islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5004
EURO
34,6901
ALTIN
2.496,45
BIST
9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Yağmurlu
13°C
İstanbul
13°C
Yağmurlu
Cumartesi Parçalı Bulutlu
19°C
Pazar Az Bulutlu
20°C
Pazartesi Az Bulutlu
21°C
Salı Az Bulutlu
23°C

Dini Siyasete Alet Etmek

Dini Siyasete Alet Etmek
6 Nisan 2022 10:35
A+
A-

Bu deyim ya da kısa cümle, hemen herkesin ve hemen her siyasetçinin ağzında dolanıp duran ve aslında söyleyenlerin de ne demek istediklerini pek bilmedikleri cümledir. Bu söylem son dönemde CHP’nin Elmalılı Hamdi Yazır hakkında düzenlediği panel münasebetiyle yeniden dillerde dolanmaya başladı.

Öncelikle şunu söylemek gerekir ki, bu memlekette demokratik laik seküler siyaset sürmekte ve bu siyasette Allah, O’nun dini olan İslam ve Peygamberi, süregiden siyasi alandan soyutlanmıştır. Bu sebepten gerek sol sosyalist, Kemalist cenah, gerekse kendilerini muhafazakâr demokrat olarak tanımlayan eski İslamcılardan oluşan siyasetçilerin, Allah ile İslam ile ve Peygamber ile hiçbir işleri yoktur. Zira mevcut egemen düzenin varlık gerekçesi, bu değerlerden soyutlanma üzerine kurulmuştur.

Mevcut egemen düzen, Müslümanların düzeni değildir ve politik aktörlerin vaziyet ettikleri siyasetin Müslümanlıkla uzaktan yakından alakası yoktur. Politik aktörlerin kendilerini Müslümanım diyerek vasıflandırması bu hakikatin üzerini örtemez.

Dini siyasete alet etmek ne demek? Bu soru sarih bir şekilde cevaplandırılmalıdır. Sol sosyalist Kemalist cenah, dini ve dinin değerlerini, dünyevi iktidarlarına payanda yapmak gereği duyduklarında kullanmaları, dini siyasete alet etmek ise, muhafazakâr demokratların dini ve dinin değerlerini kendi iktidarlarına payanda yapmak için hoyratça kullanmaları, dini siyasete alet etmek değil midir?

Bu memlekette, hangi batıl dünya görüşüne sahip olursa olsun, politika yapanların tabii olduğu kurallar, İslamsızdır, dinsizdir. Bu sebepten hangi batıl dünya görüşüne sahip olursa olsun, dini ve dinin değerlerini zikredenler, dine ve dinin değerlerine sahip çıktığını göstermeye çalışanlar, dini siyasete alet etmektedir. Zira egemen düzenin mevcudiyetinin şartları, dini ve dinin değerlerini inkâr üzerine kurulmuştur.

Müslümanlık, kişilerin ne söylediğinden ziyade, ne yaptıklarıyla ilgilenir. Söze değil amele bakılır. Söz bir iddiadan ibarettir. Amel ise kişinin sözüne ne kadar sadık olduğunu gösteren yegâne delildir. Büyüklerimiz, “aynası iştir kişinin lafa bakılmaz” demiştir. Allah’ta cenneti iman edenlere değil, iman edip salih amellerde bulunanlara vaad etmektedir.

Bu memlekette gerek sağ gerek sol diye tabir edilen bütün iktidarlar, dini ve dinin bütün değerlerini iktidarlarının bekası için, Müslüman halkın hassasiyetleri üzerinden hoyratça kullanmış ve kullanmaktadır. Son dönem Muhafazakâr iktidar ise bu kullanma işini zirveye taşımıştır. Onların bu tavrı, memlekette at izinin it izine karışmasında başat rol oynamaktadır.

Müslümanlık modernleşme sürecinde öyle bir tanımlandı ve hal aldı ki, Müslümanlık dairesine giren ne yaparsa yapsın, o dairenin dışına çıkamıyor. Bir bakıma memleketin en ucuz kimliği Müslümanlık olmuştur. Gündelik hayatımızda birçok kişi ile karşılaşıyoruz ve hemen herkes Müslümanlık eleştirisi yapıyor, lakin bu eleştiriyi yapanların ise Müslümanlıkla alakası bile yok. Din hemen herkes için kullanışlı bir malzeme olmuş durumda.

Din, sadece siyasete alet edilmekle kalınmamış, insanlar da dini gündelik amellerine meşruiyet sağlamak için eğip bükmekten geri durmamaktadır. Ne hikmet ise insanlar hangi batıl dünya görüşüne sahip olursa olsun, kendilerini Müslüman olarak vasıflandırmaktan hiç utanmamaktadır. Bunun en belli başlı sebebi ise, “din işi ayrı dünya işi ayrı” şeklinde zihinlere yerleşmiş olan düalist düşüncedir.

Memleketin politik aktörleri de böyle düşündüğü için, dini işlerine geldiği gibi kullanmaktan geri durmamakta, Müslüman halkın dini hassasiyetleri üzerinden, dini siyasetlerine alet etmektedir. Oysa din olarak İslam, bu tür batıl yaklaşımlardan uzaktır ve dinin sahibi olan Allah bu tür yakıştırmalardan münezzehtir. Allah, hakka batıl karıştıranlardan elbet bir gün hesap soracaktır.

YAKUP DÖĞER  

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.