islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5467
EURO
34,9817
ALTIN
2.420,36
BIST
9.722,09
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
20°C
İstanbul
20°C
Az Bulutlu
Cuma Parçalı Bulutlu
19°C
Cumartesi Az Bulutlu
17°C
Pazar Az Bulutlu
19°C
Pazartesi Az Bulutlu
19°C

TROLL…

TROLL…
4 Ağustos 2022 09:31
A+
A-

Eline kamera ve mikrofon alan, televizyon gazeteciliğine soyundu…

“Efendim, son zamları nasıl buluyorsunuz?”

“Efendim, doğalgaz zamları hakkında ne düşünüyorsunuz?”

Bir de açık provokatif sorular var. Mesela;

“Avrupa bizi kıskanıyor mu?”

“Suriyeli mülteciler hakkında ne düşünüyorsunuz?”

Ülkemizde basın özgürlüğü var ya…

Neremizden anlıyorsak bu basın özgürlüğünü!

Sokaklara çıkarak, basın özgürlüğünü kendilerine kalkan edinen bu kişiler, sorduğu sorular ile insanlar arasına adeta bir bomba atarak geriye çekiliveriyorlar. Arkasından gelsin kavgalar, tartışmalar ve insanlar arasında kamplaşmalar…

Geçenlerde izlediğim bir videoda, yaşı on sekiz ya da yirmilerde olan genç bir evladımız (Belki yaşı o kadar da yok) aldığı parayı hak etmek istercesine “Benim annem de Arapça biliyor ben de okudum” diye başladığı cümlede, yirmi yıl öncesinde ülkede dinin daha güzel yaşandığını, Ak parti ile birlikte dinin de yozlaştırıldığını heyecanlı bir şekilde kendince anlatıyordu. Tabii diğer siyasi konularda da verip veriştiriyordu. Videonun altına ise o kadar çok yorum gelmiş ki, bu evladımızı Cumhurbaşkanı bile yapmışlar. Videoyu izleyince bütün lehte olan yorumların yanında ben de aleyhte bir yorum yazdım ama maalesef yorumumuz kabul edilmedi ve yayınlanmadı. Tabi ki bize de bu olay karşısında söyleyecek tek kelime kaldı.

“Trol…”

Bir kere bu evladımız ya da bunu trol olarak kullananlar şunu iyi bilmeliler ki, Arapça okumak ve öğrenmek ile Kur’an okuyabilmek farklı şeylerdir. İkincisi senin ahkâm kestiğin yirmi yıl öncesinde sen dünyada olmadığın bir süreçte olanları, dili geçmiş zaman ile görmüş gibi anlatman Türkçe dersinin zayıf olduğunu gösterir ki Arapça biliyorum demenin de bu noktada pek kıymeti kalmaz. Adama git sen ilkönce “Türkçeyi öğren” derler…

Üçüncüsü, sen ne 1994 krizinde ne de 2001 krizinde, işçi, memur, emekliye sıfır zam verildiğini, 26 bankanın içinin nasıl boşaltıldığını; 28 Şubat sürecinde inanan insanlara nasıl zulmedildiğini, başörtüsü takan öğrencilerin nasıl polis tarafından tartaklanarak okullardan atıldığını bilmiyorsun oğlum…

Kur’an Kurslarının nasıl kapatıldığını bilmiyorsun evladım…

Tek tip insan yetiştirme projesi olan, sekiz yıllık kesintisiz eğitime nasıl ve neden geçildiğini bilmiyorsun paşam!

