islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5454
EURO
34,8282
ALTIN
2.438,39
BIST
9.722,09
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
22°C
İstanbul
22°C
Az Bulutlu
Perşembe Parçalı Bulutlu
20°C
Cuma Az Bulutlu
19°C
Cumartesi Az Bulutlu
18°C
Pazar Az Bulutlu
19°C

Mısır: İslam birliğinin zorunlu parçası

Mısır, tarihi, birikimi, konumu ve önemiyle tıpkı Türkiye ve İran gibi, İslam birliği için zorunlu bir unsurdur. Canavarca yönetime rağmen Türkiye ilişkilerini yeniden kurmalı, hatta iktisadi işbirliği yapmalı, rejimi iyiye doğru yönlendirmelidir.

Mısır: İslam birliğinin zorunlu parçası

Mısır, tarihi, birikimi, konumu ve önemiyle tıpkı Türkiye ve İran gibi, İslam birliği için zorunlu bir unsurdur. Canavarca yönetime rağmen Türkiye ilişkilerini yeniden kurmalı, hatta iktisadi işbirliği yapmalı, rejimi iyiye doğru yönlendirmelidir.

Prof. Dr. Kutluk Özgüven

Mısır, insanlık tarihi kadar eski bir ülke. 110 milyona yaklaşan nüfusu tek bir ırmağın kıyısına sıkışmış en az 5 bin yıldır tarımla yaşayan bir ülke. Dünyadaki alfabelerin neredeyse hepsinin kaynağı bir ülke. Bir zamanlar Arap dünyasının kültürel merkezi görülen, İslam düşüncesinin şekillendiği ülke. Halkı sürekli gülen, şakacılığıyla ünlü ama siyasi tarihi acılarla dolu bir ülke.


Mısır denince ilk akla gelen tarih. Dünyadaki en uzun ırmak olan Nil nehrinin kıyılarına çok eski çağlarda yerleşen Kemet yani kara toprak halkı, bugün hala ayakta kalan dev eserler oluşturdular. Ülkenin en bilinen, dünyanın yakın dönemlere kadar en büyük ve en yüksek binası olan Kufu ya da Keops piramidi, bundan dört bin yıldan fazla süre önce inşa edildi. Mısırlılar o dönemlerde büyük şehirler kurdu, ileri astronomiden dondurma fabrikasına kadar bilim ve teknolojilere sahiplerdi. Etiyopya, İran, Türkiye, Yunanistan, İtalya, hatta Hindistan’a kadar dış ticaret ilişkileri ve diplomatik yazışmaları bilinmekte.

Dünyada ikinci en eski yazı olan Hiyeroglifler, binlerce yıl taş kitabelerde kullanıldı. Ancak papirüs bitkisinden elde edilen kağıt ve mürekkeple, hiyeroglifler el yazısı tarzı demotik yazıya dönüştü. Bunlar Ürdün ve Suriye’deki Sami toplumlarca kendi dillerine uyduruldu ve ardından Fenike, İbrani, Yunan, Latin, İran, Arap, Süryani, Ermeni, Gürcü, Kiril, Hindistan, Moğolistan ve Güneydoğu Asya, dünyanın çoğu alfabesi bu fonetik yazıdan türedi.

Mısır tarihi belgelerde kaydedilen ilk tektanrıcı-muvahid hükümdar olan, 3500 yıl önce bilinen ilk köklü din devrimini yapan Akhenaten‘in de vatanı. Firavun, milattan önce on beşinci yüzyılda Mısır’ın binlerce yıllık müşrik dinini reddetti, sadece tek bir ilah olduğunu ilan etti, bütün putları kırdı ve tapınakları kaldırdı. Eski adını terk edip Abdullah anlamındaki yeni adını kullandı.  Bugünkü Amarna’da arınmış, yalın bir şehir kurdu. Ancak müşrik rahipler sonraki dönemde tekrar putperestliği, evrimciliği, bunlara bağlı sınıfsal sömürü sistemini geri getirdiler. Hanedanı da sonlandırdılar.

 
Mısır, Hristiyanlığın ilk merkezlerinden oldu. Pek çok Hristiyan teoloğu, bunların arasında muvahid Arius da dahil, Mısır merkezliydi. Ancak Roma’nın gücü her zaman sonucu belirledi. Ardından İslamiyetin gelmesiyle ve Kahire şehrinin kurulmasıyla en önemli İslami ilim merkezlerinden oldu. İslamiyetin altın çağında önemli bilim adamları burada bulundular. Günümüzde El Ezher üniversitesi hala önemli ağırlık taşımaktadır.


