ülkeyi karıştırmak ve vesayet düzenini sürdürmek isteyenlerin kaos planlarından biri de faili meçhul cinayetlerdi; Umur Mumcu, Necip Hablemitoğlu, Hrant Dink vb, bunlar sadece bazı örneklerdi, ve bu tür cinayetlerin ardında anında ‘’Türkiye laiktir laik kalacak’’ mitingleri ile hükümete parmak sallanır, ortam gerilir ve yapılmak istenenler yapılırdı. Ama artık faili meçhul cinayetler de yok.
.
4-ÇÜNKÜ ERDOĞAN İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜNÜ SAĞLADI;
Sadece başörtüsü konusunda değil, olmak üzere din, inanç ve ifade özgürlüğü konusunda tamm bir özgürlik var. Bugün artık herkes dini inancını, mezhebini, meşrebini de rahat bir şekilde ifade edebiliyor, tabii ki inançsızlığını da (ateist, deistg, agnostik vs) . Düşünün mesela, CHP’nin genel başkanı 20 yıl önce ‘’ben Aleviyim’’ diye video çekip yayınlayabilir mi idi? Başörtülü bir kadın üniversitede okuyamıyordu yani öğrenci bile olamıyordu, elleri ağızları bağlanarak ve joplanarak kovuluyordu ama şimdi öğrenci de öğretim üyesi-akademisyen de olabiliyor, polis, savcı, hakim, kaymakam, asker olabiliyor. Bunlar devrim değil ise devrim nedir?
Bunlara Kürtçe konusundaki yasakların kaldırılması ve özgürleştirilmesini de ekleyebiliriz.
.
5-ÇÜNKÜ ERDOĞAN ÜLKEMİZİ KÜRESEL BİR AKTÖR HALİNE GETİRDİ;
Bu konuda detaya gerek yok; Başta ABD (Biden) ve bazı AB ülkeleri olmak üzere küresel güçler Erdoğan’a niye karşılar? İsrail ve Yunanistan niye Erdoğan’a karşı? Türkiye’yi artık eskisi gibi yönemedikleri için, Türkiye artık bölgesel ve küresel bir güç olduğu için. Putin ne diyor? ‘’Erdoğan ile anlaşamadığımız konular var çünkü o ülkesinin yararına olduğunu düşündüğü konuda sonuna kadar ısrarcı oluyor ve bu da açıkçası benim ona karşı olan saygımı artıyor, Erdoğan verdiği sözleri tutan güvenilir bir lider.’’
.
6-ÇÜNKÜ ERDOĞAN DAHA ADİL BİR DÜNYA AMACI GÜDÜYOR;
Ve bunun için çalışıyor. BM’deki her konuşmasında veto yetkisi bulunan beş ülke temsilcisinin gözünün içine baka baka ‘’Dünya 5’ten büyük’’ diyor. Küresel adaletsizliğe itiraz ediyor, mazlum halkların sesi oluyor. Etiyopya’da, Sudan’da, Filistin’de, Bangladeş’te Türkiye’den geldiğinizi öğrendiklerinde ‘’Erdugan, Erdugan’’ diyerek size gülümsüyor ve hatta bazıları gözleri dolarak sarılıyor, hatta sadece Afrika ülkelerinde değil Asya’da ve Güney Amerika ülkelerinde de, tüm bunlar yok yere mi oldu/oluyor?
.
7-ÇÜNKÜ ERDOĞAN MİLLİ TEKNOLOJİ HAMLESİ İLE BİZE GÜÇ KATTI;
Bu konuda da fazla söze gerek yok, İHA, SİHA, insansız muharip uçak Kızıl Elma, milli muharip uçak (MMU) Atak helikopterleri, Altay tankı, sürü dronlar, İHA/SİHA gemisi, lazer güdümlü füzeler, akıllı füzeler, uzaya gönderilen uydular, yerli uydu İMECE, yerli elektrikli otomobil TOGG vb.
Tüm bunlar tesadüfen mi oldu/oluyor?
.
8-ÇÜNKÜ ERDOĞAN YERLİ ENERJİ TESİSLERİ İLE BAĞIMSIZLIĞIMIZI PEKİŞTİRDİ;
Karadeniz’de bulunan doğal gaz, Gabar’da bulunan petrol ve bu konuda süren yoğun arama faaliyetler,..
Yapımız devam eden nükleer santraller…
Ve hızla artan dev güneş enerjisi santralleri, rüzgâr enerjisi santralleri…
Bunların hepsi önümüzdeki yıllarda ülkemizi ekonomik açıdan rahatlatacak olan enerji yatırımları ancak daha da önemlisi bağımsızlığımızı pekiştiren projeler(işte gördük mesela Rusya krizinde AB ülkelerinin ne hallere düştüklerini).
