islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5004
EURO
34,6901
ALTIN
2.496,45
BIST
9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
19°C
İstanbul
19°C
Parçalı Bulutlu
Pazar Az Bulutlu
20°C
Pazartesi Az Bulutlu
23°C
Salı Az Bulutlu
24°C
Çarşamba Parçalı Bulutlu
22°C

Sosyal Kültür Ve Siyasi Sistemin İşleyişi

Sosyal Kültür Ve Siyasi Sistemin İşleyişi

Siyaset, başlı başına hayatı ve olayları belirleyici ve yönlendirici faktör değildir. Ama, nedense; kısa yoldan hedeflerine ulaşmak isteyenler, bu yolu tercih ederler.  Said Halim Paşa, Meşrutiyet dönemi yenilikçilerin, kendi kültürel dünyalarının farkında olmadan, batıyı olduğu gibi almaya çalıştıklarını, özellikle Anayasa çalışmalarına bakarak “batı hukukunu alarak, sosyal yapıyı düzenleyeceklerini zannettikleri”ni söyler.

Siyaset ve kültür ilişkisi:

Siyaset, kültür üzerinde yükselen ve onun değer ve felsefesi ile biçimlenen bir yönetim anlayışıdır. Fakat, kendi kültürleri ile ilişkilerini kesmiş toplumlar; hakim batı paradigmasına uygun bir siyasi  sistemi benimsemek zorunda kaldıar. Çünkü, bilgiyi kendi tekeline alan ve kendisi için, bir bilgi felsefesi oluşturan batı toplumları, başka toplumlar üzerinde birkaç yüz yıllık bir hakimiyeti sürdürmekte ve onların kendi geleceklerini belirlemelerine engel olmaktadırlar.

Müslüman toplumlarda, siyasi yapı, ikiyüz yıldır kültür değer ve kavramları dışında şekillendiğinden, Müslüman halklar siyaseti, “içine bir şekilde sızarak” yürütülen bir sistem olarak idrak etmişler ve kendi fikir ve ahlakları dışında bir sistem olarak görmüşlerdir. Uzun zamandır, bir yönetme metodu olarak görüldüğü söylenen siyaset; kültür ve değerlere göre biçimlendirilmeyince, siyaset kültür ve düşünceyi belirleme noktasına ulaşmıştır.

Aslında, birçok toplum gibi İslam toplumlarında da, batılılaşma kendine göre bir insan tipi ve yaşayış tarzı oluşturduğundan dolayı, siyasette sürekli batıcı-seküler bir kanat varlığını sürdürmüştür. Bu kanat; kendi ülkesinden çok, kendisine yön veren ülkenin istekleri doğrultusunda hareket etmiştir.

Sosyal kültürün geçerliliği:

Siyaset, özellikle Türkiye gibi halkı Müslüman olan ülkelerde inanç ve değerlere bağlı bir kök bulunca;  Türkiye, Ortadoğu ve Uzakdoğu ülkelerinde varlığını 45-50 yıldır sürdürmeye çalışmıştır. Fakat, bu İslami damar; siyaseti yürüten insanlardaki fikri yeterliliğin istenilen düzeyde olmaması sebebiyle, kah kendi kültürü, kah batılı kültür veya milliyetçi kültür ile birlikte  oluşan farklı kültürlerden dolayı “parçacı bir kimlik” şeklinde ortaya çıkmıştır.

Bunun manası, siyasi kültürün hala, batıcı kavram ve metotlar içerisinde sürdürülüp  ve inanç ve düşünce arasında uyumsuz bir sistemin yürütülmekte oluşudur.  Fakat işin garip tarafı, İslami veya yerel kaynaklı şahsiyetlerin temsilinde gerçekleşen bu tür siyaset;heyecanda yerel, fakat sistem olarak batı temelli kurallar çerçevesinde gerçekleşmektedir. Sosyal, iktisadi ve hukuki sistemi batı düşünce ve ideolojilerine bağlı bir toplumsal sistemin, ne kadar dini, ahlaki ve kültürel değerlere bağlı bir toplum inşa etmesi düşünülebilir?.. Fakat, siyasi aktörlerin  genelde dini çevrelerden gelmiş olması, hareketin temellerini yerli ve milli bir yapıya bağlı olduğu kanaatini halkta yerleştirmekte ve kitleleri de bu yönde motive etmektedir.

İşin en garip yanı, bazı dini söylem ve kuralların siyaset yoluyla gündemde tutulması; siyasi sistemin, dindar ve ahlaki olduğu kanatine götürürken; bu hareketlerin karşısında yer alanlar ise, hangi fikir ve görüşte olurlarsa olsunlar; yanlış ve hatta zararlı gruplar olarak gösterilmektedir.

İşte bu senaryo, yıllardan beri İslam dünyasında geçerli olmakta ve halkın asli hedef ve medeniyet anlayışından adım adım uzaklaşmasına yol açmaktadır. Dolayısıyla; siyaseti; öncelikle kendi fikri, kültürel ve ahlaki değerleri ile yeniden inşa etmek son derece önemli bir görev olmaktadır. Aksi halde, “uygulanan siyasi sistem”; inanılan ve ahlaki değerlerle korunmuş siyasi kuralları ağır ağır dönüştürmeye ve değiştirmeye devam edecektir.  Türkiye’de yaklaşık 45-50 yıllık macera, kültürel kimliğin görsel tarafının dillendirildiği, fakat özde; batılı bir siyasi sistemin, sosyal kültür üzerinde kendi varlığını sürdürdüğü bir uygulama ortaya koymaktadır.

Prof. Dr. Sami Şener

ETİKETLER: ÜSTMANŞET
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.