islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5860
EURO
34,7910
ALTIN
2.412,82
BIST
9.645,02
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
24°C
İstanbul
24°C
Az Bulutlu
Çarşamba Az Bulutlu
22°C
Perşembe Az Bulutlu
20°C
Cuma Açık
20°C
Cumartesi Az Bulutlu
19°C

1 Mayıs, Bayram Olarak mı Kutlanmalıdır?

1 Mayıs, Bayram Olarak mı Kutlanmalıdır?

Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın: Tam Bir Bayram Havasında 1 Mayısların Yaşanmasına Vesile Olduk

Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü dolayısıyla 18 Mart Çanakkale Caddesi’ndeki kutlama programıyla ilgili bir restoranda basın toplantısı düzenledi. Anadolu şehirlerinde düzenledikleri programlarla 1 Mayıs’ın Taksim Meydanı fetişizmine karşı olduklarını dile getiren Yalçın, “Geçmişte İstanbul’da 1 Mayıs kutlayabilir miyiz diye denemelerimiz oldu. Fakat bu denemelerden sonra gördük ki İstanbul dayatması ve diretmesinin bir anlamı yok. Bunun üzerine Anadolu’nun bütün meydanlarını “1 Mayıs Meydanı” olarak kabul ettik ve birçok ilde program yaptık.” diye konuştu. Anadolu meydanlarını, 1 Mayıs meydanı yapmanın son derece faydalı olduğunu dile getiren Yalçın, “Anadolu şehirlerinde insanları 1 Mayıs ile buluşturduk. Anadolu meydanlarında tam bir şölen, tam bir bayram havasında 1 Mayısların yaşanmasına vesile oldu.” dedi.

1 Mayıs, Bayram Olarak mı Kutlanmalıdır?

Türkiye’de ve birçok ülkede 1 Mayıs, İşçi Bayramı olarak kutlanmaktadır. Peki, 1 Mayıs’ın bir bayram günü olarak neden kutlanıldığını hiç düşündük mü acaba? Daha doğrusu 1 Mayıs’ın tam bir bayram havasıyla geçmesini sağlamak ne kadar doğrudur? Bayram, denilince önemli ve değer verdiğimiz bir olayı anmak maksadıyla yaptığımız gösteri ve(ya) eğlencelerden oluşan tören değil midir? 1 Mayıs, genelde yurdun değişik yerlerinde hangi dünya görüşüne sahip olursa olsun işçi sendikaları tarafından tertiplenen gösterilerle anılmaktadır. Hakikaten bu gösterilerde sadece nutuk çekilmemekte aynı zamanda halay çekilmekte, konserler verilmekte ve dolayısıyla işçiler doyasıya eğlenebilme fırsatı bulabilmektedir. Bayram dediğin işte böyle olur diyebilirsiniz. Ama 1 Mayıs, gerçekten bayram havasıyla mı anılmalıdır? 1 Mayıs’ın hikmeti ve tarihî anlamı bayram ile anılmayacak kadar farklı olmasının sebebi nedir? O halde gerekçemi anlatayım.

Batı Dünyasına Ait “1 Mayıs” Anılacaksa Matemle Anılmalıdır

Haddizatında 1 Mayıs, 19. asırda Amerika’da ortaya çıkan işçi sendikalarının, kötü çalışma şartlarının iyileştirilmesi ve çalışma saatlerinin 8 saate indirilmesi yönünde kapitalist sömürü sistemine karşı yaptıkları zor mücadeleleri hatırlamak maksadıyla bir “İşçi Günü”dür. Bu doğrultuda 1 Mayıs, dünyada çalışanların emek piyasasında işverenlerce çalışanlara karşı yapılan zulme karşı uluslararası boyutuyla emekçilerin bir dayanışma günüdür. Dolayısıyla 1 Mayıs, netice itibariyle ülkesi, milliyeti, siyasî görüşü, dini, anadili, mesleği, cinsiyeti, yaşı ne olursa olsun, bütün işçilerin başta çalışma hakları olmak üzere ekmek-barış-özgürlük ve demokrasi için birlikte mücadele ettikleri ve birbirleriyle dayanışma içinde bulundukları ve gövde gösterişi yaptıkları bir gündür. Peki ama neden 1 Mayıs?

