islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Hafif Yağmurlu
21°C
İstanbul
21°C
Hafif Yağmurlu
Çarşamba Az Bulutlu
17°C
Perşembe Hafif Yağmurlu
17°C
Cuma Az Bulutlu
18°C
Cumartesi Az Bulutlu
19°C

Silahlı Cihâd I

Silahlı Cihâd I
A+
A-

İslâm Dinî Allah’ın bütün insanların gelişimi ve saadeti için seçtiği ve razı olduğu Hayat Nizâmı’dır.

Müminler bu mukaddes Hayat düzenini aşkla yaşamak ve yaşatmakla mükellef oldukları kadar, Kur’ân buyruğu olarak bu yüce dinin yasalarına göre yaşamalarına karşı çıkan fertler ve topluluklarla da savaşmakla mükelleftir. Ayrıca bu ilâhî düzenin hâkim olduğu veya üzerinde müminlerin yaşamış olması sebebiyle hâkim olabileceği İslâm vatanına tecâvüz eden emperyalist kâfirler/zalimlerle ve işbirlikçileriyle de savaşmak mecburiyetindedir.

Gerektiğinde silahlı bir şekilde yapılması görevimiz olan cihâd Rabbimizin dünyada zilletten, âhirette elem verici azaptan kurtaracağını vadettiği ve Peygamberimizin de Cennet’in en üstün derecelerine ulaştıracağını müjdelediği pek yüce bir ibadettir.[1]

“Ey iman edenler! Sizi elem verici azabtan kurtaracak bir ticareti, size göstereyim mi? Allah’a ve Resûlü’ne imân edip mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihad edersiniz! Eğer bilirseniz, bu sizin için çok hayırlıdır. (Böyle yaparsanız, O)günahlarınızı bağışlar ve sizi, altlarından ırmaklar akan Cennetlere ve Adn Cennetlerindeki güzel meskenlere koyar. İşte büyük kurtuluş, budur!” (Saff Sûresi 10-12)

İlahi şerîatların izinde ve Peygamberlerin önderliğinde yaşamamış sorumsuz tarihî fertler ve toplumlar, Batıl inançları, siyasî ihtirasları, sömürü emelleri ve ahlaksızca yaşantıları sebebiyle Peygamberlere ve Peygamberlerin kurdukları Hak düzenlere ve bağlıları olan müminlere savaş açmışlardır.

Bu materyalist ve emperyalist fertler ve toplumlar silahlı eylemleri aralarında da sürdürmüşlerdir.

Onların Allah’ın koyduğu hayat düzenlerine saldırıları ve arkası kesilmeyen silâhlı tecavüzleri sebebiyledir ki Rabbimizin emriyle hak, adalet, barış ve merhamet inkılâpçıları olan Peygamberler bile savaşan Hak savaşçıları olmuşlardır.

Rabbinden “Allah yolunda savaş,” emrini alan Peygamberimiz Hz. Muhammed de saldırıları karşılamak için savaşmak ve merhamet çağlayanı olan zatını “Ben rahmet ve harp peygamberiyim.”şeklinde Hak savaşçısı olarak tanıtmak gereğini duymuştur.[2]

Müminler!

Dinimizin ana kaynağı olan Kur’ân-ı Kerîm ve onun açıklaması olan Peygamberimizin Sünnet’i, İslâm. Mesajının yaşanması ve tebliğ edilmesini engelleyen, İslâm yurduna tecâvüz eden ve müminlerin kültürel siyasî ve iktisadî haklarını gasp etmek isteyen kâfirlere, zâlimlere ve müttefiklerine karşı verilecek cihâdın bütün ayrıntılarını bildirmiştir. Ana ilke savunmadır.

Rabbimiz yolunun savaşçıları olarak bildirdiği müminlere bu ana ilkeyi ve gereğini şöylece emir buyurmaktadır:

“Kendilerine savaş açılanlara, zulme uğramalarından dolayı, savaşma izni verilmiştir.”

“Sizinle savaşanlarla siz de savaşın. Ancak aşırı giderek savaşınızı tecavüze dönüştürmeyin. Allah saldırganları sevmez.”[3]

Gerçekten, batıl inançları uğruna tasallut edebilecek, ırk taassubu ve sömürü amacına yönelik olarak hâkimiyet ihtirasına kapılabilecek fertler ve toplumlar her devirde olabileceğinden dinimiz onlarla silâhlı savaşı farz kılmıştır. Cihâdın şümulü içine girecek bütün çalışmaları ve fedakârlıkları, sırf Allah rızası için olduğu sürece de amellerin en güzeli ve en faziletlisi olarak değerlendirmiştir. Bu hususta Peygamberimiz şöyle buyurmuşlardır:

• [“Ey insanlar! Düşmanla karşılaşmayı temenni etmeyiniz. Allah’tan sağlık ve güvenlik dileyiniz. Karşılaştığınız zaman da sabrediniz, biliniz ki Cennet silâhların (kılıçların)gölgesi altındadır.”

• “… (İnsanların en faziletlisi)Allah yolunda malı ile canı ile savaşandır.”

• “Allah’ın rızası için sınırda bir gün nöbet beklemek, dünya ve içindeki nimetlerden daha hayırlıdır.”

• “Allah yolunda (cihâd’a çıkarak)ayağı tozlanan kimseye cehennem ateşi dokunmaz.”

• “Allah yolunda şehîd olanın yeri Cennet’tir.”][4]

Dinimizin bu ve benzeri açıklamalarından ötürüdür ki, gaza ve şehâdet mefkûresi müminler için ideallerin en yücesi olmuş, gazaya aşkla çıkılmış, şehitliğe şevkle koşulmuştur. İslâm tarihinin ve bu tarihin mühim bir bölümünü teşkil eden tarihimizin kazanılan bütün zaferleri bu mefkûrenin ürünü olmuştur.


Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.