islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5004
EURO
34,6901
ALTIN
2.496,45
BIST
9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
19°C
İstanbul
19°C
Parçalı Bulutlu
Pazar Az Bulutlu
21°C
Pazartesi Hafif Yağmurlu
23°C
Salı Az Bulutlu
24°C
Çarşamba Az Bulutlu
22°C

Yasin Suresi Fehmettiğimiz Zihinsel Gönül Okumalarımız-III

Yasin Suresi Fehmettiğimiz Zihinsel Gönül Okumalarımız-III
30 Nisan 2018 13:53
A+
A-

Sohbeti Kur’an Olanın Yolu Aydınlık Olur:
56/

Mutlulukların tek başına değil eşle birlikte yaşandığında lezzet vereceği;
58/

Karşılıklı selamlaşan insanların Allah’ın mesajını birbirlerine karşı sundukları ve tavsiyeleştikleri;

Birbirleri ile selamlaşabilen toplumlarda yardımlaşma ve merhamet duygusunun yaygınlaşacağı;

Hayatın herhangi bir merhalesinde tanış olmuş her insanın ömür boyu birbirleri ile karşılaştıklarında selamlaşması gerektiği;

Karşılıklı selamlaşmanın insanların birbirlerine insani değerlerden uzaklaşmama hususunda kontrol ve müdahale yetkisini vermek demek olduğu;

Maddi manevi herhangi bir menfaat gözetmeksizin yapılan selamlaşmanın kaynağının Rabbimiz olduğu;
59/

Günahkarların mahşerde hesap vermek için yalnız bir şekilde bekleyecekleri;
60-61/

Çevresel etkilerden ve algılardan etkilenmeksizin insan faydasına olabilecek her türlü düşünce, hal ve hareketin fıtrata uygun olacağı;

İnsan fıtratına aykırı her türlü zihinsel düşünce ve eylemin “Şeytan” ismiyle kavramsallaştığı;

Her kimse fena bir iş üzere iken, kendi iç dünyasında zihinsel bir uyarının; yaptığının yanlışlığını mutlaka fısıldayacağı;

İnsanın yaptığı iş ve eylem öncesi aldığı kararın vicdan kaynaklı zihinsel uyarı doğrultusunda hareket etmesine vesile olmuşsa yaptığı işin ve eylemin kabul edilebilir faydalı tercih olduğu;

Allah’a kulluğun da, şeytana kulluğun da insan bünyesinde (ruh+beden) gerçekleştiği; Tercih ve iradenin Kişinin kendisinde olduğu;

Kişi tercihte ki yetkisini (irade) canı istediği zaman Allah’a kullukta, canı istediği zaman şeytana kulluk da kullanabileceği ancak bu tavrın Allah tarafından kabul edilmeyeceği;

İnsanoğlu ya Allah’a ya şeytana kul olacağı; Aynı anda her ikisine birden kulluğun mümkün olmayacağı;

İnsan ömrünün tamamı ya Allah’a ya şeytana kullukta geçeceği; Üçüncü bir tercihin olmadığı;

Bağlılık duygusunun ve bu duygu neticesinde yapılan hal ve hareketler; yaratılmış varlıkları tazim ve memnun etmek için yapıldığında alçaklık ve sütü bozuklukla ifade edildiği; Allah için yapıldığında ise erdemli bir tavır olduğu;

İnsanoğlunda ki “nankörlük” özelliğinin Allah’a kulluğu keşfetmesi için var olduğu;

Kişinin yaptığı eylemlerin bir “niyet” neticesinde gerçekleştiği;

İnsanoğlunun niyetinin neye ve kime kulluk ettiğiyle ilintili olduğu;

Kişiyi memnun etmek için yapılan hal ve hareketlerde göstermelikler ve sahtelikler olabileceği;

Allah’ı memnun etmek için yapılan hal ve hareketlerde samimiyet ciddiyet ve verimlilik olacağı;

Kulluğun amacına uygun doğru bir şekilde yapılması gerektiği;
62/

Aklını kullanmayan insanın çok yanlışlıklar yapacağı;

