islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5185
EURO
34,7901
ALTIN
2.419,81
BIST
9.757,75
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
22°C
İstanbul
22°C
Az Bulutlu
Perşembe Az Bulutlu
20°C
Cuma Az Bulutlu
19°C
Cumartesi Az Bulutlu
18°C
Pazar Az Bulutlu
19°C

EY MEHMET OCAKTAN! SAHİDEN SEN İYİ MİSİN?

EY MEHMET OCAKTAN! SAHİDEN SEN İYİ MİSİN?
16 Eylül 2021 14:22
A+
A-

Kim bu Mehmet Ocaktan? Derseniz kısaca tanıtalım: 1955 Balıkesir Dursunbey doğumludur. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türkoloji Bölümü’nü bitiren Mehmet Ocaktan, Yeni Devir, Tercüman ve Güneş gazetelerinde editörlük, muhabirlik ve görsel tasarımcılık yapmıştır. Yeni Şafak gazetesinin Kurucu Genel Yayın Yönetmenliği, Genel Koordinatörlük, yazarlık ve Ankara temsilciliği görevlerini de yapan Ocaktan, 22 Temmuz 2007 genel seçimlerinde Ak Partiden 23. Dönem Bursa milletvekili seçilmiştir. Daha sonra yolda bulduklarıyla yol arkadaşlarını bırakarak Karar gazetesinde yazılarını kararlılıkla sürdüren bir gazetecidir.

Herkes istediği parti ve grupla ortak hareket edebilir, farklı kulvarda siyaset yapabilir, gazete köşesinde istediği partiyi destekleyebilir, iktidarı eleştirebilir ama bu muhalif tavrı onu tarihe karşı kör ve sağır yapmamalıdır.

Bu zat, yolda buldukları ile arkadaşlarını terk edenlerin  öbekleştiği Karar gazetesinde 13.09.2021 tarihinde “Ne Din Tacirliği ne de Militan Laikçilik” başlıklı bir yazı yazmıştır.

Genel olarak bu yazısında Millet ittifakını oluşturan sağcı, solcu, ulusalcı, din düşmanı, dini kamusal alanda görmek istemeyeni gibi hangi renk tonunda olursa olsun, İslam’ı bir hayat nizamı değil de sadece namaz, oruç, hac, zekât, dua ve tesbih olarak gören kesime akıl veriyor:

 “Diyaneti karşınıza alarak bu iktidarın ekmeğine yağ sürmeyin, iktidarın oyununa gelmeyin çünkü bu toplumun asgari yüzde 65’i dindar-muhafazakâr bir karaktere sahiptir, dolayısıyla onları rencide eden hiçbir hareketin başarılı olma şansı yoktur” diyor. Yani “Ey solcular, din düşmanları ve onların piyonları! 2023’te Erdoğan’ı devirene kadar içinizdeki din düşmanlığını dışa vurmayın. Bakın, benim gibi yol arkadaşlarını yolda terk edenler, Davutoğlu, Babacan ve Milli Görüş davasını kör inadı uğruna sol’a yamayan bilge Kral(!)Temel amca ve dahi diğer ufaklık tabela partileri ne güzel yanınızda yer almışken sakın din ve Diyanet aleyhinde konuşmayın. Küfrünüzü açıkça ortaya koymayın. Biraz da münafık takılın. Benim gibi olun. Bakın ben yıllarca İslamcı kesimdeydim. Yeni Devir ve Yeni Şafak gibi gazetelerin kuruculuğunu ve yazarlığını yaptım. Şimdi de onları bıraktım. İslam’ı bir bütün olarak kabul etmesem de halkın yaşadığı ritüellere söz etmiyorum. Ama yasaların temelinin dine dayandırılmasını endişeyle karşılıyorum” diye ikiyüzlü olma dersi veriyor.

Bu dediklerim tahmin ve niyet okuma değildir. Aşağıda yazısından alıntıladığım ifadelerden bunlar gayet açıkça anlaşılmaktadır. Bunları anlamamak için geri zekâlı olmak gerekir.

Artık herkes biliyor ki AK Parti iktidarı din üzerinden siyaset üretiyor, dini bir kalkan gibi kullanarak muhaliflerini açıktan tehdit ediyor. Son günlerde özellikle Diyanet üzerinden toplumun farklı kesimlerini kışkırtmayı hedefleyen ‘siyaset oyunu’ bu politik aymazlığın en tehlikeli göstergesidir… En son Yargıtay binasının Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın duasıyla açılması ve başkanın yasaların temelinin dine dayandırılmasını öneren açıklamalarıyla başlayan tartışmaların endişe verici bir zemine taşındığı kanaatindeyim Başta CHP lideri Kemal Kılıçtaroğlu olmak üzere bütün muhalefet liderlerinin özellikle din ve diyanet konusunda son derece dikkatli bir dil kullanmaları gerekiyor. Çünkü bu muhalefete kurulan çok net bir tuzaktır… Ve özellikle “din dili” konusunda zaaflarının olduğuna inandığı CHP’nin bu konuda sert muhalefet yapmasını beklemektedir. Böylece iktidar ‘İşte CHP bu, bunlar zaten din düşmanı’ şeklindeki ezberini tekrarlayıp önemli bir avantaj üstünlüğü elde etmeyi hesaplamaktadır.”