Mısır ve Türkiye ilişkileri binlerce yıl önceye gitmektedir. Ticaret yontma taş devrinden beri sürmektedir. İki ülke çok kez hem savaşmış hem ittifak yapmıştır. Mısır 18. sülale döneminde bir süre Anadolu’yu 3600 yıl önce işgal etti ve sonrasında nüfuz kurdu. Amarna arşivlerindeki yazışmalarda, samimi ve esprili bir Mısır hükümdarıyla samimiyeti sevmeyen bir Anadolu kralının iletişimi bulunur. 3 bin yıl sonra ileri alırsak Yunan isyanını bastırırsa Mora hakimiyeti sözü verilen Mehmet Ali Paşa, İstanbul’u almak için Anadolu’ya girdi, ancak İngiliz-Fransız yardımıyla Kütahya’da durdurulabildi. Buna karşın Türkiye merkezli Roma, Doğu Roma ve Osmanlı devletleri olarak 13 asır Mısır’ı yönettik. Bu 13 asrın dışındaki büyük bir bölümde de Kutuz gibi, Baybars gibi Kıpçak Türkleri olan Memlükler ülkeye hakimdi. En son 1916’da Mısır’ı son kez Cemal Paşa’yla geri alma girişimimiz olmuştu, ama bu ters tepti ve Maraş’a kadar bütün Orta Doğu’yu kaybettik.


Mısır, 19. yüzyılda Osmanlılara yaptırılan Süveyş kanalı tamamlanınca Hindistan yolunun stratejik öneminden dolayı İngilizler tarafından ele geçirildi. Pan-İslamizm hareketinin kurucusu Cemalettin Afgani ve destekçisi Abduh, ülkedeki İngiliz muhipleri ve Masonlar arasına sızarak bir hareket kurmaya çalıştılar ama kısa sürede durduruldular. Onların başlattığı şekilde Reşit Rıza bir reform hareketine girişti. Bu akımın devamı olan ama dinde reform hatalarını tekrarlamayan Hasan el-Benna, özellikle elit ve profesyonel kesimde örgütlenen İhvan-ı Müslimin, yani Müslüman Kardeşler teşkilatını 1930larda kurdu. Birikimi ve insan kaynağı olarak normalde ülke yönetimini devralması gerekirken İngilizlerin çekilmesi ve krallığın bitmesiyle yarım asırdan fazla süredir devam eden, giderek sertleşen Batıcı, İslam karşıtı, yolsuzluklara bulaşmış bir rejim kuruldu. İsrail’e sürekli yenilen Mısır ordusu, esasta ülkedeki yüz milyon Müslümanı zapt etme amaçlı oldu. Ülkenin ana konusu İhvan’la mücadele oldu. Asla şiddete başvurmamış ve eğitimle, demokrasiyle iktidarı hedefleyen İhvan, Türkiye’de Milli Görüş’le, Güney Asya’da da Cemaat-i İslami ile yakındı.


Arap Baharı döneminde Hüsnü Mübarek hükümdarlığını yitirdi ama seçimle gelen İhvan hükümeti bir yıl sonra kanlı bir darbeyle Orgeneral Sisi tarafından indirildi. Bunun ardından binlerce dindar insan, keskin nişancılar, faili meçhuller, resmi idamlar, ya da seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi‘ye yapıldığı gibi “bakın biz öldürmedik kalpten kendisi gitti” demek için duruşmalar sırasında katledildi. Sisi rejimi İsrail, Amerika, İngiltere ve Avrupa ülkelerinin tam desteğine sahip.


Türkiye, Gezi Olaylarıyla aynı zamanda düzenlenen Sisi darbesindeki katliamları ve devam eden idamları şiddetle kınadı. Hatta Libya konusunda bir başka katliamcı ve darbeci general Hafter nedeniyle bir çatışmanın eşiğine gelindi. Ancak Mısır ile Türkiye arasında son dönemde bir yakınlaşma gelişmekte. 

Her ne kadar cani bir yönetim de olsa Mısır ve Türk halkları bir birine çok yakın birbirini seven kardeş İslam halklarıdır, ülkelerin ne olursa olsun yakın kalması önemlidir. Mısır, İslam dünyasının en önemli, en çok yetişmiş insan kaynağı olan özel ülkelerinden.

Mısır’sız İslam Birliği olmaz.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.