1 Mayıs’ın “İşçi Günü” olarak tespit edilmesindeki tarihî sebepler, bir başka ifadeyle işçi sınıfının 8 saatlik işgünü talebi ile “1 Mayıs” arasındaki ilişkinin sebeplerinin başında Batı dünyasında ve özellikle ABD’de sömürü sistemine karşı işçi hareketleri gelir. 1860’lı yıllarda ABD’de günlük çalışma süresinin 8 saate indirilmesi yönünde işçi dernekleri kurulmuş ve bu yönde uyarıcı mahiyetinde grevler yapılmıştı. Örgütlü “Meslek ve İşçi Sendikaları Federasyonu” ise 1884 yılı Ekim ayındaki kongresinde 8 saatlik işgünü talebiyle 1 Mayıs 1886 tarihinde ülke çapında grevler ve gösterişler düzenleme kararı almıştı. 1 Mayıs 1886 tarihinde, İşçi Federasyonun genel grev kararı çerçevesinde, Amerika’nın değişik şehirlerinde 400 bin işçi gösteri yapmıştı.

Milkauve’de ise o gün grev ve gösteriş yapan işçilerin üzerine polis ateş açmış ve bu esnada 9 işçi öldürülmüştü. Şubat 1886’dan beri Şikago’daki McCormick tarım araçları fabrikasının önünde toplanan birkaç yüz grevci işçinin üzerine de 3 Mayıs günü polis tarafından ateş açılmıştı. Polisin bu saldırısında 6 işçi öldürülmüştü. Bunun üzerine 4 Mayıs 1886’de Şikago’da Samanpazarı meydanında bir protesto mitingi düzenlenmişti. Miting, olaysız bir biçimde devam ederken, polis, gösteriyi dağıtmak için, saldırmış ve bu arada, kimin tarafından atıldığı hâlâ belirlenemeyen bir bomba, iki polisin hemen, altı polisin de aldıkları yaralar sebebiyle daha sonra ölmesine sebep olmuştur. Polisin açtığı ateş üzerine de en az 10 kişi ölmüştü.

Olayların sorumlusu olarak tutuklanan sekiz işçiden dördü idam edilmiş, dördü de ağır cezalara çarptırılmıştır. 1893 yılında hapiste bulunan işçiler affedilmiştir. Ayrıca, barışçı göstericilere saldırı emrini veren polis yetkilileri de 1889’da meslekten ihraç edilmişti. Bunun üzerine Amerikan İşçi Federasyonu, bu zulme karşı direnme kararı almış ve 8 saatlik işgünü kabul edilinceye kadar her 1 Mayıs’ta gösteri yapmayı kararlaştırmıştır. Dünyadaki işçi sınıfı partileri, 1889 tarihinde Paris’te bir araya geldiklerinde, Amerikan emekçilerinin başkaldırı günü olan 1 Mayıs’ın uluslar arası düzeyde benimsenmesini kabul etmiştir. Bundan böyle 1 Mayıs, dünya işçilerinin birlik ve dayanışma günü olmuştur. Diğer taraftan, Amerikan İşçi Federasyonu’nun 1888 kongresinde alınmış olan bir karar uyarınca 1 Mayıs 1890 tarihinde uluslararası bir gösteri yapılmasını ve uluslararası gösteri gününün de 1 Mayıs 1890 olmasını uygun görmüştür. Demek ki 1 Mayıs1886’de ABD’de başlatılan grevler sonucunda kimin neden ateş açtığı tam bilinmeyen ve ölümlerle sonuçlanan acıklı bir olaylar zinciridir. Bu günlerin “Bayram” olarak kutlanması sizce ne kadar insanîdir?

Pusulası Batı Olan Yerli İşçi Örgütlerimiz 1 Mayıs’a İlgi Göstermiştir/Göstermektedir

Türk sosyal tarihinde 1 Mayıs, Osmanlı döneminde 1906’da ilk kez kutlanmış, 1909-1912 yıllarında ise geniş katılımla barış içinde eylemler yapılmıştır. Birinci Cihan Harbi’nden sonra 1920-1924 yıllarında İstanbul’da ve ülkenin diğer bölgelerinde 1 Mayıs kutlamaları yapılmıştır. Türk işçileri, 1923 yılının “1 Mayıs”ında “İşçi Bayramı”nı kutlamak için Ankara’daki Millet Meclisine yürümüş ve İzmir İktisat Kongresinde öne sürdükleri taleplerini tekrarlamış ve “1 Mayıs”ın “İşçi Bayramı” olarak resmen kabul edilmesini istemiştir.

