islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,4960
EURO
34,9488
ALTIN
2.429,76
BIST
9.795,23
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
20°C
İstanbul
20°C
Az Bulutlu
Cuma Az Bulutlu
19°C
Cumartesi Az Bulutlu
16°C
Pazar Az Bulutlu
16°C
Pazartesi Az Bulutlu
18°C

Rasulullah’tan (sav) Örnek Davranış Biçimleri

Rasulullah’tan (sav) Örnek Davranış Biçimleri
29 Kasım 2017 08:24
A+
A-

“Müslümanım” diyorsanız, hangi meslekte olursanız olun, size bakan, sizde Hz. Peygamber’in davranış biçimlerini görebilmelidir. Mesela:

1-Hz. Peygamber’in kazaya kalmış, vaktinde kılınmamış, geç kalmış, huşusuz, ta’dil-i erkânsız ve cemaatsiz kılınmış namazı yoktu. Onun ümmeti olan bir Müslüman olarak bizim de kazaya kalan, vaktinde kılınmayan, geç kalan, cemaatsiz, huşusuz ve ta’dil-i erkânsız kılınan bir namazımız olmamalı.

2-Hz. Peygamber, içkinin damlasını dahi ağzına koymamış, onun soyunda, hayatında zina yok, kumar yok. Asla putlara eğilmemiş. Dilinde yalan yok, gıybet yok, sözünden dönme yok, emanete hıyanet yok, hain bakış yok. Hz. Peygamber’in hayatında ne varsa, Ona inanmış bir Müslüman olarak bizim hayatımızda da o olmalı, Onun hayatında olmayan bizim hayatımızda da olmamalıdır

3-Hz. Peygamber güzel ahlaklı idi. Kimseyi ezmedi, üzmedi. Fedakârdı. Ümmetinden borçlu ölenin borcunu ödemeyi üstleniyor, geriye mal bırakmışsa onu, varislerine veriyordu.  Vefakârdı, Hakk’ın ve halkın iyiliklerini unutmuyordu. Cefakârdı, saldırılara maruz kalıyordu, intikam almaya kalkmıyor, kimseye beddua etmiyordu. Cömertti, cömertliğinden elindeki ve avucundakini dağıtırdı, aç kalırdı, açlığını bastırmak için karnına taş bağlardı. Temizdi, temizliği imandan sayıyordu. Halimdi, selimdi. Yumuşak sözlü, tatlı dilli idi. Hakperestti, adildi, şefkatli, merhametli idi. İyilikleri unutmaz, kötülükleri unutur, affederdi. Sabırlı, alçak gönüllü, iffetli, doğru ve güvenilir idi. Her Müslüman düşünmeli: Ben Hz. Peygamber’in (s.a.v) bu güzelliklerinden ve özelliklerinden payıma düşeni almış mıyım? Bir ümmet olarak Ona yakışmış ve uymuş muyum?

Peygamberimiz, vefayı Vefiyy’den, affediciliği Afuvv’dan, herkesi ve her şeyi kuşatan merhametini Rahim’den, re’feti Raûf’dan, adaleti, Adl’den, sabrı Sabûr’dan, cömertliği  Cevvad-ı Mutlak’tan, şefkatle yoğrulmuş eğitimi  Rabb-i Rahîm’den, beden ve çevre temizliğini Tahir, Mutahhir ve Kuddüs’ten kısaca övülen eşsiz güzel ahlakı Esma-i Hüsnâ’nın tamamından ve bütün özellik ve güzelliklerini Allah’tan aldı. Allah’ın güzel isim ve sıfatlarıyla donandı, doyulmaz, kıyılmaz, eskimez, unutulmaz bir sevgili oldu. Hem de âlemlerin sevgilisi oldu.

Avrupa’da papazlara dedim

Avrupa’da, papazlara dedim: Eğer siz, Hz. Muhammed’i (s.a.v) tanıma fırsatını kendinize verseniz, biz Müslümanlardan daha çok Ona sahip çıkarsınız.