Aklını kullanmaksızın “uydum kalabalığa” tercihinin kişiyi kolayca sapıklığa sürükleyebileceği;

Toplumsal baskı, adet, gelenek ve göreneklerin kişilere akıllarını kullandırmayacakları;

Bir toplumda insanların genelinin ortak akılla kişisel ve toplumsal sorunlara çözüm üretebilecekleri;

Toplum olarak kutsallaştırılan; Dine rağmen Din’le alakası olmayan gelenek, görenek ve adetlerin akıl süzgecinden geçirilmedikçe nesiler boyu devam edeceği;

İnsanın yaptığı fena iş ve eylemler öncesinde zihinsel olarak aldığı kararlarda aklını devre dışı bıraktığı;

İnsanoğlunun yaratılışta ki huyunun değişmesinin nedeninin aklını kullanmadığı için olduğu;

Aklını devre dışı bırakan insanların kandırılmasının kolaylaşacağı;

İnsanların akıllarını devre dışı bırakmalarının kandırılmalarını kolaylaştıracağı;

Kolayca kandırılan insanların akıllarından yeterince istifade etmedikleri için olduğu;
63/

Bu dünyada aklını kullanmayıp cibilliyetini bozanların ahirette ateşle karşılanacağı;
64/

İnsan için bu dünyada kötülükleri görmezlikten gelerek veya üzerini örterek yaşamanın ahirette ateşle karşılık bulacağı;
65/

Dünya hayatında insan iradesinin emrinde olan ağız, el ve ayaklar hesap gününde bağımsız bir şekilde işlev göreceği;

Bu dünyada yaptıkları fena şeyleri inkar etmek için bir sürü gerekçeli senaryo uyduran insanoğlu aynı şekilde ahirette de hesaba çekildiğinde aynı metodu deneyeceği;

Ahirette kişinin yalnız olarak hesaba çekileceği;
66/

Bedenimizde ki fiziki göz gibi insanın hidayetine vesile olacak olan vicdani ve manevi basiret gözünün de ruhumuzda var olduğu

İnsanoğlu için göz nimetinin bu dünyada ki yaşantısında nasıl bir kolaylık sağlıyor ve son derece büyük bir öneme sahipse, ruhunda ki vicdani ve manevi basiret gözünün de farkına varıp amacına uygun bir şekilde kullanması halinde ahiret hayatında kolaylıklar sağlayacağı;

Gözün gördüklerinden yola çıkarak Allah’ın kudretini, yüceliğini ve tekliğini idrakın insanda ki basiret gözünün görmesi demek olduğu;

Dünyevi işlere ve zevklere tutku derecesinde bağlanmanın basiret gözünün işlevselliğini kaybetmesine neden olacağı;

İnsanda ki basiret gözünün kapanmasını en çok şeytani zihniyetin arzuladığı;
67/

Kötülük ve fena işlerden pişmanlık duyarak vazgeçmenin Allah cc tarafından kabul göreceği;

İnsanoğlunun ölmeden önce hayatında ki yanlış ve işlediği fena işlerden pişmanlık duyarak vazgeçmesinin her zaman mümkün olacağı;

İnsanda ki işlediği kötülüklerden pişmanlık ve vazgeçme özelliği olmasaydı dünya hayatının yaşanmaz bir çileye dönüşeceği;

Kararsızlığın körlük gibi çaresizlik olduğu;

Kararsızlığın insanoğlunu ileriye taşıyamayacağı gibi geriye de döndüremeyeceği;

Kararsız olmanın insan fıtratına aykırı olduğu;

İstisnasız hiç bir insanın kararsız olamayacağı ancak kararının ne olduğunu gizleyeceği;
68/

İnsanoğlunun bu dünyada aklını kullanarak yaşaması gerektiği;

Dünya hayatında aklını kullanarak yaşadıklarını zanneden bir çok kimsenin duygu, hissiyat, arzu, istek ve başkalarına benzeme şeklinde yaşantılarını sürdürdükleri;

İnsanların doğumuyla bu hayata gelişi ve ölümüyle bu hayattan ayrılışı üzerinde akla dayalı mantıksal önermeler üzerinde kafa yorması gerektiği;

