islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,4733
EURO
34,9494
ALTIN
2.436,73
BIST
9.716,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
20°C
İstanbul
20°C
Az Bulutlu
Cuma Az Bulutlu
19°C
Cumartesi Hafif Yağmurlu
16°C
Pazar Az Bulutlu
16°C
Pazartesi Az Bulutlu
18°C

Toplumsal Kalkınma Açısından Sosyal Sermayenin Önemi (1)

Toplumsal Kalkınma Açısından Sosyal Sermayenin Önemi (1)

Birçok insanımız ve hatta yöneticimiz, toplumsal gelişmenin en önemli araçlarından birisi olan sosyal sermayenin anlamını ve mahiyetini bilmez. Onun için biz bugünkü yazımızda sosyal sermaye kavramının önemine işaret edeceğiz. Sosyal sermaye, aralarında işbirliğine izin veren bir grubun üyelerince paylaşılan, yazılı olmayan, toplum tarafından benimsenmiş bir dizi değerlerin ve sosyal normların varlığı olarak tanımlanır. Dünya Bankası, sosyal sermayeyi, “insanlara, arzulanan hedeflere ulaşmalarını temin edecek biçimde faaliyetlerini koordine etme imkânı veren, sosyal yapılar içindeki yerleşik normlar ve sosyal münasebetler” olarak tanımlamaktadır.

Demek ki bu sosyal münasebetler zincirinde karşılıklı menfaate dayalı koordinasyonu ve işbirliğini kolaylaştıran şebekeler, normlar ve değerler mevcuttur. Bu benimsenmiş değerler sayesinde toplumun fertleri birbirlerine güven duyar. Bu güvenin oluşması ile birlikte ticarî ve sosyal hayatta sağlıklı ve kalıcı işbirlikleri meydana gelmekte ve sosyo-ekonomik gelişme böylece hız kazanmaktadır.

Dolayısıyla güven ortamının tesisi ile (yeniden) şekillenen bütün değerler ve olumlu davranışlar (sadakat, karşılıklı anlayış, hoşgörü, yardımseverlik, sosyal ahlak, sosyal fedakârlık), güçlü (güçlenen) sosyal sermaye olarak kendisini göstermektedir.

Sosyal sermaye, itimat (güven), sosyal münasebet ve sosyal sorumluluk üstlenmek demek olduğundan, toplum her yönüyle ve dolayısıyla gerçek anlamda gelişmektedir. Bununla bağlantılı olarak, değerlere ve sosyal ahlâk esaslarına ters düşen bütün davranış biçimleri de, sosyal sermayenin gelişimine bir engel teşkil etmektedir. Toplumsal bozulmaların (sorumsuzluklar, yolsuzluklar, sahtekârlıklar, nemelazımcılık, dolandırıcılık vb.) baş göstermesi ile sosyal sermayenin erozyona uğraması mukadderdir.

Sosyal sermayenin güç kazanabilmesi için, hem insana, hem de norm ve değerlerin aktarımını sağlayan sosyal, iktisadî, teknik ve siyasî sistemlere yatırım yapmak gerekmektedir. İktisadî gelişmenin, sadece iktisadî şartlara bağlı olarak oluşmadığı gerçeğini hatırlatmakta fayda vardır. İktisadî hâsıla artışı, sosyal ve kültürel bir temele, yani sosyal sermayeye dayanmaktadır.

Sosyal Sermayesi Zengin Bir Ülkenin Avantajları

Zengin bir sosyal sermayeye sahip olan ülkelerin ilave iktisadî getirileri de yüksek olacaktır. Bu kazanımları kısaca şu şekilde sıralayabiliriz:

1.) Yerleşik güven münasebetleri, müşterek referans çerçeveleri ve müşterek hedefler sayesinde insanlar arasında daha iyi bilgi paylaşımı sağlanır.

2.) Kurum (işletme) içinde ve kurumla müşterileri ve ortakları arasında yüksek düzeyde güven ve işbirliği ruhu sayesinde işlem ve üretim maliyetlerinin düşürülmesi söz konusudur.

3.) İşten çıkarma, işe alma ve eğitim giderlerini azaltan, sık personel değişiklerinin sebep olduğu kopukluklara meydan vermeyen ve örgüte ait çok kıymetli bilgiyi koruyan düşük işgücü devir oranları.

4.) Kurum istikrarı ve anlayış birliği sayesinde kurum içinde ve dışında daha büyük bir kenetlenme sağlanabilecektir.

5.) Toplumda sosyal dayanışma etkinleşme sürecinde kişilerin ve komşuların birbirlerine karşı yaptıkları yardım, destek ve fedakârlık da artacaktır.

6.) Sosyal hizmetlerde kalite ve sivil alanda gönüllü işbirlikleri artacaktır.

7.) Devlete ve onun kurumlarına duyulan güven ve saygı tesis edilecektir.

8.) Siyasî katılımcılığın ve sivil toplum kuruluşlarının etkinlikleri artacaktır.

Görüldüğü üzere sosyal sermayenin en önemli güç kaynağı insandır. Ahlâkı güzel olan ve güven duyulan insanların sayısı bir toplumda arttıkça orada sosyal sermayenin yeşermesi çok kolaydır. Dolayasıyla insan gücü, ekonomik kalkınma açısından stratejik bir öneme sahiptir. Bu bağlamda ekonomik kalkınma plânları yapılırken, bunlara paralel olarak insan gücü planlaması yapılması da elzemdir.

Milletlerin sahip olduğu maddî sermayeden ayrı olarak ve onu kullanacak güç olarak sosyal sermaye, ülkelerin zenginliğini ölçülmek için bir vasıtadır. İktisadî ve sosyal gelişmenin en önemli âmillerin başında, insan gücünde sağlanan gelişmeler gelmektedir. Sosyal siyasetin hedefi de, her alanda yetişmiş insan gücünün sayısını ve vasfını sürekli olarak artırmaktır. Sosyal devlet ve sosyal politikaların önemi işte burada görülmelidir.

Gelecek yazımız, Müslüman toplumlarda ve Türkiye’de sosyal sermaye potansiyeli üzerine olacaktır. Meraklı okuyucularımızla yeniden buluşmak dileği ile…

Prof. Dr. Ali SEYYAR

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.