Benim bu sözümün üzerine Papazlardan biri şöyle dedi: “Arkadaşım, sizin o güzel Peygamberinize biz inanacağız. Fakat o güzel Peygamberinizi temsil eden, ahlakıyla onu yansıtan Müslüman arıyoruz. Onu bulmakta zorlanıyoruz.”

Vefanız yoksa, affediciliğiniz yoksa, merhametiniz yoksa, adaletiniz yoksa, sabrınız yoksa, cömertliğiniz yoksa, edepli ve takvalı bir eğitiminiz yoksa, sadakatiniz ve istikametiniz, teslimiyet ve dürüstlüğünüz yoksa, müstehcenliğiniz varsa, edebiniz ve utanma duygunuz yoksa, fedakârlığınız yoksa, kendiniz için istediklerinizi başkaları için de istemiyorsanız; kısaca Onun ahlakına benzer güzel bir ahlakınız yoksa Onu seviyorum, demenin; Ona uymaktan bahsetmenin bir anlamı kalır mı?

O, müminlere rahmetti. Müminler onunla hidayete kavuştu. Münafıklara rahmetti; münafıklar onunla güven buldu, öldürülmekten kurtuldular. Kâfirlere rahmetti, Onun hürmetine kâfirlerin cezası sonraya ve ahirete bırakıldı.

4-Hz. Peygamber’de hilmin yani yumuşak huyluluğun kemali ile beraber, şecaatin yani yiğitliğin kemali vardı. İki hasletin de eşit bir şekilde bir insanda bulunması kolay değildir. Alçak gönüllülükle beraber, izzetli ve onurlu duruşun, kahramanlığın kemali vardı. Tutumluluğun kemali ile beraber cömertliğin kemali vardı. En mahrem meseleleri öğretmenin yanında hayanın kemali vardı. Şefkatin kemali ile beraber, Allah için kızmanın kemali vardı. Affetmenin kemali ile beraber, izzet-i nefsin kemali vardı. Tevekkül ve teslimiyetin kemali ile beraber, çalışmanın kemali vardı. Bunların hepsinin -birbirinin derecesini azaltmadan-  Peygamberimizde toplanması mucizelerin mu’cizesi idi. Elbette hiç kimse böyle bir mucize adam olamaz; ama her Müslüman ona benzemede, onun ahlakını yaşamada elinden gelen bütün gayretini sarf etmelidir. Onun gibi olamamanın da ıstırabını çekmelidir. Allah’tan af ve mağfiret istemelidir.

5-Onun (s.a.v) ümmetinden olan herkes, kendisindeki özellik, güzellik ve nimetlerin, edep, cemal, kemal, maharet, kabiliyet gibi haslet ve hususiyetlerin asıl sahibinin Allah olduğunu itiraf etmeli, Hz. Peygamber gibi “beni Rabbim terbiye etti. Bu nimetleri bana O verdi. Bu güzellikleri bana O kazandırdı.”[8]  diyerek itirafını dile getirmelidir.

6-İbadet edenler ibadetin, dua edenler, duanın, zikredenler zikrin, infak edenler infakın, kahramanlar kahramanlığın edep ve adabını Rasûlullah’a sormalı, Ondan almalı ve Ona uymalıdır. Çünkü bu hususlarda O, hep önde ve zirvedeydi.

7-Adalette ve şefkatte ittiba. Hüküm verme makamında olanlar, ölçüyü ondan almazlarsa hükümleri zulmü netice verebilir. Şefkatte ölçüyü ondan almayanlar, merhametsizlik yapmış olabilir. Mesela çocuğu istiyor diye babanın çocuğuna içki ve sigara alması veya gençtir gençliğini yaşasın, diyerek sü-i istimallerine göz yumması, sabah namazında çocuğu rahatsız olmasın diye, annenin, çocuğunun, üstüne yorganı çekmesi. Bunlar, sünnete aykırı davranışlar, kaş yapayım derken göz çıkarmalardır. Evet anne-baba her kusuru görüp çocuğu tepelememeli, doğduğuna pişman etmemeli, ama bütün bütün de serbest bırakıp ibadetsiz bir hayata, kötü alışkanlıklar edinmesine göz yummamalıdır.

