islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5245
EURO
34,8905
ALTIN
2.435,28
BIST
9.752,60
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
20°C
İstanbul
20°C
Az Bulutlu
Cuma Az Bulutlu
19°C
Cumartesi Az Bulutlu
16°C
Pazar Az Bulutlu
16°C
Pazartesi Az Bulutlu
18°C

Kur’ân ve Sünnet’e Kabir Hayatı

Kur’ân ve Sünnet’e Kabir Hayatı

Özetle ifade etmek gerekirse Kabir hayatının varlığına îman gibi soyut akıl ve bilimle kanıtlanamayacak olan inançların Kur’ân âyetleri ile delillendirilmesi ve Sahîh Sünnet bilgileriyle pekiştirilmesi gerekir.  Kabir hayatı ile ilgili olduğu ileri sürülen bir çok âyetin konu ile ilgili olmadığını biz de kabul ediyoruz. Ancak -bizim anlayışımıza göre de- Kabir hayatının varlığını kanıtlayan âyetler ve bu âyetlerin anlamlarını pekiştiren; sübutu ve anlamı yönünden güvenilir bulduğumuz Sünnet ölçüleri vardır.

Kabir Hayatı

Kabir Hayatının Özet Olarak Sunumu

Âhiret Hayatı, ölümle başlayacak Kabir Hayatı ile Kıyâmet ve Kıyâmet sonrasında gerçekleşecek Cennet ve Cehennem hayatından oluşmaktadır.[1]

Âhiret konaklarının ilki olan Kabir Hayatı Kur’ân âyetleri ile açıklanacağı üzere Hak’tır.

Kabir bedenin ve Nefs’in yâni Rûhun kabri olmak üzere de ikidir. Asıl kabir ise Rûh’un kabridir.[2]Aralarında rüya gören nefis ile uyuyan beden arasındaki ilişki benzeri bir bağlantı vardır.

Bedenin kabri; toprak altında, deniz dibinde, hayvan karnında v.s. sebillerde gerçekleşebilir. Bu farklılık Kabir Ahkâmı’nı değiştirmez. Yürürlükten düşürmez.

Zira Kabir Hayatı, Ahiret Hayatı’nın bir bölümünü teşkil ettiğinden orada cereyan edecek kanunlar, dünya hayatında câri olan tabiî kanunlardan ayrıdır.

* * *

Kur’ân’ın açıklamasına göre Nefis yâni Rûh/Can, bedenden uyku halinde geçici, ölüm halinde ise kalıcı olarak ayrılır.

Allah, ölüm sırasında nefisleri + canları alır.[3]Ölmemiş olanların nefislerini ise uykularında alır. Sonra haklarında ölüm kararı verdiği nefisleri alıkoyar, diğer nefisleri belirlenmiş bir süreye kadar salıvererek bedene döndürür. Hiç şüphesiz bu işlemlerde düşünecek bir topluluk için dersler vardır.”[4]

Kabir Hayatını Mahiyeti

– Doğrusunu Allah bilir- Kabir Hayatı, uyku ile bedenden geçici olarak ayrılan Nefs’in rüyada yaşadığı bedenle irtibatlı mutluluk veya ıstırabın benzerini, ölümle yerleştiği kabirde daha canlı olarak yaşamasıdır. Nitekim Kur’ân kabri Merkad/uyku-uyku yeri olarak niteler. Ancak bu uyku yaşadığımız uykudan farklı ve daha derin sevinçli ve acılıdır.