Yaşlılık ve çocukluğun bu dünyada yardımsız ve desteksiz yaşamlarını sürdüremeyecekleri;

Çocukların ve yaşlıların sorunsuz bir şekilde yaşamlarını sürdürmelerini sağlamak amacıyla bireysel, kamusal veya aile olarak tedbirler alınması gerektiği;

Tıbben genlere müdahale ederek veya suni organlar icat ederek insan ömrünün uzatılabileceği;

Müdahale edilerek ömrü uzatılan insanların kendisine bir faydası olmayacağı gibi çevresine de maddeten ve manen yük olacağı;
69/

Şuursuz bir okuyuşla okunan Kur’an ayetlerinden istenilen mesajın öğrenilemeyeceği;

Kur’an ayetlerinin anlam ve manası üzerinde düşünerek okunması gereken bir bilgi ve tavsiyeler kaynağı olduğu;

Kur’an da ki bilgilerin hayal mahsulü olmadığı, dünya hayatında mutlaka insanoğlunu ilgilendiren bir karşılığının bulunduğu;

Allah’ın muradının bilinmesi için Kur’an kitabına sadece görsel olarak bakmak değil öğüt alacak şekilde okumak gerektiği;
70/

Aklını amacına uygun kullanan insanların uyarılmaya ihtiyaçları olmaksızın yaşamlarını sürdürecekleri;

Akıl fikir ve vicdanlarının sesini dinleyerek hareket eden insanların yaşantılarının; kendilerini akıllı zannedip akıllarını ve vicdanlarını devre dışı bırakıp zekalarıyla hareket eden insanlara örnek olacağı;

Hayatı aklıyla fikriyle vicdanıyla bilinçli yaşayan kişilerin hal ve hareketleri, toplumsal münasebetleri lisanen ifade edilen hak söz gibi etrafını etkileyeceği;

Doğru/hak söz inkarcıların engellemelerine rağmen insanların akıl ve vicdanlarını kullanmalarını tetikleyeceği;
71/

İnsanoğlunun emrine verilen ve kullanımına sunulan yeryüzünün her türlü varlıklarının muhteşem yaratıcı kudretinden bihaber umursamaz şekilde yaşayanların bakar kör oldukları;

Bu dünyada gözlerimizin gördüğü, ellerimizin değdiği her ne var ise Yüce Yaratıcımızın gücünü gösterdiği;
72/

İnsanoğlunun emrine verilen bu dünya hayatının nimetlerinin huzur vermekten ve karın doyurmaktan ibaret olduğu;

İnsanoğlu bu dünya hayatında huzur bulamıyorsa, karnını doyuramıyorsa sebebinin kendisi olduğu;
73/

İnsanoğlunun aldığı gıda,sıvı ve havanın vücudun yaşamsal fonksiyonlarıyla olan ilişkisi bilimsel olarak incelendiğinde teşekküre şayan muhteşem bir hayat içerisinde hayatla karşılaşıldığı;
74/

Müslüman yardım gördüğü kişi ve kurumlara karşı duyduğu minnet duygularını, Allah’a beslediği minnet duygularının önüne asla geçirmemesi gerektiği;

Bu dünyada kişinin rızkı ve her türlü faydalandığı nimetleri elde etmek için vesile olacak diye veya olanlara, taparcasına bağlanamayacağı;

“Yardımı dokunur” diye insanların birbirlerine bağlanma ve saygı gösterme duygusunun içerisinde tapınma tehlikesinin olabileceği;

İnsanoğlunun fıtratından olan Yaratıcıya tapınmanın bir menfaat beklentisi karşılığında olmaması gerektiği;

Menfaat beklentisi içerisinde yapılan tapınmanın, bedelin kıymetine göre ilah değişikliğine neden olacağı;
75/

Ahlaklı ve erdemli toplumların gücün sözü ile değil sözün güzeli ile kurulduğu;

İnsanlara yardım ve maddi manevi destek de bulunan kişi ve kurumların beşeri anlamdaki güç ve zenginlik kaynaklarının vesilesi yine insanlar olduğu;

