islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5004
EURO
34,6901
ALTIN
2.496,45
BIST
9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
19°C
İstanbul
19°C
Parçalı Bulutlu
Pazar Az Bulutlu
20°C
Pazartesi Az Bulutlu
22°C
Salı Az Bulutlu
24°C
Çarşamba Parçalı Bulutlu
22°C

Korona Günleri: Kulakkesen-Ekinbozan Yeryüzünde Fesatçıkaran

Korona Günleri: Kulakkesen-Ekinbozan Yeryüzünde Fesatçıkaran

Son bir buçuk yıldır dünyada giderek artan oranda doğaüstü gelişmeler yaşıyoruz.

Örneğin böcekler. Uçan dev çekirge sürüleri Asya ve Afrika’da ülkelerin bir yıllık tarım çıktısını bir kaç günde bitirecek kadar büyüdüler. Eskiden de çekirgeler vardı, havadan bulut halinde iniyorlardı. Ama bu boyutta ve bu sayıların yakınlarına bile çıkmadılar. Karınca sürüleri Güney Asya’da görülmemiş ölçüde yaygınlaştı. İngiltere’de sahillere vuran bitmez tükenmez böcek ölüleri bulunuyor. Onlar olmadan bitkilerin üremesi, tarım mahsulü mümkün olmayan arılar bütün dünyada hızla yok oluyorlar.


Örneğin mikroplar. Kayboldu denen garantili ölüm virüsü Ebola Kongo’da en acımasız şekliyle hortluyor, bitti dedikçe sürekli geri dönüyor. Dang humması ve Kolera Yemen’de patlıyor, yüzbinlerce can alıyor, milyonları tehdit ediyor. Etiyopya’da bilinmeyen ölümcül bir salgın başlıyor, binlerce insan ölüyor. Çin merkezli korona virüsleri SARS ve MERS’e akraba ama onlardan daha az ölümcül çok daha hızlı yayılan Covid-19 virüsü adeta insanlığı dize getiriyor. Hastalanan yeniden hastalanabiliyor, bu da salgın asla bitmeyecek anlamına geliyor. Bakteriler daha da büyük bir tehlike olarak onları durdurabilen yegane silahımız antibiyotikleri yenmeyi öğreniyorlar ve virüsten de büyük bir tehlike olarak çemberi daraltıyorlar.

Örneğin ağaçlar. Yangın çıkmaz sanılan Sibirya’nın ormanları, Kaliforniya’nın görkemli kule ağaçları ortadan kalkıyor,  Avustralya bütün bir kıta olarak ağaçtan arınıyor ve dünyada her yerinde trilyon ağaç kül oluyor. Ağaçlar canlı bir topluluk. Köklerinden ve mantarlardan oluşan sinir sistemleriyle birbirlerinden yardım ve besin istiyor, birbirlerini uyarıyorlar. Bazen arkadaşlarının çıkarı için kendilerini feda ediyorlar. Canlı bir toplum, bir ekosistem. Bu müthiş yaratılış yanarak yok oluyor. Yanmayan da Amazon ormanları gibi kesilerek öldürülüyor.

Örneğin omurgalı hayvanlar. Dünyanın her yerinde, en son İtalya’da binlerce kuş cansız olarak yere düşüyor. Milyonlarca balık sahillere ölü olarak vuruyor. Milyonlarca tavuk telef ediliyor, milyonlarca fabrika tarımı domuz ölüme terk ediliyor. Milyarlarca Avustralyalı orman hayvanı yanarak çığlıklar içinde ölüyor. Onbinlerce deve havadan helikopterlerle vuruluyor. Doğası bozulunca aç kalan köpekbalıkları, vahşi doğa hayvanları, ayılar, kurtlar, yarasalar, tilkiler, maymunlar son bir hayretle hayatta kalmak için insanların yaşadıkları bölgelere iniyor, görülmemiş şekilde insanlara saldırıyorlar.

Kasırgalar, dev dalgalar, seller, hortumlar insan topluluklarını giderek daha sık ziyaret ediyorlar. Yıkılmalar, çöküntüler, kitlesel kazalar, nükleer facialar, havadan bombardımanlar, karadan katliamlar artarak devam ediyor. Yemen’de sadece havadan atılan bombayla öldürülen 100.000 Müslüman gündemimize bile girmiyor. Sadece İngilizlerin sadece Suudlara sadece 2019’da sadece Yemen için sattıkları havadan bombaların piyasa değeri 20 milyar lira.

