islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5069
EURO
34,7940
ALTIN
2.417,90
BIST
9.679,92
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
22°C
İstanbul
22°C
Az Bulutlu
Perşembe Az Bulutlu
20°C
Cuma Az Bulutlu
19°C
Cumartesi Az Bulutlu
18°C
Pazar Az Bulutlu
19°C

Korku, Dinden İmandan Eder

Korku, Dinden İmandan Eder
29 Temmuz 2019 11:18
A+
A-

Günümüzde her kes bir şeylerden şikâyetçidir ve hiç kimse halinden memnun değildir. Her kes, her gelişmeyi insafsızca eleştirir. Fakat yapıcı olmak için hiç kimse sorumluluk almayı kabul etmez. Toplumda tevhid bilinci kaybolduğu için insanlar kolay olanı seçiyorlar.

Çağımızda hayatlarında hem kendilerine ve hem de davalarına ilgisiz kaldıkları için korku hastalığına tutulan müslümanlar, hemen her şeyden çekinir ve korkar oldular. Daha dindar sayılan müslümanlar, belediyelerde görev başına geldiler. İktidar oldular. İşbaşına gelen yetkililer hak ve adalet anlayışı ile yönetmeye başladılar. İsraf, gayri âdil paylaşım, adam kayırma ve rüşvetten koruma görevini üstlendiler. Genelde önemli derecede ilgi uyandırdılar. Ümidi kalmamış insanlara güven verdiler. Ahali ümitlenmeye başladı.

Çok geçmeden dava mücadelesi yerine, çok kazanamama korkusu çıkmazına girdiler. Rüşvetin adını değiştirdiler, başka türlü kıyafete büründürdüler. Adam kayırma, eş dost ve yakınlara iş bulma hırsları zirve yapmaya başladı. Hemen her alanda, her fırsatta çıkar sağlamayı “yağma Hasan’ın böreği” anlayışı ile ustalıkla zimmete geçirme sevdalısı oldular.

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz buyurur ki; “Hain korkaktır” Bu durumda olan görevli insanlar makamlarının altlarından kayacağından korkma hastalığına tutuldular. Farkına varamadılar, her şeyi en iyi bilen kendileri olduğu havasına girdiler. Görevdeki korkakları, daha çok korkak, olanlar dirseklediler onların yerlerine geçtiler. Ehliyet ve liyakat önemini kaybetti. Sekreterya saltanatına gömülen niceleri gününü gün etmeyi yeğledi. Artık gelişmeler Cumhurbaşkanını rahatsız edip duruyordu. Yer yer ve zaman zaman tasfiyeler yapıldı ve kadrolar yenilendi. Fakat sonradan gelenler gidenleri aratır oldular. Yetkililer alt yapı dışında insana hizmet alanında kalıcı ve ideale uygun çalışma yapmadılar.

Şimdi de “niçin seçimde yeteri oranda başarılı olamadık” derdine düştüler. “Mülkün ve saltanatın ancak Allah Teâlâ’ya ait olduğunu” unuttular. Allah Teâlâ’nın gafil olmadığını akıllarına bile getirmediler. Cenabı Hak silkeledi. Ders almak ancak akıllı dava adamları için anlam ifade eder. Bugün milletin göz bebeği İmam Hatip liselerinde deizm, ateizm gibi temelsiz, dayanaksız, kitapsız, bilinçsiz ve tutarsız saçmalıklarla hedefinden saptırdılar. Okulları çoğalttılar, onlara liyakatli ve ehliyetli öğretmen yetiştirmediler. Görüştüğüm öğretmen ve yöneticilerin ifadesine göre İmam Hatip Okullarında namaz kılan öğrenci sayısı yüzde onlara düştüğü bildirilmektedir. Çocuklar İmam Hatip Lisesinde öylesine okuyorlar.

Nüfusunun yüzde doksanın müslüman olduğu bilinen milletin ya da sorumluluk hisseden insanların sorması gerekmez mi? “ Kur’an irşadından mahrum olanın mürşidi şeytandır” gerçeğini kim ve niçin göz ardı etmektedir? Bu ihmaller hangi mihraklardan kaynaklanmaktadır ve doğrusunu yapmaya kimin korkusu etken olmaktadır? “Korkunun ölüme faydası yoktur.” Bilgilenmek ve bilgi toplumu olmak herkesin hakkıdır. Çünkü “…Kulları içinden ancak âlimler, Allah’tan gereğince haşyet ile korkarlar. Şüphesiz Allah Azizdir her şeye gâliptir, Gafûr’dur çok bağışlayıcıdır. (Fâtır: 35/28)

Korku ve korkaklık çok sinsi ve sinsiliği oranında da salgın hastalık niteliğindedir. Korku hastalığı önce toplumun bilginlerini yakalar. Kalplerini boşaltır ve kendi girdabına çeker. Çok kısa zamanda bilginlerden yöneticilere bulaşır. Devamında dini hayat ve eğitim gibi alanları da etkisi altına alır. Dolayısı ile korku, toplumu hurdalık haline döndürür.

Toplumun, inancını, hayatî değerlerini, gayesini, kimliğini kaybettirir. İnsanî değerlerini sarsar, imanını zayıflatır, toplumun yüksek değerlerini savunacak ehliyet ve liyakatli insanları değersizleştirir. Bundan sonra işin daha kötüsü zuhur eder. İnsan ve toplum ruhî çöküntü sürecine girer. Tedavi kabul etmeyen hasta haline bürünür. Ağır ve kötü ruhlu bir kanser gibi sürekli olarak bünyede gelişir ve nihayet bünyeyi zayıflatır ve sonunda yatağa düşürür. Daha dindar geçinenleri “dinden imandan eder.” Korku, müminler için ârızidir. Mümin korkak olmaz! Müminler, imanlarının gücünü, Kitapları gereği olarak uygulamalıdırlar. Esselamu aleykum.

İlhan ORAL

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.