islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,3740
EURO
34,9623
ALTIN
2.325,52
BIST
9.065,42
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
23°C
İstanbul
23°C
Az Bulutlu
Cumartesi Az Bulutlu
21°C
Pazar Az Bulutlu
22°C
Pazartesi Az Bulutlu
24°C
Salı Az Bulutlu
19°C

Dilipak, ama önce Taşgetiren

Dilipak, ama önce Taşgetiren
7 Eylül 2022 12:29
A+
A-

Mehmed Göktaş’ın kaleme aldığı “Dilipak, ama önce Taşgetiren” yazısını siz değerli okuyucularımıza sunuyoruz..

Abdurrahman Dilipak ile Yeni Akit gazetesinin yollarının ayrılacağı aslında çoktan belliydi. Dilipak iki üç yıldan bu yana iktidarla amansız bir savaşa girmiş gibiydi, hem de iktidarın tavizsiz destekçisi Yeni Akit üzerinden yapıyordu bu savaşı. Dilipak savaşın bir bölümünü “AK Parti içindeki AKP’liler” başlığı altında hedef aldığı bir kesime ve özellikle iktidar partisinin kadın kollarına karşı yürütüyordu ve 81il örgütü tarafından mahkemeye verilmiş durumdaydı. Yine AK Parti iktidarıyla pandeminin başladığı günden bu yana aşı konusunda da ayrı bir savaş veriyordu.
Son iki üç yıldır Dilipak’tan sadece bunları okuyorduk desek yanlış olmaz. Söylediğimiz gibi bu savaşı garip bir şekilde Yeni Akit üzerinden yapıyordu, bunun böyle gitmeyeceği besbelliydi ve sonunda yolları ayrıldı.

Başlıkta da belirttiğim gibi aslında Ahmet Taşgetiren’in AK Parti iktidarının basındaki amiral gemisi Yeni Şafak’tan ayrılması bence üzerinde durulması gereken daha önemli bir konudur. Siz bu ayrılıklara Ergun Yıldırım, Aydın Ünal ve son olarak sessiz bir şekilde yazılarına son veren Faruk Beşer hocayı da ekleyin.Başta Ahmet Taşgetiren olmak üzere Türkiye’deki dindar kesime, iktidarı destekleyen kitlelere basın üzerinden güven veren, gönül dünyalarına hitabeden birilerinin ayrılması başta iktidar olmak üzere söz konusu çevreler için bir üzüntü ve önemli bir kayıp olduğunu düşünüyorum. Bilmem bunun farkındalar mı?Unutmayalım ki Taşgetiren ve benzerlerinin yerini sövmekten, hakaret etmekten başka hiçbir hünerleri olmayan, simalarında secde izi bulunmayan bir takım şımarık yazarlarla dolduracağını zannedenler fena yanılmaktadır.

Peki, Taşgetiren’ler hiç mi bir şey kaybetmediler? İktidar çevreleri bir yana da ister istemez büyük bir dindar çevreyle ters düşmek, araya soğukluk girmesi az bir kayıp mıdır? Daha da önemlisi, yıllar yılı yayın yönetmenliğini ve başyazarlığını yürüttüğü Altınoluk mecmuasından, dolayısıyla öyle bir camiayla araya mesafe girmesinin bir üzüntüsü yok mudur? Daha da üzücü olan bir şey; Türkiye’nin dört bir yanında gerçekten ufuk açıcı, aklı selime hitap eden konferanslarınız vardı, hepimiz bunları biliyoruz. Peki, bundan sonra da olacak mı? Aynı soruyu Abdurrahman Dilipak’a da yöneltiyorum?
Detaylarını bilmediğimiz için bu ayrılıkları irdelemiyoruz fakat taşradaki Müslümanlar olarak kimin ne kaybettiği üzerinde düşündüklerimizi ifade etmeye çalışıyoruz, Rabbim akıbetimizi hayreylesin.

 

ETİKETLER: Manşet
Yorumlar
  1. Ahmet Yusuf Çamoluk dedi ki:

    Geçmişte bir gazetecinin “Ak Parti’yi desteklememin ana sebebi muhalefetin onu yaptığı yanlışlar nedeniyle değil yaptığı doğru işler nedeniyle eleştiriyor olmasıdır” mealinde bir açıklaması olmuştu. Bunu hatırlayınca ben de düşündüm ki Ahmet Taşgetiren ile Abdurrahman Dilipak’ın AKP ve yazdıkları gazetelerden uzaklaşmalarının temelinde farklı sebepler yatmaktadır. Taşgetiren’in ayrılması doğrudan muhalefete geçmek iken Dilipak’ın ayrılması “acı söyleyen dost” sıfatıyla AKP ‘ye yaptığı uyarıların dikkate alınmaması sonucu araya mesafe koyma ihtiyacı doğduğundandır.