Banka dendiğinde akla para geliyor. Para dendiğinde ise akla her şey geliyor. O halde banka dendiğinde akla her şey geliyor desek bu düşünce içinde tutarlı bir tespit yapmış oluruz. Bugün ki durum bu hali almıştır. Bu durumda karşımıza bir üçlü ilişki çıkıyor; banka, para ve Müslüman.
Günümüzde paranın ne olduğu tanımlaması, doğru bir biçimde Müslümanların zihninde yerleşmiş değildir. Sürekli halde para ile karşı karşıya kalıyor olmalarına rağmen, Müslümanların Para hakkında yeterli bilgiye sahip olmayışları onlara para üzerinde ağır faiz bedelleri ödemektedir.
Paranın işlevselliğini tayin eden küresel finans dünya görüşleri; kullanıcılarına ister Müslüman olsun ister olmasın aynı özellikleri kabul ettirerek, Müslümanların temel inancı olan faizi yok etme pozisyonu, sadece haram kabulü ile, eylemden söze indirilmiştir. Bu bir varsayım değil reel olan durumdur.
Para hakkındaki bu bilgisizliğin giderilmesi Müslümanların en önemli gündemlerinden biri olmalıdır. Tarihe bir göz attığımızda; Osmanlı imparatorluğunu borçlandırarak çökertenler, paraya hakim olup, parasal oyunları sistematik biçimde uygulayanlar olduğunu görüyoruz. Bu gerçekler gün yüzüne çıktıktan sonra da Müslümanlar para üzerinden bu kötülükleri yapanların kötü insanlar olduğunu, yazdı, çizdi ve konuştular hep. Bu süreçte bile para evrim geçirerek günümüzde bir çok türevsel uygulamaları ile bütün ticareti esir almıştır. Bu esaretin efendisi faiz, köleleri de Müslümanlar olmuştur.
Müslümanlar, siyasal olarak faizli ekonomiye yaptıkları itirazları güzel ifade ederken, alternatif çözüm önerilerini halkı ikna edecek düzeyde ortaya koyamadıklarını da görmekteyiz. Biz hakkı söylüyoruz. Halk hakka karşı duyarsız ve oralı değil’’ gibi benzeri açıklamalar, sorumlulukları üzerinden savmadan başka bir şey değildir. Davanız haksa, tesir gücü de yüksektir. Tesir gücü yoksa, ya davayı anlatanda, ya dava diye anlatılanda bir sorun vardır.
Bütün yükü, bu alanda eksikleri olsada mücadele eden Müslümanların üzerine yıkmak adilane olmaz. Görmemiz gereken bir gerçek daha var ki ağaç içten çürümüş, kale kapıları içeriden düşmana açılmıştır.
Müslümanların ekonomik güçlerini kontrol etmek için; İslami finans, İslami Banka, Faizsiz Banka gibi bankalar; narkoz niteliği taşıyan ‘’Narkozbank’’ olup; hakka batıl karıştıran, batılı hak kisvesinde Müslümanlara kabul ettirten, bazılarına göre de ehveni şer olarak görülen bankalardır.
Türkiye’de faizin meşrulaşması, tabana yayılması gibi büyük bir sistematik organizasyonun içinde sözde İslami faizsiz bankalar görevlendirilmiştir. %99 Müslüman halk bunların faizsiz olduğuna inansaydı % 5 gibi bir oranda mı kalırlardı? Elbette hayır.
Artık bazı hocalarda konuşmaya başladı. Bir yerdeki büyük oyunları görmeye başladılar. Geç de olsa olması gerekende buydu. Sorunu tam olarak ifade edemeseler de, eskiden ballandıra ballandıra anlatılan faizsiz iddiaları artık çökmüştür. Bu çöküşe etki yapan hiç kuşkusuz, paranın ne olduğu, işlevi ve parayı nasıl kullandıklarının açığa çıkmasıda etkili olmuştur.
Faizi kaldırmak için paranın çok iyi tanınması gerekliliği bu konuda mücadele edecek herkes için ilk ders olmalıdır. Çünkü faiz para ve türevleri üzerinde üretiliyor. Mücadele edecek olan kurum kuruluş ve şahıslar, parayı ve paranın türevlerini çok iyi tanımak zorundadır. Aksi taktirde, bir bankaya kızar, sözde faizsiz diğer bankaya mahkum olarak tüm işlerinizi faizli bir şekilde yürütmeye devam edersiniz.
Bugün bankaya giren çıkan hiç bir para, faiz üretmeden piyasada dönmüyor. Aklınıza gelen tüm işlemler bu faiz çarkının hizmet işlemlerinin parçalarıdır.
Şimdi faize itirazın, haram demenin yeterli olmadığını anlıyor musunuz?
Allah faizi savaş hali olarak tanımlarken, kendisini ve elçisini bir tarafa faizle iştigal edenleri bir tarafa koymuştur. Ve arada savaş hali vardır.
Sizce kim kaybeder?
Siz bu savaş halinin neresindesiniz?
Hangi safta nasıl bir pozisyon alıyorsunuz?
Türlü türlü bahanelerin kabul edilmeyeceğini, katti bir şekilde Allah savaş açarak ortaya koymuştur.Faize karşı kıyam zamanıdır. Faizin kaldırılması için siz var gücünüzle mücadele etmediğiniz zaman, hem dünyada hem ahirette bedelini ağır ödersiniz.
UYAP’ın son verilerine göre 20 milyona yaklaşmış icra dosya sayısı oluştu. Bunun nedeni faizin oluşturduğu sosyo ekonomik haksızlıklardır. 20 milyon dosya davalı davacı 40 milyon eder. Ailelerini de kattığınızda millet icralık. Faizci bir düzenden başka ne beklenebilirdi ki…
Artık durup konuşma zamanı geçmiştir. Her yerde öbek öbek faize karşı organizasyonların başlaması kaçınılmazdır. Toplumun her kesimi ile bütünlük saylayacak stratejilerin oluşturulması ile; Topyekün enflasyonla değil faizle mücadele edilmelidir.
Şimdi nasıl çözüm önereceğiz? çözüm nedir? gibi sorular sorulabilir. Elbette çözüm vardır. Bunun nasıl yapılacağı, hangi tedricilik süreci ile tatbik edileceği, kesin tutumun nerede ne şekilde gösterileceği, hangi yasalara gerekli müdahale talepleri oluşturularak; bu yasaların nasıl ne şekilde değiştirilmesi gerektiği, paranın faizsiz üretilmesinin nasıl olacağı, reel ekonomideki üretime ve doğal zorunlu ihtiyaçların karşılanmasına nasıl verileceği ve teknik bir çok konu uygulamak için hazırdır.
Siz yeter ki imani bir kararlılıkla harekete geçin. Yüksek ve azimli bir organizasyon kabiliyeti ile yurdun her tarafında bir ders eğitimi gibi süreç başlatıldığında, tüm toplumun borç batağına batmış kesimi, iş dünyasından işçisine kadar size akın akın geleceğini göreceksiniz.
Selam ve dua ile…
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi