islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,3740
EURO
34,9623
ALTIN
2.325,52
BIST
9.065,42
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
23°C
İstanbul
23°C
Az Bulutlu
Cumartesi Az Bulutlu
21°C
Pazar Az Bulutlu
22°C
Pazartesi Az Bulutlu
24°C
Salı Az Bulutlu
19°C

DOĞAL VARLIKLARI VE OLAYLARI ALLAH’A BAĞLAMAMAK CEHALETTİR- KÂFİRLİKTİR

DOĞAL VARLIKLARI VE OLAYLARI ALLAH’A BAĞLAMAMAK CEHALETTİR- KÂFİRLİKTİR
1 Ağustos 2022 09:23
A+
A-

Giriş

Kur’ân, söz ve mana olarak Allah’ın Kitabıdır. Kıyamet’e kadar da geçerli olacaktır.

Soyut akıl ve bilimle yetinip bu kitabın içerdiği ferdî, ailevî ve toplumsal yasalara göre yaşamayan ve yönetemeyen insanlık kendi doğasıyla çelişeceği için istikrar bulamaz. Huzura eremez. Bulamıyor ve eremiyor da. Dünyada uluslar arası emperyalist zalim güçlerin ve laik siyasi elitlerin etkisi ve yönetimi altında sömürülür.

Bu konuları sürekli işliyoruz.

İnsan hayatını yönlendiren Kur’an âyetlerine, bir diğer anlatımla Kurân yasalarına ve uygulanması gereğine inanmayan insanların gerçekleri örten anlamına kâfir oldukları ve kâfir olarak ölenlerin Cehennem azabına uğrayacaklarını biliyoruz:

“Ayetlerimizi kâfir olan ve yalanlayanlar, evet onlar Cehennemliktirler.” (Maide 10)

Kur’ân-ı Kerîm, surelere ve sureler de anlamlar ve hükümler içeren kısa veya uzun bölümlere ayrılır ki bunların her birine Âyet diyoruz. Rabbimizin varlığı, birliği ve kudretine nişan, delil, belge anlamına Âyet’in çoğulu ‘Âyat’tır.

Değinildiği üzere Kur’an âyetlerinin Allah’a aidiyetine ve doğruluğuna inanmayanlar kâfirdirler.

Her Varlık Bir Âyettir

Kur’ân’ımızın açıklamasına göre güneş – ay, gece – gündüz, insan – cin, dağ-deniz ve zerreciklerden dev canlılara ve gezegenlere kadar her bir varlık da bir âyettir. (Rûmü 20-25; Fussılet 37,39…)

Doğal varlıklar gibi, yaşamları için bu varlıklara kodlanan ve bizim fizik, kimya biyolojik kanunlar dediğimiz yasaların her biri de bir âyettir. Örneğin rüzgarların esmesi, yağmurların bin bir çeşit ürünle toprağı diriltilmesi, toprak kökenli olarak yaratılıp üreme kanununa bağlanışımız, erkeklik ve dişiliğimiz, göksel varlıkların yörüngelerinde akışı…hulâsa her bir varlık ve bu varlıklarda görülen doğal işlevler/tezahürler birer âyettir.

Genel Düzeysizlik ve Kendi Yetersizliğim

Kur’ânda “Âyetlerimizi tanımayıp Kâfir olanlar ve onları yalanlayanların cehennem yaranı olacaklarını” beyan eden bölümlerde yer alan âyetler ifadesinden ne anlayacağız?

Kur’ân surelerinin bölümlerini mi, doğal varlıklar ve işlevlerini mi?

Kendimi ölçü alayım, şöyle veya böyle yarım asrı aşkındır Kur’ân ile irtibatlıyım. Ben genelde hep Kur’ân ayetlerinin tanınmayışı ve onların Allah’a aidiyetinin ve doğruluğunun yalanmasını anladım. Mütalaa edebildiğim kaynak tefsirlerimizde umumiyetle böylesi açıklamalar gördüm. Oysaki bu anlayışı doğru fakat eksiktir.

