İnanmayanlar bildiğini söylüyor, bilmeyenlerse inandığını söylüyor. Böyle bir şey inanç mıdır, iman mıdır?
Gerçek imanı yani müstakim/istikameti dosdoğru imanı, insanın kendisi oluşturur; iradesiyle, tercihiyle, aklıyla anlayarak veya anladığı kadarıyla. Gerçek imanın gücü, özneye/kendini oluşturana bağlıdır. O özne de imanın sahibi yani insanın ta kendisidir. İnsan ise bu müstakîm imanı, sadece ve sadece bilgi yoluyla oluşturabilir. “Tek ilâhın yalnızca Allah olduğunun ilmî delillerle sabit olduğunu bil.”(Muhammed,47/19) Bu bilgi ve bilinç ile oku, anla, araştır, sor, sorgula ve yaz! buyuran Rabbimiz, gerçek imanın formülünü lutfetmiştir böylece.
“(Düşünme, araştırma, öğrenme imkân ve yetenekleri bahşettiği) insana, (Peygamber ve Kitap göndererek) ona bilmediği her şeyi öğreten O’dur O!”(Alak, 96/5) Peki, insanoğlu, özellikle de müslümanlar bu muhteşem ilâhî formülün kıymetini gereğince takdir edebiliyor mu?
Bu ilâhî bilgiye dayalı imana, inanç değil iman denir. Üstelik müstakim iman/istikameti dosdoğru iman, tahkîkî iman denir. Zira din Allah’ındır ve onu Kur’an ile bize anlatan yüce yaratandır. Uzun söze ne hacet; din-iman, Kur’an’dan öğrenilir. Çünkü dinin orijinal hali Kur’an’dan ibarettir.
Peki herkes Kur’an’ı anlayabilir mi, o ilmi kapasiteye sahip mi? — Anladığı kadarı, yeter herkese! En azından yanlışlığı az olur da yalanı hiç bulunmaz. Üstelik kendi el emeği, göz nuru, emek mahsulü, arı-duru tertemiz bir imanı olur.
Sıradan her insan, ya iman sahibidir yâ da inanç sahibi. İnanç genellikle başkasından alınandır ki, ne sorgulanmıştır, ne anlayıp bilince dönüşmüştür, ne de içselleştirilip hayata sunulmuştur. İnsanda sadece adı, belki de övgüsü vardır o kadar. “İnanırım” “İnanıyorum” “İnanç sahibiyim” “Elhamdülillah Müslümanım“ der, kimlik ve reklam için kullanır geçer. Toplumda adına sıkça rastladığımız ateizim, deizm, şirk, putperestlik, küfür, nifak vs. hepsi de birer inanç biçimidir. Bu hali ile insanlar yanlış iman, inanç sahibi olabilirler ama hepten inançsız, imansız olamazlar. Zira insanlar, inançsız yaşayamazlar. Bu insanın fıtratına, tabiatına aykırıdır bu boşluk.
İmanı yanlış her inanç sahibinin yanlış davranışlarda bulunması gayet normaldir. Çünkü insanın davranışları hayat/seyri, inancı doğrultusunda gerçekleşir. İnsan hayat boyu inancıyla asla kavgalı yaşayamaz. Zira inancı onu hep rahatsız eder. Dolayısı ile yanlış iman, elbette insana yanlış algıyı, kötülüğü, cehaleti, meskeneti/tembelliği hatta ahlaksızlığı bile emreder.
“O halde onlara de ki; Eğer iddia ettiğiniz gibi gerçekten inanıyorsanız, şu sözde imanınız size ne kötü şeyler emrediyor! Bu ne tuhaf bir imandır ki, sahibini günaha, isyankârlığa ve Allah’ın ayetlerini inkâra sevk ediyor!”(Bakara,2/93)
Kardeş! İman güvendir, güvenilirliktir, iman emandır, emniyettir, dokunulmazlıktır üstün ve kalıcı vizedir.
“Zorluklar karşısında yılgınlığa düşmeyin, başınıza gelebilecek acı olaylardan ötürü üzüntüye de kapılmayın. Eğer gerçekten iman ediyorsanız, eninde sonunda üstün gelecek olan, sizlersiniz.”(Âl-i İmran, 3/139) İnandığımız halde biz müslümanlar, niçin üstün olamıyoruz? Allah aşkına “Eğri oturalım ama doğru konuşalım!” diye bir aforizmamız var. Ama biz gelin hem doğru oturalım hem de acı da olsa doğruyu söyleyelim. Bugün genelde imanımız, gerçek tahkîkî iman değil; inançtır, inanç. Çünkü biz imanımızı, anadan-atadan ve onlar ne kadar biliyorlarsa ancak o kadar hazır aldık. Ne arayıp bulduk, ne üstüne koyduk, sadece “La ilâhe illallah.” dedik ve orada kaldık.
Oysa imanı insan, kendi oluşturmalı, sürekli yenilemeli ve hep geliştirmeli. Ama ne ile? BİLGİ İLE… Hangi bilgi ile? İnsana peygamber ve kitap göndererek bilmediği her şeyi öğreten Allah’ın bildirdiği bilgi ile… O’nun ilk mesajı “ Oku, anla, yaşa, yaz ve öğret”(Alak,96/1-5) diye başladığı noktadan başlayarak kazandığımız ve kazanacağımız imandır bizim imanımız.
Başkasından aldıklarımız ise onun fikridir, kültürüdür, ideolojisidir, taklididir ve takdiridir ve bu sadece bir inançtır. Ama asla Allah‘ın istediği iman değildir; olsa olsa bu bir inançtır, yanlış imandır, taklidi imandır vesselam!
Bilgi yok, bilinç yok, amel yok, ameli salih yok, sulh-sükun, ıslah yok, hayırlı hareket ve doğru eylem yok. Bunun adına iman demekle iman olur mu? Ne gezer boş yere kendimizi avutmayalım, kandırmayalım, bunun adı düpedüz inançtır, inanç.
NURİ ÇALIŞKAN
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-