Cumhuriyet, 1 Mayıs’ı Bir Tehdit Olarak Görmüştür

Cumhuriyet kurulduktan sonra 1 Mayıs 1925 yılındaki kutlamaların ardından, tek parti döneminde ülkedeki işçi hareketleri ve sendikalar yoğun baskılara maruz kalmıştır. 1908 yılından 1925’e kadar, ufak çaplı 1 Mayıs kutlamalarına rastlanmasına rağmen, 1925 yılında bu tamamen yasaklanmıştır. Ankara hükümeti, ideolojik açıdan boşluğa düşmüş bir toplumda işçilerin potansiyel gücünü anlamış ve işçi hareketini bir tehlike olarak görmüştür. Nitekim bu gösteriye cevap olarak da işçi hareketinin öncüleri tutuklanmış, işçi yanlısı bazı gazeteler ve işçi cemiyetleri kapatılmıştır. Akabinde bir kanun çıkarılarak, “1 Mayıs”, “Bahar Bayramı” olarak TBMM’nce kabul edilmiştir (1935). Böylece Kemalist rejim, 1 Mayıs’ı bir nevi kontrol altında tutmak istemiş ve 1 Mayıs’ın hafızalarda “İşçi Bayramı” olarak yer tutmaması için çaba gösterilmiştir.

1960 yılından sonra, “Grev ve Lokavt Kanunu”nun kabul edildiği gün olan 24 Temmuz günü, “işçi bayramı” olarak adlandırılmak istenmiştir. 1925’ten 1976’ya kadar Türkiye’de “1 Mayıs İşçi Bayramı”, ne resmî kurum ve kuruluşlar, ne de sivil toplum örgütleri tarafından kutlanmıştır. 1967 yılında kurulan DİSK, 1976’da “1 Mayıs”ı İstanbul’da Taksim Meydanı’nda kutlamıştır. Ancak, bu gösteriler, daha çok yasal ve yasadışı sol örgütletmelerin rekabet alanı ve birbirlerine karşı gövde gösterişi haline dönüşmüştür. 1 Mayıs 1977’de ise karanlık güçlerce Taksim’de göstericilere ateş açılmış ve faili meçhul bırakılan bu provokasyonda panik çıkmış ve neticede 38 Türk insanı ölmüştür. 12 Eylül 1980 askeri darbesi ise, 1 Mayıs’ın “ Bahar Bayramı” olarak dahî kutlanmasına tahammül edemeyerek, kutlamaları bütünüyle yasaklamıştır. Türkiye’de 1997 yılından beri kitle halinde özellikle Taksim’de 1 Mayıs gösterilerine izin verilmemektedir.

Ezcümle

Biz maalesef işçi kesimi olarak da bizimle hiç ilgisi olmayan bir olaya destek vermek maksadıyla hem Batı taklitçiliği yapıyoruz, hem de taklidimizi manasına uygun olarak hayata geçiremiyoruz. Adeta yüzümüzü gözümüze bulaştırarak kanlı 1 Mayıs’ı 1977’de Takism’e taşımışız. Ne işçi örgütleri 1 Mayıs’ı tam olarak idrak edebilmiş, ne de devlet 1 Mayıs’a sıcak bakabilmiştir. Böyle olunca 1 Mayıs, hemen her kesim tarafından asıl mecrasından uzaklaştırılmıştır.

Bugün ise vardığımız sonuç şu: Hükümete yakın olan işçi sendikaları, 1 Mayıs’ı İstanbul’un dışına çıkararak, Anadolu ile buluşturma görevini üstlenmiştir. Anadolu işçilerimizin ekseriyeti de 1 Mayıs’ın ne olduğunu bilmeden bugün doyasıya eğleniyordur herhalde. Devlet nezdinde düşünmeyen, düşünmesine imkân verilmeyen bir toplumun eğlenmesinde bir sakınca yoktur. O halde ey işçiler, dünya bir eğlence ve oyalanma yeri olduğuna göre siz de 1 Mayıs’ı neşe içinde geçiriniz.

Prof. Dr. Ali SEYYAR

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar
  1. Ejder dedi ki:

    Sol zihniyetin en zayıf olduğu dönemde 1mayısın 8 mart dünya Kadınlar gününün bayraktarlığını Memur-Sen yaptı ilerde daha güçlü bir şekilde teslim de eder