Mümin, Kâfir ve Münafık Olarak Ölmek

İnsanlar dünya hayatlarında Mümin, Kâfir ve Münafık olarak yaşarlar ve bu şekilde de ölürler. Kur’ân bu gerçeği açıklamaktadır. Müminler “Tayyibîn” olarak Cennet’le müjdelenerek can verirken (Nahl 32), Münafıklar “nefislerinin zalimi olarak ve darbelenerek” ölürler. (Nisa 97,Muhammed 27) Kâfirler de kendi kâfirliklerine tanık olarak ölümü tadarlar. (A’râf 37)

Peygamberimiz de Kurân çizgisinde insanların ölürken ve ölüm sonrasında inanç ve amel durumlarına göre mümin, münafık ve kâfir olarak ayrılacaklarını bildirmektedir. Örneğin O, kâfirler ve münafıkların kabirde, sorgulama sonrasında Sorgu Melekleri tarafından demirden bir topuzla dövüleceklerini açıklamaktadır.[5] Müminlerle ilgili olarak da şöyle buyurmaktadır:

“Sizden biriniz öldüğü zaman (kabrinde) sabah-akşam ona varacağı yer gösterilir. Cennetliklerden ise Cennetliklerin yerlerinden bir yer, Cehennemliklerden ise Cehennemliklerin yerlerinden bir yer gösterilir ve ona şöyle denir:

Kıyâmet günü uyandırılacağın ana kadar bulunacağın yer burasıdır/ iletileceğin yer sana gösterilecektir.”[6]

Peygamberimizin yaptığı bu açıklama, anlayışımıza göre Allah’ın Kitabı Kur’ân’a dayanmaktadır. Çünkü Kur’ân, Âl-i Firavun örneğinde inkârcıların sabah ve akşam âteş görüntüleriyle sarsılacaklarını bildirir:

“Sabah-akşam âteşe sunularak onlaraCehennem âteşi gösterilir. Kıyâmet koptuğunda ise görevli Meleklere şöyle denir:Firâvun ve işbirlikçilerini en şiddetli azaba atıverin.”[7]

Kafirlerin ve Münafıkların uğrayacağı felakete pek tabii ki Müminler mârûz kalmayacaktır.

Ölümü ile birlikte Tayyibînden olarak, alacağı Cennet müjdesiyle kabir hayatı başlayacak olan mümin kişiye Melekler tarafından, Cennet’ten bir kesite baktırılarak şöyle denir:

“- Sen dünyada samimi bir îmanla yaşadın. Bu îman üzerinde öldün. İnşaallah bu îman ile ba’s edilecek; kabir uykusundan kaldırılacaksın.”

Allah seni Kıyâmet günü şu Merkad’inden ba’s edinceye/uykundan uyandırıncaya kadar rahat uyu; ailesinin en sevdiği ferdi tarafından uyandırılacak gelin -güvey gibi uykuya yatarak huzurla uyu.”[8]

Bu bildiri ve açıklamalar Can/Rûh merkezli olarak yaşanacak Kabir hayatının, mutluluk veya ıstırap yüklü rüyalar gibi, fakat fasılalı olacağını kanıtlar.

Kabir -hayatı göğün yarılacağı ve güneşin dürüleceği, Kıyâmet Günü’ne kadar devam edecektir. Ansızın başlayacak Kıyâmet’in ne kadar süreceğini yalnızca Allah bilir. Kıyâmet sonrasında mahiyetini bilmediğimiz Sûr’a ikinci üfürülüşle birlikte yer yüzü Allah’ın nûruyla aydınlatılacaktır. Böylece herkesin derdinin kendisine yeter-artar olacağı Büyük Sorgulama başlayacaktır.[9]

Kıyâmet, Cennet ve Cehennem gibi Kabir Hayatı da akıl ve duyu organlarıyla kavranılamaz. Biz onu ancak Peygamberimizin vasıfladığı gibi niteleriz:

Kabir ya Cennet bahçelerinden bir bahçe veya Cehennem çukurlarından bir çukurdur.”[10]

Biz, Peygamberimizin “Kabir azabından Allah’a sığınınız.” şeklindeki uyarıları doğrultusunda ölüm sarhoşluğu ve kabir sorgusu yanı sıra kendine özgü şartlar içinde gerçekleşecek olan kabir azabından da Allah’a sığınırız.[11]

Kabir Hayatı, Kıyâmet ile birlikte sona erecektir.

KONU Kuranda Kabir hayatı ile devam edecek.


