islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,4494
EURO
35,0400
ALTIN
2.324,05
BIST
9.079,97
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Açık
21°C
İstanbul
21°C
Açık
Cuma Parçalı Bulutlu
23°C
Cumartesi Az Bulutlu
21°C
Pazar Parçalı Bulutlu
21°C
Pazartesi Az Bulutlu
23°C

Kadını Aşağılayan ve Toplum Hayatından Dışlayan Anlayışlar

Kadını Aşağılayan ve Toplum Hayatından Dışlayan Anlayışlar

İki asır öncesine kadar kadını insan olarak bile değerlendiremeyen Batı dünyasında İslâm’ın kadın haklarını kısıtladığı şeklinde yoğun propagandalar yapılmaktadır. Acı olan atılan iftiraların benzerlerinin–bilerek veya bilmeyerek İslâm’ın özelliği imiş gibi- İslâm dünyasında da yapılmakta olmasıdır; kültürümüzde boy göstermesidir.

Mesela, kadının erkeğin eğe kemiğinden yaratılması; ana-babadan intikal eden mîrasta kadının erkeğin yarısı kadar mîras alması; iki kadının şahitliğinin bir erkeğin şahitliğine denk tutulması; erkeğe dört kadınla evlenme ve odalık olarak sınırsız câriye edinebilme hakkının verilmiş olması; zina cezasının fiilen kadına uygulanır olması; cuma, bayram ve diğer cemâat namazlarına katılımda yalnızca erkeklerin görevli kılınması ve benzerleri gerekçe gösterilerek İslâm dünyasında kadının yer yer fiilen aşağılandığı ve toplum hayatından dışlandığı bir gerçektir.Oysaki gerçekler farklıdır. Fıtrat-İslâm çizgisinde açıklanması gerekmektedir.

a- Kadının Erkeğin Eğe Kemiğinden Yaratılması

Kur’ân-ı Kerîm’de insanın yaratılmasına ilişkin bir çok âyet vardır.Bunlardan üçünü sunalım:

“Ey İnsanlar! Sizi Nefsi Vâhide’den halk eden/yaratan, ondan da Zevc’ini yaratan ve ikisinden de bir çok erkek ve kadın üreten Rabbinizin emirleri ve yasaklarına aykırılıktan korunun….”[1]

“Odur sizi Nefsi Vâhide’den halk eden/yaratan, kendisiyle birliktelik kurup bir bütün oluşturarak mutlu olsun diye ondan da Zevc’ini (Ce’ale) yaratan…”[2]

“Allah’tır sizi Nefsi Vâhide’den halk eden/yaratan, sonra da (Sümme) ondan Zevcini yaratan…” [3]

Vâhide ile vasıflanan Nefs ve Zevc kelimelerinin kullanıldığı bu âyetlerde Nefsin ve Zevc’inin/eşinin bir arada yaratıldığına işaret eden Vav lafzı kullanıldığı gibi zevcin sonradan yaratıldığını gösteren Sümme lafzı da kullanılmaktadır. Zevcin yaratılması Halaka fiili ile açıklandığı gibi, bir şeyden diğer bir şey yaratma anlamına gelen Ce’ale fiili ile de açıklanmaktadır.

Rûh/Can mânasına Nefis ve çiftin teki anlamına Zevc Kurân-ı Kerîm’de erkeğe de kadına da şamil biçimde kullanılmaktadır.[4] Buna göre âyetlerin ilgili bölümlerinin mânası şöyle olur:

 “Allah’tır sizi erkekliği ve kadınlığı içine alan bir tek nefisten halkeden, sonra da o bir nefisten erkeğe de kadına da şamil olan Zevc’ini yaratan …”

Bu sebeple biz “Nefsin Vâhidetin” ifadesinden yalnızca Âdem’i anlayamayacağımız gibi Zevcinden de Onun kadın eşini anlayamayız. Hiç şüphesiz bunun tersini/zıddını da anlayamayız.

En’âm sûresinin 98. âyetinde Zevc’e yer verilmeksizin biz insanların tek bir nefisten inşâ edildiğinin/yaratıldığının açıklanması da “Nefsin Vâhidetin” in erkeğe de kadına da şumûlünü göstermektedir:

“ Odur sizi Nefsi Vâhide’den inşa eden…”

Ancak biri erkek diğeri kız olan tek yumurta ikizlerinden önce erkeğin, sonra kızın doğması gibi Âdem’in önceliğini kabul edebiliriz. Bazı âyetlerde buna işaret eden karîneler vardır.[5] Kaldı ki Kur’ân’ın işaret ve bilimin de da onayladığı üzere çocuğun kız olmasınıbelirleyen de erkek spermidir.

