Merkez bankalarının bağımsızlığı konusu seçim sürecinde de gündeme gelmişti. TCMB’nın bağımsızlığı hakkında tartışmalar millet adına yürütülmesi gereken işin önüne geçmiş, işlevinden daha kıymetli görülmüştü.
Merkez Bankaları Neden Var?
Bir ülkenin içinde takas ekonomisi yerine para
ekonomisi hâkim olmuş ya da olacaksa paranın yönetimi
açısından bir merkezi bankaya ihtiyaç olmaktadır. Bu banka para akışı ve
para üzerinden ekonomi politikalarının tayininde aktif rol almaktadır.
Türklerde Merkez Bankacılığının Geçmişi
“Türk merkez bankacılığının geçmişi Osmanlı
İmparatorluğu dönemine kadar dayanır. Modern merkez bankacılığının bazı görev
ve yetkileri, 1856 yılında Fransız ve İngiliz ortaklığı ile Bank-ı Osmani adı
altında kurulan ve 1863 yılında Bank-ı Osman-i Şahane adını alan bir devlet
bankası tarafından üstlenilmişti. Çoğunluk hisselerinin İngiliz ve Fransızlara
ait olduğu Bank-ı Osman-i Şahane, banknot ihraç etme imtiyazı ve tekeline sahip
bulunuyordu. Hükümet bu imtiyaz süresince kağıt para çıkarmamayı ve
bu konuda başka kuruluşlara izin vermemeyi kabul ediyordu. İç ve dış borçlara
ilişkin faiz ve anapara ödemelerini üstlenecek olan Bank-ı Osman-i Şahane,
devletin haznedarlığını yapacak, devlet gelirlerini toplayacak, Hazine
ödemelerini yerine getirecek ayrıca hazine
bonolarını iskonto edecekti. Ulusal sermayeli bir merkez bankası
oluşturulması, modern Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasından hemen sonraki
döneme rastlar. 1926 yılından itibaren hazırlıklara girişilmiş, 11 Haziran
1930’da Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu kabul edilerek Banka kurulmuş
ve resmen çalışmaya 1 Ocak 1932’de başlamıştır. Bir anonim şirket olan
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası hisselerinin çoğunluğu Hazine’ye
aittir.”
//www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/fd5e0b54-5b3c-454e-910c-240ed4ea43a8/MerkezBankaciligi.pdf?MOD=AJPERES&CACHEID=ROOTWORKSPACE-fd5e0b54-5b3c-454e-910c-240ed4ea43a8-m3fBeN0 (Erişim: 16 Temmuz 2018) (Bu
kısım TCMB’nın kendi sayfasından alınmıştır.)
Hisselerin çoğunluğu Hazine’ye ait olsa da tamamı Hazine’ye ait olmadığı için Banka’nın adı paramızın da üzerinde görebileceğimiz gibi Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası değil, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’dır.
Peki, Bu Banka Kimin Olmalı?
Dünyanın çoğu yerinde merkez bankaları sermaye gruplarının
elinde. Bu, uzun yıllar süren iktidarı elinde bulunduran devlet
ile sermayeyi elinde bulunduran
burjuva savaşının burjuva tarafından kazanılması sonucu oluşan
bir durumdur. Bugün, yerel ve küresel sermaye, ülkelerin temel finansman
kurumu olan merkez bankalarının sahipliğini ve yönetimini
yürütmektedirler. Köşeye sıkıştırılmış iktidarlara hazırlatılan ve kabul
ettirilen yasalar ile burjuva sınıfı kendilerine bağımlı merkez
bankalarını devletlerine karşı özgür ve özerk kılmayı da
başardı.
Sermayeyi elinde bulunduran güçler bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde özellikle dışardan sağladıkları krediler ve bunun sonucunda oluşturdukları baskılar, ekonomik spekülasyonlar, iç karışıklıklar, medyada ve entelektüel alanda ellerinde bulundurdukları kalemşörler ile hükümetleri çoğu alanda olduğu gibi merkez bankasının bağımsız olması noktasında da zorluyorlar.
Döviz kuru, enflasyon ve benzeri kavramlar ile ekonomiyi yönetecek
araçları eline alan Türkiye’yi sıkıştırmaya çalıştığını rahatlıkla
görebiliyoruz. Kısaca, “bizim düzenimizden çıkma, itaat et ve bizlere faiz
ödemeye devam et” dediklerini görüyoruz.
Batı Merkez Bankası’nın Bağımsızlığını Neden İsteniyor?
Merkez bankası bağımsız olmalı çünkü….. diye devam eden merkez bankalarının bağımsızlığını öven onlarca cümle kurulabilir. Araştırırsanız anında bulabilirsiniz.
Batı, Dünya Bankası, IMF gibi yapıları ile hazırladığı
raporlarda TCMB’nın bağımsızlığını öğütlüyor, öneriyor. Şu soru
geliyor aklıma; benim ülkemdeki merkez bankasının
bağımsızlığı Batı’ya ne yarar sağlayabilir? Cevap çok net
ortada; ülkemiz için bağımsız kurgulanan merkez bankası aslında
hizmet etmesi gereken ülkenin vatandaşlarından, hükümetinden, devletinden,
milletinden bağımsız! Aksine küresel güçlere ve
sermaye sahiplerine bağımlı. Başka bir ifade ile bize bağımlı
olmayan merkez bankası birilerine sıkı sıkıya bağımlı.
Bizim ülkemizin içindeki ekonominin para döngüsünü yönetme hakkı TCMB’nın sermayesini elinde bulunduranların elinde. Sermayenin bir kısmı ise yabancı bankaların elinde.
Cumhurbaşkanlığı genelgesiyle Merkez Bankası, BDDK, SPK’nın yanı sıra Ziraat Bankası, Halk Bankası, Vakıflar Bankası ve Türkiye Kalkınma Bankası’ndan oluşan kamu bankaları da Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’a bağlandı.
Son 20 yıldır Hazinemizin TCMB’sı sermayesinde payı giderek artırılmaktaydı. Şimdi, TCMB milletin verdiği oylar sonucu seçimle işbaşına gelmiş iktidara bağlı kılındı. Milletin iktidarına bağlandı.
Bundan rahatsız olanlar ya Batı öğretilerini içselleştirmiş ve yerli milli düşünemez olmuşlardır ya da saklanamayacak şekilde yabancı sermayenin işbirlikçisi olmuşlardır.
Bütün bu işbirlikçilere, aklı yetmezlere karşı bizim yapmamız gereken
kendimize uygun olan yolu bulmak ve daha önceki uygulamalara olan bağlılığımızı
sorgulayarak hayrımıza olan yolu bulmaktır.
2/BAKARA-170: Onlara, “Allah’ın indirdiğine uyun!” denildiğinde, “Hayır, biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz (yol)a uyarız!” derler. Peki ama, ataları bir şey anlamayan, doğru yolu bulamayan kimseler olsalar da mı (onların yoluna uyacaklar)?
Eymen NAMAZCI
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi