islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5431
EURO
34,8206
ALTIN
2.432,77
BIST
9.707,72
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
22°C
İstanbul
22°C
Az Bulutlu
Perşembe Parçalı Bulutlu
20°C
Cuma Az Bulutlu
19°C
Cumartesi Az Bulutlu
18°C
Pazar Az Bulutlu
19°C

İftiracı Faruk Bildirici ve Veyis Ateş’e Cevabım

İftiracı Faruk Bildirici ve Veyis Ateş’e Cevabım

İftira gibi saldırılarda adalet gerektiği gibi, sonrasında da kasıtsız hatalarda da affedici olmak bir erdemdir.  Adalet yapılana benzeri ile mukabele etmeyi gerektirir. Ne var ki Hayat Nizamımız olan İslâm, iftiraya iftira ile karşılık vermeyi onaylamıyor.  Ve ancak yapılan zulmü açığa vurma hakkını verdiği için biz de öyle yapacağız; İslâm ahlâkı yanı sıra medya etiğinden yoksun Faruk Bildirici ve Veyis Ateş’in iftiralarını açığa vuracağım,

Faruk Bildirici için önce kendimi tanıtayım, sonra da iftiraya konu edilen programımızı özetleyeyim.

Ali Rıza Demircan Kimdir?

1973 İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü mezunuyum. 25 yaşında Ülkemizin en büyük camisi olan Süleymaniye Camiine İmam Hatip oldum. 7000 sayfayı bulan eserlerim on cilt halinde yayınlandı. İslâm zaviyesinden bakarak onlarca değil Medya Etiği dahil yüzlerce konuda yazılar kaleme aldım. Faruk Bildirici anlayamasa da Diyanet İşleri Başkanlığımızın aldığı kararlara yorum getirebilecek düzeydeyim. Diyanet İşleri Başkanlığı da görüşlerime itibara etmektedir. Daha açık bir anlatımla Veyis Ateş bizi davet etmekle isabetli bir karar almıştır.

Eleştirilen Programımız

16 Mart 2020 Pazartesi günü Veyis Ateş ile yaptığımız telefon görüşmesinde, yapılacak bir saatlik programla yalnızca İslâm Dini’nde sağlığa verilen önemi, maddeler halinde özetleyebileceğimi açıkladım. Neler söyleyebileceğime ilişkin fikir vermesi için konu ile ilgili bir makalemi de kendisine gönderdim. Makalemi okuyunca programa davet ettiler ve Diyanet’in Cuma namazına ilişkin kararını yorumlatacaklarını da dile getirdiler. Haber programının sonunda yayına gireceğimizi Habertürk’e gittiğimde öğrendim,

Programımız başlar başlamaz Sağlık Bakanımızın basın açıklaması devreye girdi ve yarım saat kadar sürdü. Bu arada Didem Yılmaz, yanıbaşımızda programına başlamak üzere konuklarıyla bekliyordu. Bizim program çıkmaza girmişti.

Etkili bir giriş yapmış olduğum için programı önce altı, sonra on dakika daha uzattılar. 17 dakika süren program sonrasında kendisiyle yarım saat kadar sohbet ettiğimiz Veyis Ateş, dikkatle dinlediğini dile getirdiği konuşmamızı verimli bulduğu için son derece mutluydu. Biz kanaldan ayrılmadan, başta Habertürk’ün –bizce malum sebeplerle– ekrana sık sık çıkardığı hurafeci kişi ve bağnaz çevresi olmak üzere aleyhte girişimler başlamıştı. Hiçbir kutsalı olmayan habîs yaşantılı modernistler de sahne almış olmalı ki Veyis Ateş haksız eleştirilere dayanamayıp havlu attı. Medya etiğini çiğneyen ve tam bir nifak olan utanç verici şu açıklamasını yaptı.