.
9-ÇÜNKÜ ERDOĞAN ALTYAPI-ÜSTYAPI YATIRIMLARINDA BÜYÜK İLERLEME SAĞLADI VE HİZMET SUNDU;
Yeni yapılan havalimanları, köprüler-otoyollar, upuzun tüneller, yüksek yüksek barajlar, modern hastaneler, demiryolları, trenler, hızlı trenler vs.
Tüm hastanelerden alınabilen hizmetler, SGK’lı reçetelerin eczanelerden alınabilmesi, ilk orta ve liselerde kitapların bedava dağıtılması vs.
Engellilere verilen hizmetler, yapılan sosyal yardımlar vs.
Malum işte, spikerlerinin hızlandırılmış okuma ile say say bitiremedikleri projeler, yatırımlar.
.
10-VE EKONOMİ;
Şimdi bazıları diyecek ki, ‘’hadi öncekileri anladık da ekonomi ne alaka, enflasyonu görmüyor musun?’’
Tabii ki görüyorum, ‘’e niye o zaman ekonomi diyorsun?’’ Çünkü ben yurt dışına da giden gelen biriyim, Avrupa’nın en güçlü ekonomisinde (Almanya’da) her gittiğimde 20 Euro’ya aldığım ayakkabıyı son gittiğimde 60 Euro’ya aldım, oysa (menisküs ameliyatı geçirdiğim için sağlık nedeniyle tercih ettiğim bu markayı) her gidişimde yıllardır 20 Euroya alırdım. Yani enflasyon sadece bizde yok.
Ayrıca, ben şuna da bakarım; Cumhuriyet tarihinin en başarılı ekonomik performansı (konumuz madem enflasyon, en düşük enflasyonu) hangi döneme ait? Erdoğan dönemine; 2013 Mayıs ayında enflasyon yüzde 4’lere kadar düşmüştü, bu (öncesine bakamadım) son 50 yılın en düşük oranı idi, kişi başına milli gelir de 12.600 dolara çıkmış, 2023 hedefi olan 20 bin dolara doğru hızla yükseliyordu. Ama ne oldu? Tüm bu ekonomik iyileşmeleri durduran kalkışmalar başladı; önce Gezi kalkışması oldu, güya ağaç için yapılmıştı değil mi? Peki bu kalkışmanın önderleri (Taksim platformu) ne istemişti hükümetten? Şu mega projelerin acilen durdurulmasını; Üçüncü Havalimanı projesi, nükleer santraller, tüp geçit projesi, Üçüncü Köprü, Kanal İstanbul ve İstanbul-İzmir otoyolu. Nasıl, iyi değil mi? Demek iki neymiş asıl hedefleri? Ağaç değil ekonomi imiş, bugün iftiharla ve memnuniyetle kullandığımız mega projelermiş (bu arada, Taksim Platformunun taleplerini dile getiren Tayfun Kahraman’ın İmamoğlu tarafından İBB’de Kentsel iyileştirme Daire Başkanlığına atandığını da not edelim). Ardından ne oldu? 17-25 Aralık yargı darbesi (hani daha geçen hafta Kılıçdaroğlu 17-25 Aralık FETÖ’cülerin kumpası idi dedi ya, hah işte o darbe). Ardından Demirtaş’ın provake ettiği Kobani olayları /kalkışması ve ardından da 2016 FETÖ darbesi. Yani PKK-FETÖ ve onların ağababaları birlikte olmuş ekonomik sıçramayı durdurmak için ellerinden gelen her türlü provakasyonları yapmışlar ve –ne yazık ki- kısmen etkili de olmuşlar. Ülkenin hızlanan ekonomik büyümesine ihanetleri ile el freni olmuşlar. 2016 darbesinden sonra sistem değişikliği ile birlikte toparlanma beklenirken b u sefer de ülke dışından gelen küresel krizler başlamış, önce 2018’deki küresel kriz ve ardından da 2019’da başlayan Covid-19 salgını, küresel ekonomiyi tam 2 yıl baskıladı, derken ardından da Rusya-Ukrayna savaşı başladı. Ve akabinde de asrın felaketi deprem oldu. Şu anda hala küresel kriz, savaş ve deprem şartları devam ediyor. Yani ülke olarak 2013’ten beri iç ve dış krizlerle mücadele diyoruz. Ve bana göre Erdoğan bu süreci de en iyi şekilde yönetti, salgın ve savaş gibi küresel krizleri diğer ülkelere göre daha hafif hasarlarla atlattık, en azından salgında hastane/yatak sıkıntısı, savaşta enerji sıkıntısı yaşamadık, hastanesiz de doğalgazsız da kalmadık (Avrupa’daki hastane ve enerji krizlerini gördük).