Devlet, cemaat, tarikat v.b. toplu kuruluşlar kurduğu otoriter gücünü kendisine tabi olan vatandaşlarından aldığı;

Devlet, cemaat, tarikat v.b. topluluk otoritesinin ilahlaşmasına neden olabilecek hal, hareket ve sözlerden kaçınılması gerektiği;
76/

Yeryüzünde kendisini ilah yerine koyan kişi ve kuruluşların varlığından dolayı Müslümanın üzülmesine gerek olmadığı;

Müslüman, yeryüzünde ki sahte ilahların varlığından ziyade kendi istikametinin düzgün olmasına dikkat etmesi gerektiği;
77/

İnsanoğlunun bir damla meniden yaratıldığını zaman zaman hatırlaması gerektiği; aksi halde hiç hatırlamamanın Allah’a düşmanlık olabileceği;

Evveli bir damla sıvıya ait olan istisnasız tüm insanların ten,din,ırk ve benzeri mensubiyet farklılıklarından dolayı birbirlerine düşman olmalarının anlamsız ahmakça bir iş olduğu;

İnsanın hayatında ki zorlukların kaynağının insanlar olsa da yaratılış da ki öz itibariyle hepsinin de bir damla sıvı olması nedeniyle insanlık taraftarı olması gerektiği;

İnsanoğlu ilimde, bilimde, teknolojide ilerledikçe yaratıcı güç ve kudretin kendisinde olduğu vehmine kapılacağı;

Cinsellikte ki cazibenin tenden değil meninin rahimde yeni bir yaratılışa dönüşmesinden kaynaklandığı;

Müslümanın Allah’a cc karşı verdiği sınavı kaybedeceği en zayıf ve zaaf noktasının cinsellik olacağı;

Evlilikleri yürütmenin büyük bir mücadele ve özveri gerektirdiği;

İnsan vücudunun yaratılışına vesile kılınan meninin aynı vücutta üretilmesinin, gücü, kudreti, şanı yüce tek büyük Allah’a cc yakışan bir iş olduğu;

İnsanoğlunun evlilik harici çoğalması ve üremesi için bilimsel laboratuvar çalışmaları yapılacağı; Ancak bu durumun Allah’a karşı yapılmış bir düşmanlık olacağı;

İnsanoğlunun yaratılıştan kavgacı bir mizaca sahip olduğu;

İnsanoğlunun sorup öğrenme ve tartışma yeteneğinin doğuştan olmayıp sonradan kazanıldığı;

İnsanoğlunun öldükten sonra tekrar dirilişinde ve ahiretin varlığında şüpheye düşmesi halinde Allah’a düşmanlık yapmış olacağı;

İnsan tohumu olan meni hariç tüm organlarının tıpa tıp benzeri fonksiyonel olarak yapılabileceği;

İnsanoğlunun kendine benzettiği varlığı yapması ve yeryüzünde fıtrat kaynaklı kendi yapması gereken işleri yaptığı cihazlara havale etmesinin Allah’a cc meydan okumak olacağı;

Bilim ve teknolojinin insana benzer cihazlar imal ederek yaygınlaşacağı çağlarda insan neslinin yeryüzünde yok denecek kadar azalacağı;
78/

İnsanların öldükten sonra toprağa karışan cesetlerinin tekrar dirilişi ile ilgili şüpheye düşecekleri;
79/

Ahirete ve tekrar dirileşe inanmadığını söyleyen bir kişiyle karşılaşıldığında ona kimin yarattığını sormak gerektiği;

Yeryüzü varlıklarının doğumunda ki sıradanlaşan fiziki sebeplerin esas yaratıcıyı perdelememesi gerektiği;
80/

Yaratılan her varlığın gözle görülür faydaları olduğu gibi gözle görülmeyen faydalarının da bulunabileceği;

Yaratıcımız Yüce Allah cc yarattığı varlıklara koyduğu özellikler sayesinde fiziksel ve kimyasal tepkimeler neticesinde farklı varlıklara dönüşebildiği;

