islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5656
EURO
34,7346
ALTIN
2.489,61
BIST
9.524,59
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
16°C
İstanbul
16°C
Az Bulutlu
Cuma Hafif Yağmurlu
14°C
Cumartesi Açık
20°C
Pazar Az Bulutlu
21°C
Pazartesi Az Bulutlu
20°C

PEYGAMBER VARİSLERİ VE PEYGAMBERİMİZİN MESLEKTAŞLARI: ÖĞRETMENLER VE DİN GÖREVLİLERİ

PEYGAMBER VARİSLERİ VE PEYGAMBERİMİZİN MESLEKTAŞLARI: ÖĞRETMENLER VE DİN GÖREVLİLERİ
18 Eylül 2018 12:45
A+
A-

Peygamberlerin ortak beş özelliği vardır:

1-Doğruluk,

2-Güvenirlilik,

3-Akıllı ve zeki olmak,

4-Günahsız olmak,

5-Tebliğ, yani Allah’tan aldıklarının bir harfini dahi zayi etmeden insanlığa ulaştırmak, dini usûlüne uygun anlatmaktır.

Bu sıfatlar ve özellikler tüm öğretmenlerde, özellikle de ilahiyat ve diyanet görevlilerinde bulunmalıdır.

Neden?

Çünkü Sevgili Peygamberimiz (s.a.v): “Alimler peygamberlerin varisleridir.”[1]Buyurmuştur. Gerek öğretmenlerimiz ve gerekse İlahiyat ve Diyanet görevlilerimizin her biri, peygamberler varisi alimler makamında ve konumundadırlar.

Madem alimler ve öğretmenler peygamberlerin varisleridir; öyleyse peygamberlerin özellik ve güzellikleriyle donanmalıdırlar.

Nedir o özellik ve güzellikler? Önemine binaen günümüze uyarlayarak tekrarlayalım:

1-Doğruluk: Yalandan uzak durmak,

2-Güvenirlilik: Aldatmamak, güven vermek.

3-Akıllı ve zeki olmak.

4-Günahlardan ve haramlardan akrepten ve yılandan kaçar gibi kaçmak, günah ve haramlarla kirlenmemek.

5-Allah’ın gönderdiği son dini (İslam’ı) bir harfini dahi zayi etmeden güzel bir üslup ve güzel bir usülle muhataplara anlatmaktır.

Öğretmenlere eskiden “muallim”, onların işine de “talîm ve terbiye” deniliyordu. Peygamberimiz, “muallim” kelimesini sözlerinin arasına almış, “Ben ancak bir muallim=öğretmen” olarak gönderildim.”[2]buyurmuştur. Şu halde Peygamberimizin en büyük sanat ve icraatlarından biri de “talîm ve terbiye yani öğretim ve eğitimdir. Öğretmenler de bu sanatı icra ettiklerine göre, bu demektir ki öğretmenler, Hz. Peygamber’in meslektaşlarıdırlar. Öyleyse öğretmenler, Onun ahlâkıyla ahlaklanmaya, Onun sıfat, meziyet ve faziletleriyle donanmaya kendilerini mecbur hissetmelidirler.

Sevgili Peygamberimizi 23 sene gibi kısa zamanda ülkelerin ve gönüllerin fatihi ve sevgilisi yapan iki şeydir, demişler:

1-Tatlı dili,

2-Güzel hali.[3]Diğer bir ifade ile yumuşak ve yapıcı üslûbu ve güzel usûlü idi. Usûl ve üslûb çok önemlidir. “Üslûbu’l-lisan, ayniyle insan.”, “Usülsüzlük vusûlsüzlüğe sebep olur,” demiş atalarımız.

Tatlı dili, güler yüzü, düzgün ve vakarlı kıyafeti, derin ilmi, orijinal fikri, mutedil jest ve mimiği, ihlası ve îsarıyla kendisini sevdiremeyen öğretmenin, düşüncelerini sevdirmesi, inandırıcı olması mümkün değildir.

Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersini, biz, bir kaşık mayaya; bu dersin öğretmenlerini de koca bir tencere süte maya çalanlara benzetiyoruz. Bir kaşık maya ile nasıl koca bir tencere süt mayalanıyor, yoğurt oluyorsa, bir saat Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi ile de bir okul mayalanabilir. Yeter ki o mayayı çalan eller ve diller hünerli, maharetli, azimli ve gayretli, şükürlü ve şevkli, iyi insan yetiştirme derdiyle dertli, aktif, planlı ve programlı olsun.

Din öğretimi, dinin emirlerini yapmak ve dinin yasaklarından kaçınmak için verilir. Bilinen din yaşanır, yaşanan din huzur verir. Kur’an’da da imandan sonra hemen amel, hem de salih amel gelir.[4]İman, ilim ve öğretimse, amel de eğitimdir. Biri birisiz olmaz. Kur’an, Tevrat’a inanıp ta içindekilerle amel etmeyenleri kitap taşıyan, ama ne taşıdığını bilmeyen eşeğe benzetmiş,[5]yapmadıklarını söyleyenlerin de Allah’ın azabına ve gazabına çarpılacaklarını haber vermiştir.[6]

Okul çağındaki bireylerin kendi inandıkları dinin eğitim ve öğretimini almaları bir anayasal hak[7]olmasına rağmen, bu hakkın kullanımında eğitim ve öğretim ayırımı yapılarak: “Öğretim olur, ama eğitim olmaz.” şeklinde bir değerlendirme doğru değildir. Zira, öğrenme tariflerinde vurgulanan şey, “davranış değişikliği”dir.[8]Eğitim de budur zaten: Değiştirme, geliştirme, olgunlaştırmadır.

