Bizzat Cumhurbaşkanının da katılımıyla gerçekleştirilen Akparti’nin Afyonkarahisar kampından basına yansıyan ilgimi çeken hususlardan birisi üst düzey bürokratlarının Milletvekillerinin telefonlarına çıkmadıklarıyla ilgili şikayetlerin yer aldığı haberler oldu.
Denetim ve yasama faaliyetlerine katılmak üzere kurgulanan Milletvekilliği makamı maaslesef ülkemizde tayin, terfi, işe yerleştirme ve iş takibi gibi kişisel taleplerle uğraşmak suretiyle amacına aykırı bir şekilde yıllardır Ülkemiz siyasetinde icra edilmektedir.
Milletvekilliği iktidarıyla muhalefetiyle ülkenin ve seçildiği ilin genel meselelerini tespit ve çözüm konuları üzerine yoğunlaşıp devlet imkanlarını ülke ve iller arası adaletli ve amacına uygun bir şekilde icra edilmesi için yasaların çıkarılması ve denetlenmesiyle ilgilenmesi gerekli bir siyasal makamdır. Yaptığı görevin hesabını seçimden seçime millete verir.
Bürokratik makam ise çıkarılan yasalar doğrultusunda iller ve ülkenin genel işleyişinde icra makamıdır. Yaptığı görevin hesabını her an ve her zaman vereceği makam yargıdır. Milletvekili ülke ve seçildiği il genelinde devletin işleyişinden sorumlu bürokratik işleyişin yasalar çercevesinde işleyip işlemediğini, bu hususta vatandaştan gelen taleplerin haklı olup olmadığını takiple görevlidir. Mevcut yasalardan kaynaklanan vatandaşın işini ve işlemlerini zorlaştıran bir aksaklık ortaya çıkmışsa derhal en kısa zamanda iktidar milletvekiliyse hükümetin, muhalefet milletvekiliyse Meclisin gündemine taşıyıp çözüm üretmesi gerekmektedir.
Ülkemiz siyasal yapısında yıllara sari olarak devlet memurluğu ile milletvekilliği arasında teoride olmaması gereken ilişkinin pratik hayatta yaşanır olması bir çok çarpık ilişkileri de beraberinde getirmiştir. Devletin, memuru arasında sınırsız sorumsuz bir bağa dönüşen bürokratik işleyişin ve bu makamlara yapılan görevlendirilmelerde liyakatla birlikte adaletli bir mekanizma yerine Milletvekili refaransının olması bu çarpık ilişkinin en baş sebebi olmuştur. Bir partinin tek başına iktidar olduğu zamanlarda bilhassa Milletvekili sayesinde gelen bir memur bulunduğu görevle ilgili yasaların ne olduğuna bakmaksızın kendisini göreve getiren makamın sözlü talepleri doğrultusunda memurluk görevlerini icra etmiş, yasalara aykırı olarak icra ettiği hususlarda bile siyaset makamı onu korumuş ve kollamıştır. Netice itibariyle Ülkemizde Devlet işleyişinde gelinen noktada Milletvekilinin de Bürokratın da vatandaşın da memnuniyetsizliği ortaya çıkmıştır.
Olması gereken yasalar çercevesinde sınırlı ve sorumlu bir görev düzeni ile birlikte atamalarda liyakat, hakkaniyet ve adaletin tecellisi olmazsa olmaz şarttır. Aksi halde siyaset güçlü olduğunda bürokrasiyi eziyor, siyasetin iktidar gücü zayıfladığında bürokrasi siyaseti eziyor. Dolayısıyla bu iki güçün çarpışmasından vatandaş zarar görüyor. Devletin işleyişinde aksamalar başlıyor. Her ne şart ve ahvalde olursa olsun hukukun üstünlüğü anlayışının hakim olma esprisinin altında yatan neden de bu olsa gerektir. Aksi halde Devlet istismara açık hale geliyor o zaman da çürüme ve çözülme başlıyor.
Geçmişte bu nedenle ortaya çıkan devlet işleyişinde ki çözülme ve çürümeleri iktidarda bulunan koalisyon hükümetlerine bağlamanın yanlışlığı de onbeş yıllık Akparti’nin tek başına iktidarıyla ortaya çıkmış oldu. Milletvekilliği makamının yasama ve denetim görevini hakkıyla yapması için yeni hükümet sistemi değişikliğine gidildi. Bu sistemle amacın Milletvekilliği makamının yürütme ile bağını kesmektir. Yeni sistemin bu doğrultuda tezahür etmesi ancak seçimlerde Meclis çoğunluğunu seçilecek Cumhurbaşkanının partisine vermemekten geçeceği zamanla görülecektir. Aksi halde eski sistemle yeni sistem arasında değişen pek bir şey olmayacaktır.
Muhalefet partileri önümüzde ki genel seçimlerde seçmeni bu yönde ikna etme gayreti içerisinde olmalıdır. Cumhurbaşkanlığı ve Meclis için konacak sandıklarda farklı partilere oy kullanmanın ülkemizin ikbaline ve istikbaline fevkalede olumlu katkı sağlayacağı anlatılmalıdır. Muhalefet partilerinden MHP bu durumun farkına varmış gibi gözüküyor ancak CHP eski yeni sistem tartışmasından kendisini kurtaramaması halinde, başta seçim barajının düşürülmesinden başlayıp uyum yasalarının hazırlanmasında yer almadığı takdirde zaten devam etmekte olan eski sistem işleyişini sürdürecek demektir.
Amacımız adaletin gerçekleştirilmesidir. Adalet ise Rabbimizin muradı, insanımızın ihtiyacı ve bizim de gayemizdir.
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi