İthal Hayvanlardan Kurbanlık Olur mu?

Yazımızın başlığına bakarak ironi yaptığımız sanılmasın. Ciddi ciddi soruyoruz. Diyanetin bu soruya ilmî bir cevap verebilecek düzeyde olup olmadığını gerçekten bilmiyorum ama siyasi yönetime ve laikliğe bağlılığının cevabına mani olabileceğini söyleyebilirim.

Yazımızın başlığına bakarak ironi yaptığımız sanılmasın. Ciddi ciddi soruyoruz. Diyanetin bu soruya ilmî bir cevap verebilecek düzeyde olup olmadığını gerçekten bilmiyorum ama siyasi yönetime ve laikliğe bağlılığının cevabına mani olabileceğini söyleyebilirim.

Hayvanları Nasıl Değerlendirmeliyiz?

Önce İslâmî ölçülere göre hayvanları nasıl değerlendireceğimizi bir çalışmamızdan yapacağımız özet alıntı ile belirleyelim:

“Yeryüzündeki tüm diğer varlıklar gibi hayvanlar da, Allah’ın, bizlerin yararlanması için yarattığı ve bilmediğimiz türlerini çeşitlendirerek yaratmakta devam ettiği varlıklardır. (Nahl 8; Fâtır 1)

Biz onların taşımacılığından, yün ve kıllarından, derilerinden, sütlerinden, etlerinden, ses ve görünüm güzelliklerinden yararlanırız. Ekolojik dengeye katkılarından, ilmî çalışmalarımız için ilham kaynaklarımız olmalarından, tövbesiz günahlarımızdan ötürü onlar aracılığıyla uğratılacağımız azap türlerini kavramamıza katkılarından faydalanırız.

Hayvanların, Rabbimiz’in bilgisi, kudreti, merhameti ve amaçlı yaratıcılığını idrakimize yaklaştırmaları gibi, bilmediğimiz daha nice hizmetleri vardır.

Kur’ân’ımızda hayvanlara Bakara, En’am, Nahl, Neml, Ankebût ve Fîl gibi hayvan isimlerini taşıyan sûrelerle dikkatlerimiz çekilmektedir.

Sûre isimleri taşıyan sığır, arı, karınca örümcek ve fil yanı sıra attan aslana, kurttan yılana, sivrisinekten balığa, deveden koyuna ve keçiye kadar bazılarının da isimlerine yer verilmektedir.”

Hayvanlar da Bizler İçin Yaratılmış Şükür Gerektiren Nimetlerdir

Hulasa bütün yeryüzü varlıkları gibi hayvanlar da biz insanlar için yaratılmış şükrümüzü gerektiren nimetlerdir.

Şükür nimetin kendi cinsinden bir amelle yapılır. Bir şükür yolumuz da En’âm cinsinden yani küçük ve büyük baş olan hayvanlardan biri ile kurban kesmek ve onların etlerinden, çevremizdeki ihtiyaçlı insanlara vermektir.

Kurban Kesmek İbadettir

İslam Dini’nde kurban kesmek meşru kılınmış bir ibadettir. Diğer geçmiş ümmetler gibi -Allah şanını artırsın- Muhammet Ümmeti’ne de farz kılınmıştır. (el-Hac 34) Ancak tek tek fertlere farz görev kılınmamıştır. Sahâbe neslinden itibaren kurban kesilmesi Müekked Sünnet ölçüsünde sevap sağlayıcı bir ibadet olarak görülmüşse de, şartlarını taşıyan müminlere vacip olduğu görüşü yalnızca Hanefi bilginlerince benimsenmiştir. Umumi kabul gören bir Usul kuralımız gereği Kurbanı vacip görenlere göre kurbanlık hayvan yetiştirmek de vaciptir. Yetiştirilmemesi günahkâr kılar. Sitemizde bu konuları 20 madde halinde ayrıntılarıyla açıklayacağız.

Kur’ân ve Sünnet Hayvancılığı Teşvik Eder

Kur’ân ve Sünnet’te hayvanların etleri, sütleri, derilerinden vs. yararlanmamız emredilerek/öğütlenerek hayvancılığa doğrudan ve dolaylı teşvikler yapılmıştır. Kurban kesmenin ibadet kılınışı da hayvancılığa yönlendirici olmuştur. Kesimde koyun – keçide en az bir, sığır cinsinde iki ve devede beş yaş sınırının getirilmiş olması da hayvancılığı koruyucu olmuştur.

Küçük ve büyük baş hayvanlardan gereğince yararlanamayan ve hele hele kesilecek kurbanlıklarını yetiştiremeyen Müslümanlar kendilerine sunulan hayvanlar nimetinden yaralanamayan nankörkullardır. Kurban için ithal hayvandan söz edilmesi ve ezici çoğunluğun kilosu ortalama 50 lira/15 dolar olduğu için et yiyememesinin günahkâr kılıcı bir nankörlük olacağı da açıktır.

Hacda Kurban ve İki İlke

İslâm Ümmeti, kurban kesmeyi Kur’ân ve Sünnet çizgisinde yalnızca Hac’da Hac ile birlikte Umre yapılması halinde vacip görürler. Hac’da kurban ile ilgili iki özellik göze çarpar. Bunlardan biri kolayımıza gelen hayvanlardan kurban kesilmesi, diğeri de hayvan bulunamaması halinde kurban görevinin düşerek on gün oruca dönüşmesidir.(el-Bakara 196)

Ekonomimiz borca dayalı faiz düzenine bırakıldığı için tarımcılık yanısıra hayvancılık da gerilemiş/geriletilmiştir. Hayvancılığa verilen krediler ancak daha önceki kredi borçlarını kapatmaya yani bankacılık düzenine yaramıştır. İthal hayvanların vergisi peşin alındığı için bu durum ekonomi yönetimlerince de tercih edilir olmuştur.

Dinimiz kolaylık dinidir. Çevremizde kolayca edinebilir kurbanlık varsa kurban kesilir. Yoksa, kurbanlık bulunmadığı için de kurban görevi düşer. Müslümanlar ithal ederek kurban kesmekle yükümlü tutulamaz.

Kurbanlıkların İthal Olması

Yerel ortamda kurbanlık bulunamıyorsa kurban kesme yerine arzu eden sadaka verebilir veya tercihen güvenilir yardım kuruluşlarından birine kurbanlık parasını vererek kurbanlık hayvanlarını yetiştiren İslâm ülkelerinden birinde vekâlet yoluyla kurbanını kestirebilir.

Fitne Çıkarılmasın

Kimse Ali Rıza Demircan Kurban kesilmesine karşı çıkıyor şeklinde bir fitne çıkarmaya yeltenmesin. Söylemek istediklerimiz açıktır.

Ekonomi Yönetimi Utanmalıdır

Müslümanlar olarak farz görevimiz olan dinî, aklî ve ilmî olan Marûf’a çağrı, Marûf’un zıddı olan Münker’den sakındırma görevini terkeder olduk. Üstelik muktedir olamayan iktidar sahibi dostlarımıza da sükutu benimser veya yalakalık eder olduk. Gayemiz uyarı vazifemizi yapmaktır.

Çoğunluğumuzu et yiyemez ve kurbanlık hayvanlarını ithal etme durumuna düşüren ekonomi yönetimi utanmalı ve hesap vermelidir. Hayvancılığa gereken önemi vermeyen, yönetimleri ve yetiştiricileri sorgulayamayan Müslüman milletimiz de utanmalıdır.

Türkiye Bir İslâm ülkesi midir? Hayır değildir. Yalnızca anayasal düzeni yönüyle değil, kurbanlık hayvanlarını bile yetiştiremeyen bir ülke olması sebebiyle de değildir.

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi