islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5541
EURO
34,8917
ALTIN
2.436,70
BIST
9.645,02
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Hafif Yağmurlu
25°C
İstanbul
25°C
Hafif Yağmurlu
Çarşamba Az Bulutlu
22°C
Perşembe Parçalı Bulutlu
20°C
Cuma Az Bulutlu
19°C
Cumartesi Az Bulutlu
17°C

28 Şubat ne amaçla yapıldı?

28 Şubat ne amaçla yapıldı?
Prof. Dr. Kutluk Özgüven

Erbakan-Çiller koalisyon hükümetinin Haziran 1996’da kurulmasına beklendiği kadar engel çıkarılmamıştı. Nasıl olsa Erbakan Hoca’nın iktisat bilimine ters siyaseti ülke ekonomisini, hazinesini aylar içinde çökertecektir diye düşünülmüştü. Fakat işler tam tersine ilerledi. Hoca’nın beklenmedik siyasi kararları adeta doğa kanunları gibi tam yerine oturuyor, ekonomik krizdeki ülkeyi rahatlatıyordu.

Hoca, bütün devlet kuruluşlarının parasını bir Havuz Hesabı’nda topladı. Dışarıdan faizle borç alımını durdurdu. KİT’ler kâr etmeye başladı. Taban ekonomisini başlattı, memur maaşlarını ikiye yakın katladı. İnsan mutlu olur, verim artarsa üretim dolayısıyla arz artar, talebin önüne geçer dedi. Ekonomi ders kitabına aykırı bu gelişme, hedefi tam 12’den vurdu. Aylar içinde faizli borçlar azalmaya, üretim artmaya, enflasyon düşmeye ve ekonomi büyümeye başladı.

Erbakan’ın ilk altı ayında mesaj çok netti. İslamcı parti denen Refah ve lideri, Türkiye’de birkaç yıl içinde bir kalkınma sıçraması yaşatacaktı. İktidardan gitmeyecekti. Ancak Erbakan faizsiz ekonomi yanlısıydı ve Türkiye’de başarıyı sağlarsa bu, küresel elitlerin faizli borca dayalı (BDPS) ve havadan para üretmeli (KRS) modelini tehdit edecekti. Erbakan’ın “Siyonizm (küresel faizci kapitalist sistem) atom bombalarıyla bile çökmez, ancak âdil düzenle çöker” sözü, onun hedefinin dünyadaki faize dayalı şeytani kölelik sistemi olduğunu açıkça ortaya koymaktaydı.

Dahası Erbakan gelir gelmez, daha kararlarının sonuçlarını görmeden kendinden emin biçimde modelini ihrac için bağımsız 8 İslam hükümetini haftalar içinde ziyaret etti, ikna etti ve onların da bunu yapabilecekleri D-8’ler adını verdiği uluslararası bir yardımlaşma sistemi kurmaya çalıştı. Hem küresel sistemi üretim ve refahı artırarak çökertmeye çalışıyor hem de onun yerini alacak bugün toplam bir milyar üçyüz milyona yakın nüfuslu sekiz ülkeyle başlayarak yeni bir model kuruyordu. Dahası her alanda bu model başarıyla ilerliyordu.

Dünya elitleri aylar içinde bu kadar hızla yol kat eden, kendisine karşı olan, asla şiddet oyununa gelmeyen, böylesi bir liderin ve politikalarının daha fazla sürmesine izin veremezdi. Bu nedenle o zamanki derin devlet, medya, ordu içi ajanları, FETÖ, İslami cenahtaki unsurları ve hatta alenen milletvekili satın alarak hükümeti devirmeye karar verdi.

Hükümeti düşürme çabaları

Önce Susurluk operasyonunu yaptı. Bu operasyon için söylenen, Prenses Diana suikastindeki aynı uzaktan kilitleme teknolojisinin kullanıldığıdır. Bir taşla üç kuş vurulacaktı. Hem derin devletteki Özer Çiller grubu tasfiye edilecek, hem koalisyon çökecek, hem de bazı iç hesaplar kapatılacaktı. Sürekli aydınlık için bir dakika karanlık adlı, ilk Cem Boyner’in teklif ettiği bir eylem türü uygulandı. Ancak bu tuzağa düşmediler. Yine de İçişleri Bakanı Mehmet Ağar istifa ettirildi, yerine tecrübesiz Meral Akşener getirildi.

Ardından sağır edici bir medya yalan kampanyası başlatıldı. Hem derin devletin ve yabancı ülkelerin adamlarına soldan vurdurulurken, İslami cenahtan bazı yazarlara sağdan vurduruluyordu. Bir yandan şeriat geliyor diye çığlıklar atılırken diğer yandan evet şeriat gelecek deniyordu. Büyük gazeteler Hürriyet ve Sabah vuruyor, Feto vuruyor, darbeci generaller vuruyor, öbür taraftan  içten sesler bir yandan geri adım atsak derken bir yandan da daha sert olalım diyerek Erbakan’a bayrak açıyordu.

28 Şubat MGK kararları uygulanmadı

Hocanın deyimiyle bu “glu glu” dansının topçu ateşi altında 28 Şubat 1997 MGK toplantısında maddeler okundu. Erbakan dinledi, medeni biçimde karşılık verdi, hafta başında hükümetini topladı, maddeleri okudu, ve hiçbirini uygulamayacak şekilde diğer gündem konularına geçti. 28 Şubat muhtırası maddelerinde yalan söylendiği şekilde Erbakan’ın imzası yoktur ve bu deli saçması maddeler Erbakan döneminde uygulanmamıştır. Sonraki ANASOL-D hükümetinde uygulanmıştır. Ancak özellikle FETÖ ve diğer derin devlet etkisindeki sözde dindar yazar çizerler de belirli cemaatler de “Hoca bizi sattı, imza attı, koltuğa yapıştı” gibi çirkin şablonları yaymaya başladılar.

28 Şubat Temmuz’da Mesut Yılmaz’la başladı

Bu da hükümeti bozamayınca, bu sefer artık hükümeti tek tek milletvekili satın alarak bozmaya karar verdiler. Ankara’da pazar kuruldu. Fransa mransa gibi ikincil devletler bile topa girdiler. İsrail o zaman Cefi Kamhi’yle markaj yaptı. Bir grup DYP milletvekilini kimi ucuza kimi pahalıya satın alındılar ve Demokrat Türkiye Partisi adında ne demokrat, ne Türkiyeli, ne de parti olmayan Cindoruk/Demirel oluşumuna girip hükümeti düşürneye çalıştılar. Muhsin Yazıcıoğlu Erbakan’a destek zamanıdır dediğinden sayıları tutmadı. Bu durumda parti grubunun daha fazla erimemesi için Çiller başbakanlığı istedi. Erbakan “Demirel 50 yıllık sınıf arkadaşımdır, iyi tanırım, asla sizi başbakan yapmayacak” dese de ısrarı üzerine, koltuğu ona devretmek için istifa etti. Meclisteki Refah-DYP-BBP sayısal yeterliliğini Demirel ünlü sayısal ağırlık değil siyasi ağırlık esastır diyerek dinlemedi ve Mesut Yılmaz’ı başbakan atadı. Bunun üzerine havayı koklayan son bir kaç DYP’li de taraf değiştirdi ve 28 Şubat rejimi yürürlüğe girdi.

Erbakan kararları yerle bir edildi

Necmettin Erbakan’ın küresel finansal kölelik sistemini tehdit eden Havuz Hesabı, bankalardan faizli kredi çekmeme kararı, maaşlarda sürekli yüksek artışlar, D-8’ler, ortak büyük gövdeli uçak ya da Aselsan cep telefonu tarzı BÜTÜN projeleri durduruldu. 

Dahası D-8 birlik projesine destek vermiş Mısır hariç bütün ülkelerde operasyonlar düzenlendi, Erbakan’ı desteklemiş liderler tek tek kâh zehirlenerek, kâh darbeyle iktidardan indirildi. Dolmabahçe Sarayı’nda imzalanan bu ciddi proje altı ayda bir hâlâ toplanılsa da tamamen unutuldu.

28 Şubat sonrası sınıf sistemi

Ancak pek dikkat çekmeyen bir operasyon daha yapıldı ki o da Türk toplumunu bozdu ve hâlâ bozmakta. Bu da adına 8+3 denen, görüntüde İmam Hatiplere karşı yapılan ama aslında ülkeyi sınıf sistemine, paralı özel okullara, burjuvazi ve çalışan sınıf olarak bölünmeye mahkûm eden adaletsiz, eşitsiz eğitim reformlarıdır. Bugün bunun sayesinde az devlet liseli ya da kırsal kesim çocuğu iyi üniversite yerlerine girebilmektedir. Bugün ülke 28 Şubat sonucunda, muhafazakar laik olarak değil zengin fakir olarak bölünmüş, gelir dengesizliği hiç bu kadar artmamıştır. Bu şekilde küresel elitler, faize dayalı bankacılık sistemini garantiye almış, hatta onu koruyarak ayrıcalıklarını sürdürmek isteyen dindarlara savundurmuştur.

Eğer 28 Şubat’ı tersine çevirmek istiyorsak bu, sadece zâhirî olan başörtüsü, imam hatiplinin durumu gibi tahribatların düzeltilmesiyle değil, Erbakan’ın küresel sistemi kalbinden vuran ve ülkeyi zenginleştiren politikalarına dönmek, bunlar için uluslararası işbirlikler geliştirmekle olur. Eğitim sisteminin, sadece güvenlikli sitelerde, pahalı kolejlerden gelen burjuva çocuğuna izin veren 28 Şubatçı eğitimin en öndeki savunucularının elinden kurtarılıp eşitlikçi, halk çocuğunun yükselmesine izin veren bir modele dönmesiyle olur. Bozuk sosyal ve aile politikalarının, bankacılık sisteminin, Batılılaşmanın destekçisi sözde İslami burjuvazinin Batı taklitçisi söylemi yerine yeniden İslamı, Kuran’ı savunan ferasetli şuurlu bir yönetimin hakimiyetiyle olur.
28 Şubat bitmemiştir ama kolayca bitirilebilir. Erbakan yalnızdı. Cumhurbaşkanı da bu konuda partisinde tek başınadır. İlkeler vurgulanarak ona ve faizsiz ekonomiyi, İslam birliği, fakir çocuğun helal yolla yükselmesini, milli teknolojiyi savunanlara destek verilmelidir. 

ETİKETLER: Necmettin Erbakan
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.