Allah’ın her bir Kur’ânî emir ve yasağına itaat ibadet iken ibadetsizliği yalnızca namaz kılmamak ve oruç tutmamak olarak anladığımız ve Allah’a imanla Kur’ân çizgisinde yapılacak mesela kültürel, ilmî ve siyasî çalışmaları ibadet dışı görmemiz gibi âyetleri tanımamayı ve yalanlamayı yalnızca Kur’an âyetlerine tahsisimiz de pek büyük bir eksiklik ve azim bir yanılgı olmuştur. Oysaki Kur’ânın dile getirdiği âyetler kendi surelerinin bölümleri gibi doğal varlıkları ve işlevlerini de ifade etmektedir. Aşağıda örneklendirildiği üzere bunları ayetlerin bağlamları ve akışından anlayabiliyoruz:

“ALLAH her şeyin yaratıcısıdır ve yalnız O’dur her şeyin yönünü ve sonucunu belirleme gücüne Sahip olan.
Göklerin ve yerin
bilinmezlerinin anahtarları O’ndadır: Allah’ın âyetlerini inkâra şartlanmış olanlara gelince, kaybedenler işte onlardır!” (Zümer 63-4)

Yağmurları Bulutlara Nispet Şirktir

Aziz Peygamberimizin naklettiği bir kutsi hadise göre, Allah, yarattığı yağmurların kendisine değil de bulutlara nispet edilmesini kendisine ortak koşulması olarak niteler. (Buharî, Menakıbü’l- Ensar 27)

Buradan hareketle her bir varlık ve her bir varlıkta görülen örneğin fizik, kimya ve biyolojik özellik ve aktiviteleri Allah’tan bağımsız olarak görmek ve Allah’a değil de varlığın kendisine yamamak, Cehennemlik bir küfür ve  tekziptir/kâfirlik ve yalanlamadır.

Biz yazılarımızda müsbet bilimlerin ve eğitim sistemimizin Allah’a ortak koşma temellerine dayandığını anlatırken açıklamak istediğimiz tam da budur.

Varlıkların, akılları anlamaktan aciz bırakan bilinen ve bilinmeyen fizik, kimya ve biyolojik özelikleri açıklanırken onlar bir yaratıcı ve yaşatıcı olmaksızın oluşmuş gibi Allaha nispet edilmeyip bilinmezliğe ve tesadüflere hamledilişi tam bir cehalet ve kâfirliktir.

Konuyu daha bir açmak gerekirse, Kur’ân’daki her hangi bir âyeti, Allah’ın indirdiğine ve içerdiği hükmün doğruluğuna inanmayan kişi gibi herhangi bir doğal varlığın varlığı ve işlevlerini Allah’ın yaratıcılığı ve yaşatıcılığına bağlamayan kişi de kâfirdir. Cahildir de.

Burada bir ilave yapalım. Bütün varlıkları bir amaçla yaratan ve yaşatan ezelî ve ebedî olup bilgisi ve kudreti sınırsız olan Allah’tır. İlmin/bilimin temel hakikati de bu bilgidir. Bu hakikati içselleştirip hakikat adına dile getiremeyen kişi -bilimsel ünvanlı olsa da- tam bir cahildir. Bu tür eğitimli! cahiller insanlık yararından çok ancak emperyalistler çıkarına bilim üretirler ve bilim dilinden çok gavur dilini  kullanırlar.

Sözün özü, doğal varlıkları ve işlevlerini Allah’a bağlamamak da cahilliktir ve de kâfirliktir.

Sözü “ Halik’u küll’i şey “ olan Rabbimize bırakalım:

Ey yükümlü insan! Nefsini ve çevreni şöylece uyar: Ya inkar ettiğiniz bu Kur’ân gerçekten Allah’tan ise (halinizin ne olacağını) hiç düşündünüz mü? Kendisini kötülüğe ve eğriliğe bu kadar çok kaptırandan daha sapık kim olabilir?”
Biz insanlara âyetlerimizi evrenin uçsuz bucaksız ufuklarında ve kendi öz benliklerinde tam olarak anlatıp göstereceğiz ki Kur’ân’ın tartışılmaz bir gerçek olduğu, onlar için apaçık bir şekilde belirsin. Rabbinin her şeye tanık olduğunu bilmeleri onlara yetmez mi?
Gerçek şu ki onlar, sorgulanmak üzere Hesap Günü Rablerinin huzuruna çıkarılacaklarından tam emin değiller! Şüphesiz Allah , her şeyi kuşatıcıdır!”
(Fussılet 52-54)

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.