Bu akşam Habertürk TV Ana Haber’de ağırladığım A. R. Demircan’ın açıklamaları haklı tepkilere sebep olmuştur. Programda kamuoyunun gündemindeki umre ve cuma ve vakit namazı konuşulacağı konusunda anlaşılmış olmasına rağmen konuğun canlı yayında mevzuyu toplumu ayrıştıran konulara getirmesinden ve yayın ilkelerimizle bağdaşmayan nitelikte beyanlarda bulunmasından ve buna yayın esnasında gereken tepkinin gösterilememesinden dolayı çok üzgün olduğumu belirtmek isterim.”

Ben 17 Dakikalık Konuşmamda Ne Söyledim?

Ben bu programda başta gusül ve namaz abdesti, tırnak kesimi, su ile taharet olmak üzere vücut, elbise ve konut-iş yeri temizliğine değindim. Dinimizin alkollü içki yasağı ile organik gıdalar yenilmesi emrini açıkladım. Bedensel temas olarak zinanın, eşcinselliğin, evlilik hayatında anal ve adet dönemi ilişkisinin haramlığını hatırlattım. Hastalık halinde tedavi olmamızın farz görevimiz olduğuna, karantina önlemlerine ve doğru kader anlayışımıza açıklık getirdim. Sosyal yardımlaşmaya vurgu yaptım. Namaz, oruç, zikir, tövbe ve duadan oluşan moral değerlerimize değindim. Konuşmamızın hiçbir bölümünde dinimizde öne çıkarılan bu kalıcı önlemlerle Koronavirüs arasında ilişki kurmadım…Programın tam metni açıklamalarımızı doğrulayacaktır.

Habertürk konuşmamızı yayınlamadı. 17 dakikalık konuşmamızdan medyaya servis ettiği “Zina, eşcinsellik, evlilik hayatında anal ilişki ve regl döneminde ilişki.., Bu yasaklar Rahim olan Rabbimizin koyduğu yasaklardır. Bu yasaklara da riayet ederseniz pek çok hastalığın önlemini henüz daha oluşmadan almış olursunuz” şeklindeki kısacık bölüm bile genel bir sunum yapıldığını, ama Koronavirüs’le bağlantı kurulmadığını belgelemektedir.

Medya Ombudsmanı! Faruk Bildiricinin İftiraları

Hal böyle iken birilerinin medya ombudsmanı dediği, RTÜK üyeliği yapmış Faruk Bilici’nin eleştirilerine bakalım. Bu kişi dinlediğini anlayamayacak derecede düzeysiz olamayacağına göre ya konuşmamızı dinlememiş, ya da ideolojik yaklaşımını öne çıkararak bir vidan pisliği olan iftira yoluna gitmiştir. Hazretin! iftira nitelikli karanlık ifadelerini sunalım ve tahlil edelim.

 “Bilimi ve tıbbı inkar – Demircan’ın programdaki sözleri, ayrımcı, cinsellik takıntılı, kadınları aşağılayıcı ama en önemlisi, Koronavirüs gibi bir hastalığı cinsel ilişki biçimlerine bağlayan bir yaklaşım. Bilimi, tıbbı inkar ediyor; Koronavirüs’e karşı asıl önlemlerin “zina, evlilik dışı ilişki, eşcinsellik, evlilik hayatında anal ilişki ve regl döneminde ilişki”nin bitmesi olduğunu savunuyor. Sanırsınız Koronavirüs’e yakalananlar zina, anal seks vb yapıyorlar!”

Yapılan iftiraları tek tek ele alalım.

“ Bilimi ve tıbbı inkâr ediyor”

İftiranın böylesi alçakçasına ilk defa şahit oluyorum. İlim ve bilim, canlı ve cansız olarak nitelediğimiz varlıkları ve işlevlerini konu alır. Yeni sentezler ve teknolojik üretimler yapar. Her biri yaratanımızın varlığına tanık olan yaratıkları, Allah’ımızın verdiği akılla ve gözlemle inceleyen bilimdir. Böyle bir bilim ise İslâm’ın buyruğu ve Müslümanın sevgilisidir. Bu konuda pek çok makalemiz var. Biz bilimi değil, bilim adına yapılan şarlatanlıklara, hakikati inkâr cümbüşlerine karşı çıkarız. Değinilen konuşmamda bile, hastalık halinde tıbbı tedaviye verilmesi gereken önemi ve karantina önlemlerini açıklayan Ali Rıza Demircan’ın tıbba karşı olduğunu söylemek hamakat olsa gerek.