Sonuç itibari ile şu anda sorun var denilen (ki bunu kabul etmemek mümkün değil) ekonomi alanındaki sorunları da yine en iyi Erdoğan çözer, çünkü bu alandaki en başarılı karne de yine Erdoğan’a ait (2010-2013). Ve sonuçta 2002’de 3600 $ civarında aldığı kişi başı milli geliri üç kat büyüterek 10.000 $’ın üzerine çıkardı. Aksini iddia eden varsa kanıtını sunsun.
.
Sunduğum bu kanıtlara itirazı olan varsa şunları düşünmesi ve cevaplaması gerekir;
.
Küresel emperyalist güçler, ABD-Biden, bazı AB ülkeleri, Batı medyası, The Economist, Times vs,
İsrail, Yunanistan, Ermenistan ve Güney Kıbrıs gibi Türkiye aleyhtarı ülkeler,
Ve PKK ve FETÖ terör örgütleri…
Yani tüm Türkiye düşmanları neden Erdoğan devrilsin diye canhıraş bir şekilde mücadele ediyorlar?
Bizi sevdikleri için mi? Türkiye büyüsün ve gelişsin diye mi? Yoksa tökezlesin diye mi?
.
İster Erdoğan dönemi ile önceki dönemleri kıyaslayın ister ülkemizin Erdoğan dönemindeki ivmelenmesi ile eşdeğer diğer ülkelerin ivmelenmesini kıyaslayın, aradaki fark her halükarda görülebilir. Ama tabi bunun için ön yargılı olmamak ve makro ile mikroları ayırt edebilmek lazım, aklıselim ve hakkaniyetle bakan bunu açıkça görebilir. Ama eğer ön yargılı iseniz büyük resme bakmaz, fotoğrafın tümüne odaklanmaz ve panodaki bazı lekelere odaklanırsanız hatta onlara büyüteç tutarsanız, ‘’global analiz’’ yeteneğinizi kaybeder ve büyük resmi göremezsiniz, ne var ki bunu başkası yüzünden değil kendi yüzünüzden yani iradenizle yapmış olursunuz. Hatta bunu yaparken beşeri zaaflarınız da size yardımcı olur; şahsi veya umumi bir gareziniz, husumetiniz, menfaatiniz ve hatta belki de uğradığınız bir mikro haksızlık (mağduriyetiniz), makroları görmenize mani olur ve bu gerekçelerle Erdoğan karşıtı olabilirsiniz. Ancak ben bunun tersini de biliyorum; bireysel hiçbir menfaati bulunmadığı ve hatta mağdur olduğu, haksızlığa uğradığı halde lokal olanla genel olanı ayırt edebilen, büyük resme odaklanan ve ülkesi, çocukları, torunları için Erdoğan’ı destekleyenler (ülkesinin menfaatini bireysel menfaatinin üstünde tutan erdemliler) de var. Ne kadarlar bilemiyorum ama az veya çok, var/lar, bunu biliyorum.
.
Tabi ayrıca “neden Kemal Kılıçdaroğlu’nu desteklemiyorum/destekleyemem” konusunu da yazmam ve nedenleri listelemem gerekiyor ama bu yazının konusu bu değil(zaten önceki yazılarımda bunu kısmen yapmış da oldum).
.
Not: Ben önümüzdeki Pazar günü yapılacak seçimde –görüldüğü üzere- Erdoğan’ın kazanmasını istiyorum. Ve bunun böyle olacağını da umuyorum, bu hem tahminim hem temennimdir. Ancak bunun garanti olduğunu da söyleyemem, çünkü Erdoğan maalesef bazı stratejik hatalar yaptı, (ben çok ikaz ettim bu konularda ama tabii duyan olmadı, umarım bunun bedelini ödemez/ödemeyiz), öyle tada böyle eğer seçimi Kılıçdaroğlu kazanırsa bu benim arzulamadığım bir sonuç olur, lakin halkımızın tercihine elbette ki saygı duyar ve hayırlı olsun derim, hatta ülkem adına Kemal beyin başarılı olmasını da temenni ederim. Seçimin ülkemiz adına hayırlar getirmesini, hayırlarla sonuçlanmasını diliyorum.
(Not: bu yazı ilk turdan önce yazılmıştı)

Prof. Dr. Zeki Bayraktar

 

ETİKETLER: Manşet
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.