islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,3697
EURO
35,0071
ALTIN
2.325,73
BIST
9.097,38
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
23°C
İstanbul
23°C
Az Bulutlu
Cumartesi Az Bulutlu
21°C
Pazar Az Bulutlu
22°C
Pazartesi Az Bulutlu
24°C
Salı Az Bulutlu
19°C

Helalleşmede Çığır Açmalıyız

Helalleşmede Çığır Açmalıyız
10 Ağustos 2017 07:52
A+
A-

De ki: “Allah’a koştuğunuz ortaklarınızdan hakka iletecek olan bir kimse var mı?” De ki: “Hakka Allah iletir.” Öyle ise, hakka ileten mi uyulmaya daha lâyıktır, yoksa iletilmedikçe doğru yolu bulamayan kimse mi? Ne oluyor size? Nasıl hüküm veriyorsunuz?”

Eskiden büyüklerimiz güzel öğütler verirdi. Hakkı anlatırken sofraya gelen yemeğin nereden ve nasıl bir kazançla ikram edildiğiyle başlarlardı işe. İzahat önemliydi. Çünkü; izah edilen haktı ve hakkıyla izah etmek gerekiyordu…

Türkiye’nin siyasi tarihinden bugüne; oldu bitticilik, avantacılık, torpil, rüşvet vs bu silsile uzadıkça uzadı. Elbette daha fahiş zamanlar yaşandı. Ak Parti hükümeti belli bir disiplin getirmekle birlikte, malesef; temel sorunlara eğilme konusunda çözüm üretemedi. Doğrusu, zaman zaman bunun avantajlarını kullanmak durumunda da kaldı. Bu gaflet hali, sadece mevcut hükümeti bağlayıcı bir sorun değildi elbet. Devletin vergi ve teşvik politikaları da sorunun odağını teşkil etse de, geçmişten günümüze devam eden bu hale dur demenin zamanı geldi de geçiyor artık…

Dün; Trabzon Sanayi ve Ticaret Odası’nda konuşan Cumhurbaşkanı’mızın, “Geçtiğimiz yıl çektiğimiz onca sıkıntının sonunda Türkiye yüzde 2,9 büyürken bankalar yüzde 40 civarında kar artışı elde etmişse burada bir sorun var demektir” ifadesi, tamda sorunların kaynağını özetliyordu.

Sürekli, borç veren bir kurum alacağından bir şey kaybetmeyeceği gibi, üzerine bir de faiz eklendiğinde, yüksek karlar ve düşük bedeller karşılığında gayrimenkuller elde edecekti. Çünkü; mevcut iktisadi sistemin değer sayımı bu şekilde kurgulanmıştı.

Daha açık ifade ile; mal ve hizmetlerin sürekli tükendiği bir iktisadi modelde, paranın hiç tükenmediği halde kıt olması, Bankacılık anlayışının çözümden ziyade, fitne ürettiğinin ıspatıdır.

Şöyle ki; üretilen, yetişen her ürün tükenir biter. Ve yenisi imal edilir. Tekrar üretilir, tekrar tükenir. Elma, armut, ekmek, su, orman ürünleri, kağıt, giyim vs tükenir tekrar üretimi yapılır.

Peki; para da üretilir, ancak hiç tükenmez. Yenmez, içilmez, yırtılıp atılmaz. Merkez Bankası’nın her bastığı para kalıcıdır. Sürekli üretilir. Dolayısıyla, sürekli para miktarı artar. Çok eskimişse bile yenisiyle değiştirilir. O halde nasıl biter bu para?

Sayın Cumhurbaşkanı’mızın üzerinde durması gereken konularının başında; köhneleşen “Maliye ve Ekonomi” yaklaşımlarının değişimi, politik inovasiyonun ele alınması şarttır.

Vergilendirmeden, sgk ödemelerine, KOSGEB desteklerinden, Bireysel Emeklilik Sistemine kadar bütün ekonomi ve maliye politikalarıyla Bankacılık Sistemine nasıl hizmet edildiği, büyüteç altına alındığında; bankaların, kendilerine sağlanan bu fonlarla kredi yaratarak, karlılıklarını nasıl arttırdıkları daha net görülecektir.

Hatırlanacağı gibi; Şubat 2017’de Başbakan Binali Yıldırım, Küçük işletmeciye KOSGEB’den faizsiz kredi verileceğini müjdelemişti.

Yıllık cirosu 1 Milyon 345 Bin TL’nin altındaki bütün küçük işletmeler, ciro büyüklüklerine göre 20 Bin TL ila 50 Bin TL arasında faizsiz krediler aldılar. Üstelik; kredinin geri ödemesi ilk bir yılı ödemesiz kalanı 2 yıl içinde üçer aylık eşit taksitlerle olacaktı.

Nihayetinde 20 gün içerisinde Piyasaya yaklaşık 11 milyar TL sıcak para girişi olmuştu.

Peki; nereden verildi bu paralar? Devlet para mı basıyordu?

Bu paralar, yine hükümetin yönlendirdiği, Akbank T.A.Ş., Denizbank A.Ş., QNB Finansbank A.Ş., T. Garanti Bankası A.Ş.. T. Halkbankası A.Ş., T.’,bankası A.Ş., T. Vakıflar Bankası T.A.O., Yapı ve Kredi Bankası A.Ş., Ziraat Bankası A.Ş’den çekildi.

Bu bankalar tarafından verilen KOSGEB kredilerinin faizlerini devlet ödüyor. Devlette; bu faizleri milletten toplanacak olan vergilere yansıtıyor.

Burada, kredi çekmeyen vatandaşın günahı nedir?

Neden kredi çekmeyen vatandaşımız, sözde “faizsiz kredi” çekenler yüzünden, vergilerin içinde olacak şekilde, faiz ödemek zorunda bırakılıyor?

Devlet eliyle yaşatılan bu hak karmaşası bu millete reva mıdır?

Faize bulaşmamak için türlü hassasiyet gösteren bunca muhterem, münevver insanlarımızın bu türden uygulamalarla faize bulanmasının vebali ağırdır. Helallik ister.

Ya; Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) bundan daha da zulüm. 5 yıl boyunca hiç çekilmeyecek bir fon; banka tarafından defalarca, devlete ve millete faizli borç olarak verilirse; elbette kÂr edeceklerdir.

Artık; bu hak karmaşasını bir an önce gidermeliyiz ve helalleşmede çığır açmalıyız.

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.