islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5004
EURO
34,6901
ALTIN
2.496,45
BIST
9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Yağmurlu
13°C
İstanbul
13°C
Yağmurlu
Cumartesi Parçalı Bulutlu
19°C
Pazar Az Bulutlu
21°C
Pazartesi Az Bulutlu
21°C
Salı Az Bulutlu
23°C

Yemek Ücretini Ödemeden Giden Rahat Bırakılır mı?

Yemek Ücretini Ödemeden Giden Rahat Bırakılır mı?

Mersin’de yemek mekânlarından birindeyiz. Bize hizmet veren garsonlardan birine tebessümlü bir ifade ile sordum:

-Adınızı lütfeder misiniz?

-Ercan, efendim.

-Ercancığım, size bir sorum olacak: Bunca hizmetinizi ve ikramınızı aldıktan sonra, hizmetinizin ve ikramlarınızın ücretini ödemeden çıkıp gitsek bu konağın sahibi ve siz çalışanları bizden memnun kalır mısınız? Bizi rahat bırakır mısınız?

Ercan galiba şaka yapıyorum sanarak önce bir nezaket icabı:

-Canınız sağ olsun efendim, dedi. Sonra ben tekrar sordum:

-Ya biz bu işi adet haline getirirsek, acıktığımız zaman gelip yersek, içersek, ödemeden çıkıp gidersek, yine bir şey demeden bizi rahat bırakır mısınız?

Bu sefer Ercan:

-Hayır abi, ne yalan söyleyeyim işte bu olmaz. Şayet siz, bu yanlışı ve nezaketsizliği devam ettirirseniz, size bu hizmet ve ikram bir daha verilmez, verilenlerin de hesabı sorulur.

Şimdi taşı gediğine koyma sırası bize gelmişti:

-Ercancığım, sen, ben ve bütün insanlar muhteşem bir konakta bulunuyoruz biliyor musun? O konak, şu içinde yaşadığımız kâinat. Bu kusursuz konağın sahibi ise Allah. Canlı-cansız her varlık bir garson. Hava bir garson, su bir garson, toprak bir garson, güneş bir garson, deniz bir garson, ağaçlar bir garson, hayvanlar bir garson… Her birinin eliyle türlü türlü ürünler, nimetler sunulmaktadır bize. Her gün, her an, biz bunları yiyor, içiyor, fevkalade hizmet alıyor ve ikram görüyoruz. Bunların ücretini ödemezsek bu muhteşem konağın sahibi Allah bizden memnun kalır mı, bizi rahat ve cezasız bırakır mı?

-Bırakmaz.

-Allah’ın istediği ücrete gelince o para değildir. Eğer Allah, sunduğu nimetleri para ile satsaydı, hiç kimsenin serveti onları almaya yetmezdi. Bu sebeple Allah, merhametinin bir tecellisi olarak herkesin gücünün yeteceği şeyler istemiştir. Onlar da üç şeydir: Tezekkür, tefekkür ve teşekkür. Diğer bir ifadeyle zikir, fikir ve şükürdür. Her nimete ve esere baktığımızda Allah’ı anmak zikir, Allah’ın harika işlerine ve sanat eserlerine hayran kalmak fikir, Allah’ın nimetlerinden dolayı Allah’a şükür etmek de teşekkürdür.

Ercanım, kulun Allah’a teşekkürünün adı da beş vakit namazdır. Beş vakit namazı, teşekkür olarak bizden isteyen Allah şöyle buyuruyor: “Beni unutmayın ki, ben de sizi unutmayayım, bana şükür ve teşekkür edin, nankörlük etmeyin ki[1][1]nimetimi artırayım, azaba çarptırmayayım.[2][2] Size mühlet veriyorum ki tevbe ve teşekkür fırsatını yakalayasınız. Bu sabrımı ve mühletimi isyanda kullanırsanız unutmayın tuzağım pek kuvvetli[3][3], azabım da pek şiddetlidir.”[4][4] “Namazla ve sabırla benden yardım isteyin.”[5][5] İsteyin ki şu belalı dünyada sizin yar ve yardımcınız olayım. Belalardan koruyayım, kurtarayım.[6][6]

Ercan zeki bir garsondu. Meseleyi çok iyi anladı. Anladığı ve memnuniyeti her halinden belliydi. Sordu:

-Abi biz burada, ayak üstü hiç böyle bir sohbet dinlemedik ve sizin gibi bir müşteri ile de ilk defa karşılaştık. Başka ne zaman görüşürüz?

-Ercan’ım biz bir daha görüşemeyebiliriz. Biz bir program için İstanbul’dan geldik ve gidiyoruz. Ama şu kâinat konağının sahibini sever, Onu hiç unutmaz ve Ona karşı görevlerimizi hakkıyla yaparsak inşallah cennette buluşur ve görüşürüz, dedim. Yanımda olup bitenlere şahit olan oğlum Muhammed beğ ve diğer arkadaşlarımla beraber Allah’a ısmarladık dedik, ücretimizi ödeyerek oradan ayrıldık.

Dr. Vehbi KARAKAŞ


[7][1] Bkz. Bakara, 2/152

[8][2] Bkz. İbrahim, 14/7

[9][3] Bkz. Kalem, 68/45

[10][4] Bkz. İbrahim, 14/7

[11][5] Bkz. Bakara, 2/152

[12][6] Bkz. Hcc, 22/78

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi


Yorumlar
  1. Tuncay Arabacı dedi ki:

    Bütün borcu namaza yüklemişsin,namazını kılan borcunu ödemiş sayılır mı hiç? Aslolan görevlerini yerine getirmedikten sonra?
    “Ben kılarım namazımı
    Kılır isem, kılmaz isem
    Ol Hakk bilir niyazımı”
    Kulun, Hakk’a olan borcunu ödemesinin en önemli kuralı, “kul hakkıdır”.
    Kamil insan, olgun insan olmanın kuralları da evrenseldir, dinimiz de bunu emretmektedir.
    Namazı imanın direği olarak görmek doğrudur fakat tek başına asla yeterli değildir.
    Dünyadaki müslüman ülkelerin içine düştükleri çaresizlikler, yönetilenler tarafından sömürülmeleri, savaşların göbeğinde olmaları dinimizin güzelliklerini görememekten,
    farklı algılamalardan kaynaklanmaktadır.
    Namazı şeklen uygulayanlardan olmayın sakın,
    En iyi Müslüman da en iyi insan da çevresine( insanlığa) en çok yararlı olandır.
    Sağlıcakla ve sevgiyle kalınız.