[1] Kabir Hayatı akıl ve bilim yoluyla bilinemez Ğayb’dır. Varlığı elbetteki kesin Kur’ân ve Kur’ân ile ortüşen Sünnet delillerine dayanmalıdır. Biz sunulan Kur’ân ve Sünnet delillerini yeter bulmaktayız.

Burada bir daha vurgulayalım: Nefsin (Rûhun) bedenden dönmemek üzere ayrılmasıyla başlayan Kabir Hayatı, -Doğrusunu Allah bilir,- geçici olarak ayrılan nefsin gördüğü mutluluk ve elem verici rüyaların benzerlerinin daha canlı,derin ve etkili bir şekilde yaşanmasıdır.

Kur’ân’ın dünyada verileceğini bildirdiği ve Peygamberimizin de Güzel Rüya olarak açıkladığı Büşrâ henüz dünyada iken -bir tür kabir hali olan- uyku halinde verildiğine göre, daha büyük bir benzerinin kabirde verileceğini kabul edebiliriz.(bak.Yûnus 64:Tirmizî Rüya 3)

Burada bilvesîle ifade edelim. Biz samimi ilmî çalışmaları sonucu sunulan delilleri yeterli bulmayarak Kabir hayatını/azabını kabul etmeyen mümin kardeşlerimizi aslâ Ehl-i Sünnet dışılıkla yaftalamıyoruz. Konu üzerinde sürekli olarak çalışmamızı sağladıkları için de kendilerine duâ ediyoruz.

[2] Biz Kur’ânî anlayışımız çizgisinde Nefsi beden ve Ruh/can bütünlüğü anlamında kullandığımız gibi örneğin Zümer 42 çizgisinde yalnızca Rûh mânasında da kullanıyoruz. Bilindiği gibi uyku ve ölüm halinde nefisler teveffi edilirken bedenler varlığını korumaktadır.

Rûh kelimesini ise Kur’ân’da kullanıldığı üzere (İsra 85) Vahiy anlamında değil, Türkçemize yerleştiği gibi can mânasında da istimal ediyoruz.

[3] İnsan beden,can ve nefisten oluşmaktadır. Bunu nefislerin uyku halinde teveffî edilmesinden sonra geride bedenle canın, ölüm anında teveffi edilmesinden sonra yalnızca bedenin kalmasından anlıyoruz. Ancak burada canın nefisten ayrı bir varlık mı yoksa nefsin bedenle bir tür ilişkisi mi olduğu sorgulanabilir.

[4]. Zümer, 42

[5] M. Tecrîd-i Sarîh Ter. H. 658

[6]. İ. Mace Zühd 32, Hn. 4270. Tirmizi, Cenaiz 70, Hn. 1072, Müslim, Cennet 17, Hn. 2866

Ölüm melekleri ile sorgu meleklerinin aynı olabileceğine ilişkin olarak (19) numaralı dipnotumuza bakınız.

[7]. Mü’min, 46

[8]. İ. Mace, Zühd 32, Tirmizî, Cenaiz 71

Bu hadîsler, ileride açıklanacağı gibi Kabri Merkad kelimesi ile uyku, uyku yeri ve uyku zamanı olarak niteleyen Kurân ile örtüşmektedir. bak.Yâsîn 52.

[9]. Muhammed, 18; Zümer, 68-69; Abese, 37

[10]. Tirmizî, Kıyâmet 26

Kabri, Cennet bahçelerinden bir bahçe olarak niteleyen bu hadîs, yukarıda anlamı verilen Nahl sûresinin 32. âyetinin ve de Yâsîn sûresinin 26. âyetinin açıklaması gibidir. Bu âyetlerde, Cennet’in bütünü zikredilmiş, fakat hadîste bütünü değil cüzü murat edilmiştir.

[11]. bak. Buhârî, Cihad 25; Nesâî, İstiaze 5, Sehv 64; Müslim, Mesacid 130-134. Ayrıca Müslim, Hn. 2866

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.