Demircan’ın programdaki sözleri, ayrımcı, cinsellik takıntılı, kadınları aşağılayıcı ama en önemlisi, Koronavirüs gibi bir hastalığı cinsel ilişki biçimlerine bağlayan bir yaklaşım. Bilimi, tıbbı inkar ediyor. Bilimi, tıbbı inkar ediyor; Koronavirüs’e karşı asıl önlemlerin “zina, evlilik dışı ilişki, eşcinsellik, evlilik hayatında anal ilişki ve regl döneminde ilişki”nin bitmesi olduğunu savunuyor.

Konuşmamda altı başlık altında açıkladığım önlemlerin pek çok hastalığı engelleyebileceğine dikkatleri çektim, ancak bu önlemlerle Koronavirüs arasına bağlantı kurmadım. “Koronavirüs gibi bir hastalığı cinsel ilişki biçimlerine bağlayan bir yaklaşım” da bulunmadım. Sergilemediğim bir yaklaşımı bana yamamaya çalışan Fark Bilici’yi bir müfteri olarak nitelemeyeyim de ne yapayım? Kaldı ki bu önlemlere yönelmemenin yani gusül ve abdest almamanın, su ile taharet yapmamanın, alkollü içkilere devam etmenin, zina ve eşcinsel ilişkilere girmenin, evlilik hayatında anal ve regl dönemi ilişkisinden kaçınmamanın pek çok hastalık yapıcı virüs gibi Koronovirüse de ortam hazırlayacağına da şüphem yoktur. Yoktur da bunları dile getirmedim. Şimdi soralım: Tıp otoriteleri değinilen önlemlerin dışında ne önerebiliyorlar?

“Demircan’ın programdaki sözleri, ayrımcı, cinsellik takıntılı, kadınları aşağılayıcı…”

Her iftira aşağılıktır ama böylesi tam bir dipsiz çukur. Kur’an’dan aldığımız bilgilerle ayırım yapmaksızın erkek kadın bütün insanları yaratılmış en muhteşem varlıklar olarak görürüz. Allah’ı yücelten, insanlara adil ve merhametli olan insanlara saygıyı ve onlarla birlikteliği ibâdet biliriz. Özellikle kadınlarımızı ana, eş ve kız çocuklarımız olarak yüceltiriz. Günahlara/insanlara zarar veren eylemlere karşı isek de insanları dışlamayız. Sabır ve tahammül gösterir, tövbe etmelerini bekleriz. Ama Rabbimize kulluk ve toplumumuza sorumluluk gerekir. Mutluluğu eşlerinde arayanlarla zinacıları; Allah’ın kendi cinslerinden yarattığı eşleri bırakarak eşcinselliğe yönelenleri eşit görmeyiz. Aklını kullananlarla, onu gereğince kullanamayan uyuşturucu ve alkol bağımlılarını müsavi tutmayız. Örnekleri çoğaltabiliriz. Rabbimizin pis dediklerine tertemiz demediğimiz için bizi ayırımcılıkla suçladılar. Hakla batılı, güzelle çirkini ve faydalı ile zararlıyı ayırmadılar.  Kutsal tanımaz bilimsel akıl ve erdem yoksunlarıdır bunlar.  Biz bunlar için ne yapabiliriz?

