islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,4375
EURO
34,7411
ALTIN
2.439,70
BIST
9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Az Bulutlu
Cumartesi Az Bulutlu
16°C
Pazar Az Bulutlu
18°C
Pazartesi Hafif Yağmurlu
17°C
Salı Az Bulutlu
18°C

İdeal Vücut Değil İdeal Ahlak Sahibi Olmak Gerek

İdeal Vücut Değil İdeal Ahlak Sahibi Olmak Gerek
9 Şubat 2023 16:45
A+
A-

Bir kaç yıl önce bir vakıfta hanım bir sosyolog hocamız çok önemli açıklamalarda bulunmuştu. Modern bir biliminsanı olarak İslami açıdan ve Eski Türk Kültürü özelinde kadının yerini inceleyen bir doktora tezine sahipti. Hocamızın aynı zamanda bir eş ve anne olması söylediklerine daha fazla önem katıyordu.

Gençlerimize ideal vücut sahibi olmak aşılanıyor denmişti. Biz bu sözün manasını, geçen beş altı yılda iyice anlamış olduk. Instagram ve Twitter’ı kullanmayan, bir kaç senede önemli bir kaç kişiye ulaşmak için hesap açan bir kimse olarak o mecralarda gördüğümüz şeylere hayret ettik. Birincisinde arama butonuna bastığımızda benzer ve ilgili olabilecek her şeyi önümüze getiriyor. Ancak hiçbir şeyi beğenmemiş birisi bile olsanız çıplak vücutlar karşınıza çıkıyor. Kadın ya da erkek farketmeden, insanın 7/24 neden bu propagandaya maruz kaldığını, neden çıplaklık ve teşhirin bu kadar hayatımıza sokulmaya çalışıldığı sorusu akla geliyor.

Diğer yanda sıradan insanlar, bizim temiz Anadolu insanımızın dahi çok çirkin yayınları bulunuyor. Geçtiğimiz hafta bu erotik yayınlar sebebiyle bir kaç kişi gözaltına alındı. Bizim üstüne basarak yazmış olduğumuz çocuk sağlığı meselesinin tam zıttına olacak biçimde, çocuğun yanında internetten erotik şov yapanların olduğu görülmektedir. Açıkçası çok tuhaf bir nesille karşı karşıyayız ve insanlar kendilerini özellikle de vücutlarını teşhir etmeye çalışıyor. Bu olayın da kültürel bir olgu veya doğal bir durum gibi karşılanması isteniyor.

Bizim kültürümüz aile kültürü olmakla beraber LGBT ve diğer Feminist gruplar tarafından sürekli bir saldırıya maruz kalıyor. Çok çirkin pankartlar, çirkin ifadeler ve tavırlar gençlere özendiriliyor. Bir erkeğin söylediği zaman dışlanacağı bir toplumda, kadınlar ve diğer bireyler tarafından bunlar yazılıyor, dile getiriliyor. Daha da ötesi bir takım egemenlik talepleri olarak aşırı söylemler gibi dursa da sıradan insanlarca da savunuluyor. Travmalar, sorunlar ve acılar maalesef istenmeyen olaylardır ve erkek düşmanlığının çoğunlukla arkasında bunlar yatmaktadır. Meselenin psikolojik boyutunu bilimadamları Batı’da irdeliyor ancak Türkiye’nin psikologları ve sosyologları bu konularda çok fazla sükut ediyor. Bu modern araştırmacılar niçin bu konulara yorum ve açıklama getirme tarafında bulunmuyor? Acaba imkan mı bulamıyorlar? Yoksa bu konularda konuşma gereği mi hissetmiyorlar? Modern toplum olmak, birilerinin geleneksel değerleri aşağılamasına hak sahibi olması doğal mıdır? Ayrıca diğerlerinin kendi kültürünü savunamaması  eşitlik anlamına mı gelmektedir?