Sevgili Peygamberimizin Kur’ân’a aykırı bir beyanı olamayacağından, mesela kadının erkeğin eğe kemiğinden yaratıldığı şeklinde ki O’na isnad edilen ifadelerin mecazî olarak değerlendirilmesi gerekir.Nitekim O, kadınların incelikleri ve duyarlılıklarını dile getirip onlara karşı sabırlı olunması ve iyi geçinilmesi gereğini açıklamak için şöyle buyurmuşlardır:

“Kadın eğe kemiği gibidir. Onu doğrultmaya kalkarsan kırarsın. Kendi hâline bırakırsan eğriliği içinde ondan faydalanabilirsin.”[6]

İslâm Dünyasında bazı toplum kesimlerinde Kur’ân’a aykırı fakat Tevrat’a uygun olarak[7] kadını erkekten yaratılma olarak görmenin neden olduğu aşağılamalar var olagelmiştir. Artık bu tür anlayışların düzeltilmesi gerekir.

b- Kadın Yarı Fakat Âdil Mîras Alır

Yukarıda değinildiği gibi İslâm Fıtrat dînidir. Kadınla erkeği insan olarak eşit görür. Ama onlar arsındaki bedenî ve ruhî farklılıkları da kabul eder. Farlılıklar görev değişikliklerine sebep olur; görevler de hakları belirler. Bu sebeple İslâm erkeğe, erkek olduğu içi ayrıcalık tanımadığı gibi kadını da kadın olduğu için mahrum bırakmaz.

Önce İslâm’da yer alan şu ana gerçekleri belirleyelim:

Kadın erkekten bağımsız olarak mal sahibidir ve vâristir.[8] Ekonomik faaliyetlerinde hürdür. Yatırım yapmak, alım satımda bulunmak ve zekât vermek için hukûken babasının-kocasının-çocuğunun onayını almak mecburiyetinde değildir.

Şartları oluştuğunda ana ve kardeş olarak eşit mîras alır.[9] Evlat ve eş olarak da yarı fakat âdil mîras alır.

Doğrudur, Kur’ân’ın mîras taksiminde erkek, evlad ve eş olarak kadına nisbetle iki katı mîras alır.[10]Ancak bu fazlalık ona, erkek olduğu için değil, kadından farklı olarak ilave görevler yüklenildiği için verilir. Mesela o, yarı mîras alan kadınla kuracağı ailenin kuruluş masraflarını ve ömür boyu -doğacak çocuklar dahil- nafakasını üstlenecektir.[11] Evlilik öncesinde kadına- , miktarını kadının belirleyeceği mehir verecek, kadını boşaması halinde boşama tazminatı ödeyecektir.[12] Fakir ana babasına ve yoksul kardeşlerine de –alabileceği mîras ölçüsünde – ödeme yapacaktır.[13]

Bekârken babası, evli iken kocası ve fakir dul iken erkek çocukları tarafından bakılacak olan kadın, bütün bu görevlerle yükümlü değildir.

Kadının görevlerinin azlığı sebebiyle yarı fakat âdil miras alması, elbette onun erkekten aşağı olarak görülme sebebi kılınamaz. Kılınıyorsa bu Fıtrat’la çelişkili ve İslâm’a da aykırı bir uygulama olur.

Ali Rıza DEMİRCAN

Devam Edecek


[1] Nisâ 1

[2] A’râf 189. Âyette sizi Nefsi Vâhide’den yaratan, ondan da Zevc’ini yaratan, ifadelerinden sonra Zevcin yaratılma nedenini açıklayan “Liyesküne” fiilinin müstetir zamirinin müzekker ,”İleyha”da daki zamirin müennes olması calib-i dikkattir. Bu noktaya 65. notta verilen âyetler ışığında bakıldığında, her ikisi de Nefsi Vâhide’den yaratılmış olmakla birlikte Âdemin zuhûrunun Havva’dan öncelikli olduğu gerçeği  görülebilir.

[3] Zümer 6

[4] Bakara 230,232;Yûsuf 26:Ahzab 50

[5] Bakara 35;Âl-i İmran  59;Hıcr 29

[6] Müslim Redâ’ 65,Hn.1468. Müslim 65. Bab’ın başında “İnnel-Mer’ete Keddıleği” şeklindeki benzetmeyi içine alan hadîse yer vermiştir.” Ancak  Teşbih “Kâf”ını  içermeyen hadîslerde de mecazi anlam açıktır.Çünkü onlardan birinde “Kadını kırmanın onu boşamak olduğu” açıklanmaktadır.

[7] Tevrat Yaratılış 1/21-23

[8] Nisâ 4,7,11-12,32

[9] Nisâ11,12,176

[10] Nisâ 11,12

[11] Nisâ 34.Erkek fakir olsa da nafaka görevi düşmez.Bak.Bakara 233,Nisâ 19

[12] Nisâ 24,Bakara 241.Ayrıca bak.Nisâ 4,24,25

[13] İsra 26

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.