Sermayenin bile yeşil sermaye olarak dışlandığını, insanların laik anti-laik diye ayrıştırıldığını dolayısıyla da insanların bizzat devlet eliyle kutuplaştırıldığını da bilmiyorsun…

28 Şubat sürecinde halkın kamplaştırılmasının, günümüzde de hala devam ettiğini de bilmiyorsun…

Bilakis geçmiş ile mukayese yapıp günümüzün hükümetini eleştirmen de bir anlam ifade etmez, çünkü mukayese edecek yaşta değilsin. Ancak okuduğumuza göre dersin ki… onu da anlamak zor çünkü araştırıcı ve okuyan bir insan olsan eleştirinin nasıl yapılacağını ve zaman kipini doğru kullanırsın…

Yani nereden bakarsanız bakın tam bir fiyasko…

Ama sosyal medya da fiyaskolar bitmiyor ki…

Bir olay karşısında çevre güvenliğini almaya çalışan uzman çavuş, telefon ile görüntü almaya çalışan bir vatandaşa video çekmemesini söylüyor. Video çeken kişi ise “Bu ülkede basın özgürlüğü var” diyerek uzman çavuşa çıkışıyor. Garibim uzman ise “Basın kartınızı ya da çalıştığınız kurumun gazeteci kimliğini görebilir miyim” diyemiyor.

Dedik ya eline kamera ya da mikrofon alan hatta cep telefonu ile çekim yapan kişiler, basın özgürlüğü adı altında hukuksuz işlerine hukuki zemin oluşturma çabasında…

Nasıl olsa “Basın özgürlüğü” kılıfı var!

Peki, çektiğin bu görüntüleri nerede kullanacaksın?

Sosyal medya platformlarında…

Sosyal medya platformları, ne zamandan beri gazete ya da gazetecilik statüsüne kavuştu acaba? Böyle bir şey var da bizim mi haberimiz yok?

Evet, şeffaf bir toplum olmak iyidir, güzeldir ve toplumun geleceği içinde gereklidir. Ancak her eline kamera alan ve sokağa çıkan insan da gazeteci değildir… Bu işin bir düzene ve sisteme oturtulması da elzemdir. Hepsinden önemlisi de böyle bir şeye soyunmak, gazetecilik mesleğine yıllarını vermiş, bu işin eğitimini almış insanlara saygısızlık ve terbiyesizliktir.

O zaman kaldıralım iletişim fakültelerini, gazetecilik okullarını… Nasıl olsa eline mikrofonu alan gazeteci oluyor…

Bu sıralar bizim Avrupa ve batı hayranı troller Almanya’dan örnek verme konusunda çok gayret sarf ediyorlar. “Kriz en çok bizi vurdu Avrupa’yı o kadar etkilemedi” diyenlere, şu anda Almanya’da devlet daireleri ve müzeler dâhil birçok kamu binasının dış ve iç aydınlatmalarının tasarruf gerekçesiyle kısıtlandığını, sıcak su kullanımının yasaklandığını hatırlatalım ve yaşadığımız bir olayı bu konuda örneklendirelim.

Almanya da balık satan büyük bir merkeze girmiştim. Çok güzel ve hijyen bir balık hali. Ortamın temizlik ve hijyeni, aynı zamanda da balıkların güzelliği bir anda bende fotoğraf çekme hissi uyandırdı. Tam fotoğraf çekecektim ki orada bulunan görevli yasak olduğunu söyleyerek beni uyardı. Şimdi buradan hareketle, Almanya’nın bu eyaletinde basın özgürlüğü yok mu diyeceğiz?  Kaldı ki o mekânda ne bir olay vardı ne de olağanüstü bir durum… Benim isteğim, sadece balıkları ve ortamı masum bir görüntüleme isteğinden başka bir şey değildi.

Anlaşılan o ki oranın görevlisi beni trol zannetti.

Özellikle 28 şubat sürecinde gazeteler ve televizyonlar, yaptığı asparagas haberleri, ismini vermek istemeyen isimsiz hayali generallere dayandırırlardı. Halkımızın çoğu da bu haberlere “gazete yazdı, haberlerde söyledi” diye inanırdı. Günümüzde de aynı şey, sosyal medya trolleriyle gerçekleşiyor. Saf ve temiz vatandaşlarımız, sosyal medyada gördüğü ve duyduğu her şeye inanıyor. Elinde mikrofon ve kamera olan herkesin, doğruyu söylediğini ve dürüst olduğunu zannediyor.

Ne kadar komik değil mi? Komik olduğu kadar düşündürücü de…

Gülüyoruz ağlanacak halimize, vesselam…

Selam, saygı ve muhabbetlerimle…

         Şaban DOĞAN

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.