Geçtiğimiz hafta meczupların medyayı sardığını ve doğruyla yanlışı, mazlumla zalimi birbirine karıştırdıklarını yazdık. Bu kimseler yerine uzman şahsiyetler, toplum meselelerini bilimsel olarak ekranlarda ele almalıdır dedik. Hurafe ve meczup kurgularını dinlemek fayda getirmiyor, ancak ciddi insanların bulguları toplumumuzu düştüğü çukurdan kurtarabilir. Zira Rus yayıncılar, Batı’nın zararlı yayınlarına, ahlaksız dizilerine karşı kendi dizilerini daha kaliteli yaparak ve yaygınlaştırarak karşı koyabildiklerini söylüyor. Gençleri erotiklik ve fuhuş kültürü yerine daha çok sanatsal ve edebi bilince yönlendiren çalışmalar ortaya koymayı düstur edinmişler. Bakarsanız ikisi de dizi ancak vurguları farklı yere ve kazandırdığı bilinç başka. Bizde ise bu yayınlar kadar sokaklarda elinde pankartla gezen aşırı gruplar gençleri etkiliyor. Gençliğin dönüştürülmesi için bu kurumlar özgürlük sloganı altında birebir faaliyette bulunuyor. Burada anayasal ifade hakkından fazlası olacak şekilde, ikna faaliyetleri de kendini gösteriyor. Buna haftaya değineceğiz.

Bahsettiğimiz mesele bir kaç cihetten önemlidir. Bu kültürün içinde yer alan kimseler bile artık durumdan şikayet etmektedir. Örneğin Okan adlı birisi teşhirciliği, plastik estetik çılgınlığını ve benzeri kompleksleri ve aşırılıkları tiye almaktadır. Bir eleştiri konusu olarak yayınlarında hiç beklenmeyecek şekilde bunları gündeme getirmektedir. Çünkü ülkemizde yapay bir kültür oluşturuldu ve samimiyetin yitirilmesinden de daha öte bir çok değer beraberinde kayboldu.

Sonuçta her yerde kendisini gösterme çabası içinde olan, vücudunu teşhir eden ve sürekli fuhuş düşünen bir nesil yerine, ne yaptığını bilen, kendini ifade edebilen, karşısındakini anlayabilen ve sağlıklı iletişim ve ilişki kurabilen bireylerin yetişmesi açısından bu konu önemlidir. Ancak bizler bile bazen bu kültürden ne kadar uzakta olsak da etkileniyoruz. Örneğin geçtiğimiz hafta yazdığım yazıda bendeniz bir sürçme yapmışım, göbekli ağabeyimiz diye bir ifade kullanmışım. Halbuki göbekli olmak bir ayıp değil, kusur da değil. Fakat toplum şişman olanı dışlamaya programlanmış ve hepimizin bilinçaltına bu kodlanmış. İdeal vücutlu olmayı bir değer olarak bize göstermiş. Çok ilginçtir ilahiyat camiasında bile böyle tartışmalara girişen insanlar var. İnsanın bir özelliğinden dolayı horlanması aslında bir suç teşkil eder. Bu ideal vücut sahibi olma anlayışı ise bir faşizm çeşididir ve dijital yaygaranın dayatmasıdır. Biz bir tanımlama olması için öyle bir ifade kullandık ancak diğer yandan bakınca hoş değil. Nihayetinde bu olaylarla bizim kültürümüz başka bir hale dönüştürüldü ve bugün farklı davranış kalıplarına sahibiz. Bütün bunlar da bizi birbirimize yaklaştırmıyor aksine ayrıştırıyor. Kapitalist kültür her şeyi meta olarak görmemizi bize dikte ediyor. Bu gördüklerimiz de bu anlayışın yansımalarından başka birşey değil. Oysa maneviyat üzerine her şeyi inşa etmeliyiz. İnsan düşünen varlık ve bu dünyada olgunlaşması ve hayırda yarışması gerekiyor. Dünyaya iyiliğin ve güzelliğin hakim olması, ruhsuz bedenlerle, çıkar odaklı ilişkilerle değil, kalıcı iz bırakan etkisiyle büyük dönüşümlere zemin hazırlayan ve manevi yönü olan işlerle mümkündür.

ETİKETLER: Manşet
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.