islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,3290
EURO
35,0728
ALTIN
2.298,20
BIST
9.058,44
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Açık
20°C
İstanbul
20°C
Açık
Cuma Az Bulutlu
23°C
Cumartesi Az Bulutlu
21°C
Pazar Az Bulutlu
21°C
Pazartesi Az Bulutlu
23°C

İnsan Kazanmanın Önemi

İnsan Kazanmanın Önemi
19 Ocak 2019 07:01
A+
A-

Bütün inanç ve ideolojiler, insanlara kendilerini kabul ettirebilmek için her türlü adam kazanma taktiklerini ortaya koyarlar. Müslümanlar da İslam’a insan kazandırmayı esas alır. Her konuda olduğu gibi bu konuda da modelimiz Rasûlullah (sav)’dir. Efendimizin bu uğurdaki canhıraş gayretini Yüce Allah Kur’an’da şu şekilde dile getiriyor:

Onlar, bu mesaja inanmak istemiyorlar diye, arkalarından üzülerek kendini helak edeceksin.” (Kehf:18/6)

İman etmiyorlar diye neredeyse kendini mahvedeceksin.” (Şuarâ:26/3)

Rasûlullah (sav), Hakem b. Keysan adlı şahsı sürekli İslam’a davet eder, o da sürekli geri çevirirdi. Onun bu inadına karşı Hz. Ömer dayanamadı “Ne bununla uğraşıyorsun ya Rasûlallah? Bırak boynunu vurayım. Bu Müslüman olmaz” demesini Rasulullah duymazdan geldi, davete devam etti ve Hakem b. Keysan sonunda İslam’a girdi. Rasûlullah (sav): “Biraz önce size uysaydım onu öldürecektim ve o cehennemlik olacaktı” diye buyurdular.

Bu olay karşısında Hz. Ömer de şöyle itirafta bulunmuştur: “Bir de ne göreyim adam Müslüman oldu. Böylece geçmiş ve gelecekte beni mahcup etti. Kendi kendime dedim ki ‘Rasûlullah’ın benden daha iyi bildiği bir hususta nasıl Rasûlullah’a muhalefet edebildim? Oysa maksadım Allah’a ve Rasûlü’ne hizmet etmekti. Andolsun Hakem’in İslâm’ı güzel oldu. Allah yolunda cihat etti. Ta ki Mauna kuyusunda şehit edildi. Binaenaleyh Rasûlullah kendisinden razı olduğu halde şehit düştü ve cennete gitti.” (İbn Sa’d, Tabakat’ul-Kübra, 4/137)

Rasûlullah (sav), insanların en azgınlarıyla bile iletişim kurar, onlarla konuşur, yakın alaka gösterir ve böylece onların kalplerini kazanmak isterdi.

Yâ Rasûlallah! Dinini sormaya gelen, onun ne olduğunu bilmeyen yabancı bir adamım” diyen Ebû Rifae’ye olduğu gibi, gerektiğinde hutbesini kesip insanlarla ilgilenirdi.

Bize düşen de, Rasûlullah’ın insan kazanmada gösterdiği sabır ve özeni model alarak Kur’an’da “Size, kendi içinizden, sıkıntıya uğramanız kendisine ağır gelen, size düşkün, müminlere şefkat ve merhametli bir peygamber gelmiştir.” (Tevbe:9/128) diye vasfedilen; siyasal, sosyal, kültürel ve ekonomik durumu nasıl olursa olsun, insana değer veren o yüce Peygamberin izinden giderek, O’nun ahlakıyla ahlaklanmaktır.

İslam’a insan kazandırmanın manevi kazancı da çok büyüktür. Hz. Peygamber’in, Hayber’in fethi sırasında, Hz. Ali’ye sancağı teslim ederken söylediği şu söz bunu ortaya koymaktadır: “Yavaşça onların sahasına sokul, sonra onları İslam’a davet et. İslam’daki vecibeleri haber ver. Allah’a yemin ederim ki, senin vasıtanla Allah’ın bir kişiye hidayet vermesi, kırmızı develere sahip olmandan daha hayırlıdır.” (Buhari, Cihad,102,143; Müslim, Fedailü’s-Sahabe,34)

Bu hadis, her kalbi bir ülke gibi İslam’a açmak için gayret gösterilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Unutulmamalıdır ki, herkesin bir ülke fatihi olma imkân ve şansı yoktur ama bir kalb fatihi olma imkânı vardır. O halde İslam’ı yaymak, onu daha çok insana duyurmak ve insan kazanmak için gösterilecek her seviyedeki gayretler bir fetih hareketidir.

İnsan, günahkâr da olsa kaybedilmez. Rasûlullah (sav) zamanında Abdullah isminde bir adam vardı. İnsanlar tarafından “hımar” diye lakaplandırılmıştı. Bu kişi Rasûlullah’ı ara sıra güldürürdü. Hz. Peygamber ona, içki içtiği için sopa vurma cezası uygulamıştı. Bir gün bu şahıs yine Rasûlullah’ın huzuruna getirildi. Hz. Peygamber ona sopa cezası uygulanmasını emretti. Bunun üzerine değnekle dövüldü. Topluluktan birisi “Ya Rabbi şu adama lanet et, içki yüzünden ne kadar da çok huzura getiriliyor!” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (sav); “Ona lanet okumayınız! Vallahi kesin olarak biliyorum ki bu zat Allah’ı ve Rasûlünü sevmektedir” buyurdu. (Buhârî, Hudud, 5, hadis no. 6780.)

Görüldüğü gibi Rasûlallah (sav), “Bedevi bir toplumdan, medenî bir toplum çıkarırken” insan kazanmaya gereken önemi vermiştir. Defolu da olsalar onları kaybedecek bir yola tevessül etmemiştir. Dolayısıyla bizim, insan kaybetmek gibi bir lüksümüz olamaz.

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

                                                                    

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.