Yaptıkları özgür tercihleri sebebiyle Allah’ın girdikleri sapık yolda bıraktıklarını doğruya iletecek hiçbir otorite yoktur

( Zümer, 39/35)

Ey Faruk Bildirici

Bu vesile ile sana bazı gerçekleri anlatabilirdim. Materyalizmle deizmin karanlıklarında bocalayan, vicdanına kendi varlığı ve Koronavirüs’le ilgili “Niçin Neden“ sorularını yöneltemiyor insanlık. Böyle olunca da çizgisini yitirmiş insanlar, kendilerini tanıyamaz, doğal afetleri ve Koronavirüsü anlayamazlar. Bilim insanları olsalar da…Yine de bir ışık tutayım:

https://www.mirathaber.com/koronavirus-terorist-degil-uyari-ve-azap-kamcisidir/

Faruk Bildirici ve Veysi Ateşe Çağrı

Öncesinde konuşmamızın yayınlanması koşuluyla istediğiniz Kanalda sizinle tartışmaya hazırım, davet bekliyorum.

Ali Rıza DEMİRCAN

MiratHaber.com – YouTube

 

Yorumlar
  1. ŞABAN DOĞAN dedi ki:

    Yayınlayanlayamazlar hocam! Yayınlasalar bile, sizinle bu konu hakkında tartışma programı yapamazlar. Müfteri olduklarının onlar da farkındalar.. Konuşmanın bütünlüğü içinde, sizin genel manada temizlik konusunu işlediğinizi, Allah’ın haram kıldığı fiillerin insana zarar verebileceğini anlattığınızın onlar da pek alafarkında.. Anlaşılan o ki, sizin anlattıklarını dan “yarası olan gocunur” misali yaraları var…

  2. Bayram dedi ki:

    Kıymetli hocam,beyanlarınızı okudum.gayet makul ve mantıklı ifadeler. Hiç kimseyi tahkir ve tazyif gibi bir ibareniz yok.ilgili şahsa şimdi soralım, gevelemeden cevap versin.Hocamizin belirttiği haram ve pisliklerin Allah katında haram olduğundan şüphesi mi var!
    Ya da şöyle soralım sayın bilmececi;Sen kitaba iman etmişmisin ,önce cevap ver. Sonra da söyle;kime yaranmak istedin.Tağut ve azgınların harama cesarete yaklaşmalarını mı murad ettin.Birilerine yaranıp memnun etmek istoyorsan sana yazıklar olsun.zira korkulmaga ve razı edilmeğe elyak olan Yüce Rabbimizdir, onun ilâhi fermanıdır. Dileyen iman eder dileyen inkâr. Ancak her dileyen İFTİRA atamaz.Tez elden git,hocam müsaade ederse ellerini öp.yayin yaparak iftira ettiğin metin için de TEKZİP metni yayınla. RABBİM HİDAYET ETSİN. Sevgili Hocam

  3. Ali Seyyar dedi ki:

    Sosyal hadiselerin manevî yorumuna dair hakikatleri duyup da hazmedebilmek, kabullenebilmek, bir vicdan ve hatta bir iman meselesidir. Bazı hakikatler, bazılarına demek ki ağır geliyor ki nefsanî savunmaya geçerek, hakikate haykıranlara iftira atacak kadar insanî vasıflarını kaybedebiliyor. Hak ve Bâtılın bu kadar bariz olarak görüldüğü bu günlerde, Hak’tan yana tavır alanlara ve Haklılara destek verenlere ne mutlu….Tebliğ görevimizi hep birlikte devam edeceğiz inşallah…

  4. Mustafa Kamil karabulut dedi ki:

    Hocam sen onlara kulak asma efendimize s.a.v. annelerimize r. anhuma ya ne iftiralar attılar iyi yapmışsın ortaya koymakla, it ürür kervan yürür, Allah’a emanet hocam…

  5. GulayMamat dedi ki:

    AlirizaDemircanHocam.dogruları söylediği için. Dinle alakası olmayan gazeteci ve bazı kişilerin isine gelmiyor.

  6. sait helvacı dedi ki:

    sevgili hocam bizim memleketimiz olan urfa da bir söz vardır siz bunlara le le sini anlatmışsınız birde sizden lo lo sunu duysalardı herhalde televizyonculuğu bırakırlardı bunlar iki kelimeyi bir araya getiremeyen zavallı basiretsiz insanlar gusulu bile bilmezler rabbim ıslah etsin bunları ve bunun gibilerini