8-Peygamberimizin adaleti, yakınlarını kayırmadı, şefkati, değil dostlarını düşmanlarını dahi; değil inananları, inanmayanları dahi dışlamadı. Şimdi kendi dünyamıza dönelim ve soralım: Biz bu ahlakın neresindeyiz?

9-Allah’ın kurallarının çiğnenmesine izin vermedi, fakat şahsına yapılan kötülükleri unuttu. Bu hususlarda biz, ona uymanın neresindeyiz?

10-Dünyada iken cennetle müjdelenmiş adam yetiştirdi.  Talebelerinin hepsi müçtehiddi. Asla yalan söylemezlerdi.  Talebeleri de kendisine benzedi. Kötülüklere, kötü alışkanlıklara ve uyuşturucuya toptan paydos dediler. Onun verdiği eğitimde edep ve takva, sevgi ve saygı, şefkat ve ciddiyet vardı. Onun öğrencilerinden şirk, küfür, cinayet, şiddet, alkol ve zina cürümlerine tenezzül eden olmadı.  Allah korkusu onlara öylesine hâkim olmuştu ki onlardan biri nefsine yenik düşse, kazara bir günah işlese gidip kendisini şikâyet ediyordu. Biz, Onun getirdiği bu hayat tarzının neresindeyiz?

11-Bütün iyiler, vicdanı bozulmamış bütün kötüler Onun iyi ve güvenilir olduğunda ittifak etti.

12-O bir müsbet inkılapçı idi. Kötüyü kaldırdı, iyiyi koydu. Zulmü kaldırdı, adaleti koydu.

13-O, ibtida ile intihayı birleştirdi. Yani ilk söylediği söz, son söylediği söz oldu. Ne söylediyse o eskimedi. Onun, ırkçılık düşüncesini paramparça eden, “Hepiniz Adem’densiniz. Adem de topraktandır. Arab’ın Arap olmayana üstünlüğü yoktur. Üstünlük takvadadır.”[9]Sözü ilk söylendiği günkü kadar taze ve güzel değil midir? Her Müslüman bu sözün gereğini yapsa kan, kavga ve göz yaşı olur mu? İşte böyle. Onun koyduğu kurallar, kemalin zirvesindeydi. Söyledikleri zamanla tekâmüle ihtiyaç bırakmayacak kadar mükemmeldi.

O bir baharistandı. Bahar mevsiminde ki binbir renkte çiçek ve güller gibi onun hayatında güzel ahlakın bin bir güzel tonu, rengi, ahengi ve güzel kokusu vardı. Bir bahar mevsiminde dünyaya geldi. Bahar mevsimi gibi güzeldi. Bahar gibi ömrü kısa oldu, ama gönüllerde hep bahar gibi yeni ve güzel kaldı. Onu görenler ona doymadı, görmeyenler Onun hasretiyle yandı.

Makalemizin başındaki sorunun içinde geçen ayet, okunduğu ve anlatıldığı kadar anlaşılsaydı, anlaşıldığı kadar da uygulansaydı; bizim asrımız da O Şanlı Peygamber’in (sav) asrı gibi, saadet asrı olurdu; bırakın ülkemizi dünyada dahi anarşi ve terör diye bir şey kalmazdı.

Sonsuz salat ve selam olsun Ona. Allah’ın rahmet ve bereketi yağsın Onun izinden gidenlerin üzerine. Mevlid Kandiliniz mübarek olsun sevgili kardeşlerim.


Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.