Din bireylere hem namaz kılmayı, oruç tutmayı, zekât vermeyi, hacca gitmeyi öğretir, hem de onlardan namaz kılmalarını, oruç tutmalarını, zekât vermelerini ve hacca gitmelerini ister.

Yalan söylemenin, hırsızlık yapmanın haram olduğu, fakir ve muhtaçlara yardım etmenin dini bir görev olduğu bilgilerini öğrettiğimizde bunları öğrenen çocuk yalan söylemekten, hırsızlık yapmaktan uzak durmayacaksa bu bilgileri öğrenmesinin ne anlamı olacaktır?”[9]

Din öğretiminde öğretmenin dikkat etmesi gereken husus, dinî davranışlarda bulunan öğrenci ile, dini davranışlarda bulunmayan öğrenci arasında ayırım yapmamaktır.[10]

Din Kültürü dersinde öncelikle İslâm dininin eğitim ve öğretimi mükemmel verilmeli, sonra da diğer inanç ve dinler hakkında bilgi verilmelidir. Çünkü bu ülke kahir ekseriyetiyle Müslüman’dır. Müslümanların öncelikle kendi dinini öğrenmeye ve yaşamaya hakları vardır. Diğer inanç sahiplerine de inançlarını seçme hakkı verilmeli ve kimseye zor kullanılmamalıdır.

Kopernik, evrenin merkezi dünya değil, güneştir, demiş, Amerikalı eğitimci Jhon Dewey de (1859-1952): “Eğitimin merkezi çocuk.” demiş. Bunlar doğrudur. Bana göre de rolü ve görevi itibariyle eğitimin merkezi öğretmendir. Her şey onu kemale erdirmek için ayarlanmalı ve kurulmalıdır. Öğretmen kâmil ve mükemmel olursa ondaki kemal ve olgunluk öğrencisine de sirayet edecektir. Öğretmen bir bedendeki kalb gibidir.Peygamberimizin ifadesiyle: “Kalb düzgün olursa, bütün beden düzgün olur, o bozulursa, bütün beden bozulur.”[11]Öğretmenler ve alimler doğru ve düzgün olursa, bütün toplum doğru ve düzgün olur. Onlar bozulursa bütün toplum bozulur.  Beden kalpsiz, âlem öğretmensiz, öğretmen de Allahsız huzurlu yaşayamaz ve huzur veremez.

Öğretmenlerimiz:

1-Yöntem bilgisine sahip olmalı,

2-Alanında ihtisas yapmış olmalı,

3-Öğrencilerini haklı ve adaletli değerlendirmeli,

4-Etkili konuşabilmeli, bunun için

5-Derin ilme sahip olmalı, her zaman okuyarak kendini yenilemeli,

6-İç denge ve duygusal sağlığa sahip olmalıdır.[12]

Öğretmen ve öğrencide bulunması gereken özelliklerin detayını “NASIL BİR DİN EĞİTİMİ”adlı kitabımıza bırakıp Gazali’nin çok şeyleri özetleyen bir sözü ile yazımı noktalamak istiyorum:

“Öğretmende şu üç şeyin bulunması öğrenci için nimettir:

1-Sabır,

2-Tevazu (alçak gönüllülük)

3-Güzel ahlâk

Öğrencide ise şu üç şeyin bulunması öğretmen için nimettir:

1-Akıl,

2-Edep,

3-Güzel anlama ve kavrama.[13]

Bu ölçülerin eğitim ve öğretime taşınması temennisiyle yeni Milli Eğitim Bakanımıza ve tüm kadrolarına, diyanet ve ilahiyat camiamıza ve tüm elemanlarına başarılar diliyorum.

[1] Buhari, İlim, 10; İbn Mace, Mukaddime, 17

[2] İbn Mace, Mukaddime, 17

[3] Bkz. Karakaş, Vhbi, Hicazlı Sevgili, s. 99-100 Timaş Yayınları, İst.2005

[4] Bkz. Asr, 103 / 3

[5] Cum’a 62 / 5

[6] Saff, 61/ 2-3

[7] Bkz. Anayasa, madde: 24

7 Cebeci, Suat, Din Eğitimi Bilimi ve Türkiye’de Din Eğitimi, 166-167 Akçağ Yayınları, Ankara-2005

[9] Aynı eser.

[10] Aynı eser

[11] Buhari, İman, 39; Müslim, Musakat, 107

[12] Bkz. Güler, Tuğba, Din ve Ahlâk Öğretiminde Drama Örnekleri, Nöbel Yayınları. Ank-2007

[13] Karakaş, Vehbi, Nasıl Bir Din Eğitimi, Rağbet Yayınları, İst. 2007

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.