Kudreti sonsuz Yüce allah’ın cc tabiatta yarattığı her varlığın insan müdahalesi olmaksızın girdiği kimyasal ve fiziksel tepkime sonucunda uğradıkları değişim ve dönüşümlerin de doğaya fayda sağladığı;
81/

Yeryüzü ve gökyüzü gibi muhteşem bir alemi ancak eşi benzeri olmayan güçlü bir kudret sahibinin yaratabileceği;

Cenab-ı Allah’ın şehadet aleminde ki yaratışında olduğu gibi benzer her türlü varlığı yaratışında yine benzer ölçü ve hesap çerçevesinde yaratacağı;
82/

Kainatta yaratılış gereği yeni doğan her ne var ise Allah’ın “ol” emrine muhatap kılındığı;

Her yaratılan varlığın bütüncül olarak Allah’ın “ol” emrine muhatap olduğu gibi söz konusu varlığın bünyesinin mikro organizma açısından zerrelerinin muhataplığının sürekli olarak devam ettiği;
83/

Beşer kaynaklı egemenliğin her daim eksiklikler içereceğinden hiç bir zaman Allah’ın Egemenliği isnat edilemeyeceği;

İnsan eliyle kurulan dünyevi egemenliğe “Allah’ın egemenliği” denilmesinin sözlü olmasa da eylemsel ilahlık iddiası demek olacağı;

Allah’ın egemenliğine hiç bir beşerin müdahalede bulunamayacağı; Müdahaleye açık egemenliğe de Allah’ın egemenliği denilemeyeceği;

İnsanoğlunun gücünün yettiği tercihlere müsaade edilmesinin imtihanıyla,gücünü aşan hususların ise Allah’ın egemenliği ile doğrudan ilgili olduğu;

Dünya hayatında insanoğluna müsaade edilen imtihana konu hal, hareket ve mekanların varlığı Allah’ın egemenliği; imtihana konu tercihin ise beşeri egemenlik demek olduğu;

Beşer eliyle kurulan hiç bir iktidarın muktediri tarafından “Allah’ın Egemenliği” iddiasında bulunulamayacağı;

Bakara 258. ayette İbrahim Peygamber ile nemrut arasında geçen konuşmanın Allah’ın egemenlik alanı ile kulları için müsaade ettiği ve belirlediği imtihanlarına vesile olacak beşeri egemenlik alanına en güzel örnek teşkil ettiği;

Nemrut’un İbrahim Peygambere karşı “Ben de diriltir, öldürürüm” diyerek mahiyetinde ki adamı öldürmesi Yaratıcının verdiği iradesi çerçevesinde imtihanı gereği beşeri egemenliğe işaret ettiği;

İbrahim Peygamberin Nemrut’a “Şüphesiz Allah güneşi doğudan getirir, sen de onu batıdan getir” diyerek cevap vermesi Allahın Egemenlik alanına işaret ettiği;

Allah’ın müsaade ettiği imtihan alanı olarak belirlediği beşeri irade gereği dünyevi hükümranlığın kaynağının da Allah cc olduğunun bilinciyle hesap verilebilir şekilde hareket etmek gerektiği;

Yasin Suresi düşünsel okumalarımdan zihnime yansıdı.

Estağfirullah… Estağfirullah… Estağfirullah…

Kuran Okuyunuz. O’nu okudukça kişiye özel zihinsel yansımalarını keşfedeceksiniz. Doğrusunu Allah (cc) bilir.

Söz konusu bu ve benzeri çalışmalarım kesinlikle meal veya tefsir çalışması olmayıp, İlgili Kur’an Suresi okumalarım esnasında zihinsel olarak fehmettiğim tespitlerdir. Kişisel olarak ibadet ve zikir amaçlı yaptığımız derslerin paylaşımından kastımızın ümmeti Kur’an okumaya yönlendirmede faydası olacağı düşüncesiyle, ayetlerin ruhuna ve surenin bütünlüğüne uygun akıl ve gönül okumaları yapmak olup Kur’an’ın ibadet muamelat ve fıkhına aykırı tespitlerin varlığı halinde ehlince uyarılmaya her zaman açık ve tashihimin beyanı olduğunu belirtmek isterim.

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.