Şu son cümle siyasi haset, kin ve öfkeden dolayı, tarihi gerçeklere kör ve sağır kesilmenin ifadesidir: “Böylece iktidar ‘İşte CHP bu, bunlar zaten din düşmanı’ şeklindeki ezberini tekrarlayıp önemli bir avantaj üstünlüğü elde etmeyi hesaplamaktadır.”

Yahu be yüreği katılaşmış arkadaş! CHP’nin din düşmanı olduğu tarihen tescillidir. Daha dün, CHP’li Belediyenin kutladığı Edremit’in düşman işgalinden kurtuluşunun 99’uncu yıl dönümünde İslam kadınının örtüsünün nasıl aşağılandığını görmedin mi? Oy kaygısıyla CHP liderlerinin çarşaflı kadınlara CHP rozeti takmaları, hemen arkasından da sokakta çarşaflı bir kadının çarşafının CHP’lilerce yırtıldığı günleri ne çabuk unuttun! Eğer bu güruh iktidar erkini ellerine geçirirse, tarihte ve 28 Şubatta yaptıklarını daha modern usullerle yapacaklarından endişen olmasın. Bunların yaptıkları, yapacaklarının şahididir. Müslüman firasetli olur. Bir delikten elini iki kere ısırtmaz.

CHP’yi kuranların şu sözleri size onların İslam’a olan kininini, nefretini ve inkârlarını göstermiyor mu?:

Evet, Karabekir! Arap oğlunun yavelerini/saçmalıklarını Türk oğullarına öğretmek için Kur’an’ı Türkçeye çevirteceğim ve böylece de okutacağım. Ta ki budalalık edip de aldanmakta devam etmesinler…(Kazım Karabekir Anlatıyor, Uğur Mumcu, 19 Haziran 1990, Cumhuriyet Gztsi)

“Tarih bize öğretir ki, bütün dinler, milletlerin cehaletlerinin yardımıyla utanmaksızın Tanrı tarafından gönderildiğini söyleyen adamlar tarafından tesis olunmuştur. (Atatürk’ün El Yazmaları, Medeni Bilgiler, Afet İnan)

Benim bir dinim yok ve bazen bütün dinlerin denizin dibini boylamasını istiyorum. (Andrew Mango, Atatürk, s 447.)

Bu CHP, dini bozuk para gibi kullanıp  modernist olarak ölüp giden Yaşar Nuri’yi bile hazmedemedi. 2002 yılında CHP’den milletvekili seçildikten kısa süre sonra lideri Deniz Baykal’ı suçlayarak partisinden istifa eden, ardından da Halkın Yükselişi Partisi’ni kuran Yaşar Nuri Öztürk: “CHP, dinin kendisinden rahatsız. Gel bu dini bize öğret diye beni çağırdılar. İnananlar var ama içlerinde ateisti de var. Fakat CHP’de öyle adamlar var ki, ‘Allah’ demeyi bile laikliğe aykırı sanıyor. Bunlar bana bile tahammül edemedi. Meclis kürsüsüne çıkarıp konuşturmadı. Bana molla muamelesi yapan bu insanlar sonra kalkıp çarşaf açılımı yaptılar. Sana kim inanır kardeşim artık. Benim için ‘Kim bu? Bunu içimize kim soktu’ dediler. Benim hakkımda söylenen bu sözlerin tamamını Meclis koridorlarında dinledim bu dangalaklardan” demiştir. Bütün bunlar ortada iken deve kuşu gibi kafayı kuma gömmenin bir anlamı yok

 Sayın Mehmet Ocaktan! Sen gerçekten iyi misin? Sence CHP, geçmiş günahlarından tevbe mi etti? Daha geçenlerde parti sözcüsü Öztrak: “Müslümanlar bu ülkede sadece kendilerinin olduğunu zannediyor. Ama biz de varız” diyerek safını seçiyor, sen de hâlâ yakasından çekerek Müslümanların arasına sokuyorsun. Titre ve kendine gel. Bırak da insanlar kendilerini oldukları gibi ifade etsinler. Hiç kimseye münafıklık numarası çekmelerini öğütleme. Herkes senin gibi olmak zorunda mı? Münafıklık, kâfirlikten eşeddir. Bırak da herkes olduğu gibi görünsün ya da göründüğü gibi olsun. Bu ümmet ne çekmişse kuzu postuna bürünmüş kurt münafıklardan çekmiştir. Bunu da unutma.

Musab SEYİTHAN

Yorumlar
  1. Galip Koç dedi ki:

    Kalemine sağlık hocam.