Bu felaketler nasıl oluyor? Felaketleri ve musibetleri imtihan için veren Allah ise neden bizi cezalandırıyor? Hangi yolla bizi cezalandırıyor? Gerçekten de bizim günahlarımızın sonucunda mı bu felaketler geliyor? Faizi helal kılmak, sapıklığı yaymak, toplu katliam, homoseksüel evlilikten bahsetmek, aşağılık katilleri yüceltmek, kadına eziyet etmek, çocuğa saldırmak, insanları köleler halinde kullanmak, Allah’la Peygamberiyle Alay etmek, bütün bu pis şeyler sonucunda mı felaketler geliyor? Bu akla mantığa sığıyor mu?

Cevap evet.

Allah ol dediği zaman olur. Ama aynı zamanda bazen bizim anlayacağımız bir yolla da yaratır. Buna sünnetUllah diyoruz, Allah’ın geleneği. Ya da modern tabiriyle “doğa yasaları”. Doğa yasaları hem doğa bilimi hem de beşeri bilimlerle anlaşılacak şekilde olabilir.

Örneğin böceklere geri dönelim. Böceklerin yayılması, çekirgelerin istilası,faize dayalı azgın ekonomi, sapıkça hedonizm, vahşi hırs, insanları köle kılmak, iyilere zulüm etmek, kötüleri yüceltmek, Allah ve Resulüyle alay etmekten mi kaynaklanıyor? Soğukkanlı akılyürütmeye göre evet: çekirgelerin artmasının sebeplerine bakalım. Birincisi, kasırgaların sonucunda Güney Arabistan çölünün nemlenmesi, nemde böceklerin kat kat üremesi, ikincisi de Yemen’de sürekli yapılan çekirgelerin üreme dönemindeki engelleme çalışmalarının yapılmaması. Kasırgaların azmasının nedeni küresel ısınma. Bu da delicesine tüketen şeytani hırsla yediğini bırakan, tabiatı hiçe sayan zihniyetin ürünü. Yemen’deki savaş, soykırım, Batı’nın fişeklediği bitmez tükenmez petrol zenginliği olan bir deli prensin vahşeti. Canilik. Her ikisinin de ardında Allah’a ve Resulüne savaş açmış küresel finans sistemi var. Her ikisinin de ardında Allah’a başkaldırmak var.

O zaman çekirge neden Somali’yi, Yemen’i, Müslümanları, kendi halinde ailesine bakan, azmamış, faiz yemeyen, homoseksüellik yapmayan, çocukları ayinlerde kurban etmeyen Ademoğullarını vuruyor? Çünkü Müslümanlar bu sistemi kabulleniyor, İslam birliği için çalışmıyor, görevlerini yapmıyor, kendilerine ait olmayan bir markayı kullanım hakları olmadan anlaşmaları ihlal ederek kullanıyor. Oysa Müslümanlar Şeytani küresel finans siteminin, sömürünün, zulümlerin bitmesi için mücadele vermek zorundadır.

“Ben çoluğumdan çocuğumdan mesulüm sadece” deyip zalimlerin suyuna giderse kurtulamaz. “Ben televizyonda komplo teorisi programımı seyrettim, tapınak şövalyelerini de dinledim, her hafta olduğu gibi çok güzel eğlendim, şimdi gidip uyuyayım” derse kurtulamaz. Sabah mücadeleyi başlatmadıysa o zaman sömürgecilerle, sapıklarla, sapıktan daha da kötü olan faizcilerle birliktedir. Bunlar kendisine anlatılıyor ki ahiret mahkemesinde suç dosyası okunurken “suçsuzum, bilmiyordum” demesin.

Bize gelen felaketleri Allah verir. Ama bunların sebepleri, bizim yoldan çıkmamız, sınırı aşmamız, açgözlülüğümüz, önlem almamamız, Allah’ın uyarısına kulak asmamamız, kovulmuş lanetlenmiş mühlet verilmiş Şeytan’ın adımlarını izleyerek canlıları yok etmemiz, kimyayla oynayarak ekinleri bozmamız, genetikle oynayarak davarların kulaklarını kesmemiz, yeryüzünde fesat çıkarmamızdır.

Korona da yangınlar da hortumlar da bizim azgın dünya düzenimizden, umursamazlığımızdan, bitmez tükenmez lüks yaşam hırsımızdan, siyaha beyaz beyaza siyah dememizden, Allah’ın gösterdiği fıtratla uyumlu düzeni terk etmemizden kaynaklanmaktadır.

Ve olan her şey gibi, Allah’tan gelen her şey gibi, musibetler de daima bir ölçü üzerine yaratılmıştır, daima adildir, daima güzeldir, daima haklıdır. Bunların şer olduğundan korkarız ama müminsek ve mümin zerafetiyle mücadele edersek bunlar daima iyiliktir, derstir, arınma, yenidenyapılanma fırsatıdır.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.