islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,3835
EURO
35,0225
ALTIN
2.326,63
BIST
9.142,40
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
23°C
İstanbul
23°C
Az Bulutlu
Cumartesi Parçalı Bulutlu
22°C
Pazar Açık
23°C
Pazartesi Az Bulutlu
24°C
Salı Az Bulutlu
19°C

ABD ve Trump

ABD ve Trump
19 Ocak 2019 06:43
A+
A-

                                                        BAŞLARKEN   

         Besmeleyle çıkılan her yolda rahmet vardır, bereket vardır.Mir’at haberde yazılarımıza;

Besmeleyle çıktık yola,

Muhabbet ehline selam ola,

Yürekleriniz sevgi ile dola

Yazılarımız hayırlı ola, hayırlara vesile ola.  Diyerek başlamak istiyorum. Öncelikle Ali Rıza Demircan Üstadıma teşekkür ediyor, Mir’at haber ailesinde olmaktan ise sevinç ve onur duyduğumu belirtmek istiyorum.

Yüce Rabbim, tek gayesi ve hedefi İslam’a ve Müslümanlara hizmet olan herkesi muvaffak eylesin. Haydi, o zaman, “Bismillahirrahmanirrahim” diyerek başlayalım inşallah…

                                                         ABD VE TRUMP

Maalesef başların ayak, ayakların baş olduğu, garip bir dünyada yaşıyoruz. Yüzyıl başında, dünyaya altı asır adaletle hükmeden Osmanlı devletini  “Hasta adam” ve “Barbar Osmanlı” diyerek yıkanlar, bugün hala baş olma ideasındalar. Baş oldular mı(!)  tartışılır ama dünyayı ateş çemberine sürükledikleri, insanları hiç düşünmeden menfaatleri uğruna katlettikleri büyük bir gerçek olarak önümüzde duruyor.

ABD bilinmez bir muamma değil. Birilerinin idea ettiği gibi özgürlükler ülkesi ise hiç değil! Amerika, Siyonist lobilerin yönettiği, dünya konjonktüründe her zaman kendi çıkarları doğrultusunda hareket ederek insanları katletmekten çekinmeyen, idam cezası verilen bir zencinin infazını hemen gerçekleştirirken aynı cezadan hüküm giymiş bir beyazın infazını erteleyen, 15 milyon insanın evsiz olarak sokaklarda yaşadığı, nüfusunun neredeyse yarısının alkolik olduğu garip bir ülke… Dahası Amerika, korkular imparatorluğu.

Amerika’nın tarihi katliamlarla doludur. Yüzyıl başında bize Wilson ilkelerini dayatanlar; aynı yıllarda Colorado eyaletinde karın tokluğuna çalışan madencilerin üzerine ateş açarak çoluk çocuk katletmekten çekinmemişlerdir.  ABD’nin Kızılderili katliamlarıyla başlayan kanlı tarihi, özünden hiçbir şey kaybetmeden günümüze kadar gelmiştir. Yaşadığımız şu günden ileriye doğru bakmaya çalıştığımızda, bu kanlı tarih devam edeceğe benzemektedir. Bunu görebilmek için müneccim olmaya gerekte yoktur. 1945 yılında Japonya’ya atılan atom bombaları, Vietnam savaşı,  Irak savaşları, 11 Eylül İkiz kulelerin yıkılması ve şimdi ise Suriye savaşı ve terör örgütlerine açıktan silah ve para desteği, dünyanın başı olduğunu idea eden ABD’nin kirli ama gerçek yüzünü göstermektedir.

Laf, İnsan haklarından açılınca mangalda kül bırakmayan ABD ve genel manada batı, 1960 yılına kadar insanlar arasında ayırım ve ırkçılık yaparak zencilerin ve beyazların lokantalarını hatta lavabolarını bile ayırdığını bir türlü görmek istemiyor.  Kaldı ki şu anda bile ABD içinde yaşayan zencilerin birçok konuda ikinci sınıf muamelesi gördüğü yadsınamaz gerçekler arasında…

Küresel ısınma konusunda dahi gerekli adımları atamayan ABD yetkilileri, orta doğuda su kaynaklarına hükmetmeye çalışıyor. Güneyimizde kurulması planlanan Kürt devletinin maddi ve manevi manada desteklenmesi, İsrail’in güvenliğiyle birlikte Fırat ve Dicle’nin kontrol edilmesi ve bu kaynakların ele geçirilmesi olarak görülmelidir. Bu görüşümüzü ütopik bulanlara, Clinton’ın 15 Kasım 1999 yılında TBMM kürsüsünden yaptığı konuşmayı okumalarını salık veriyorum. Yeni bir yüzyıla başlanacağı o günlerde ABD başkanı Clinton’ın “Buğday ve su” tespiti, herhalde tesadüfe bağlanamayacak kadar önemli bir konuydu.

Yüzyıl başında, dünyayı savaşa sürükleyen anlayışın asıl amacının İsrail devletini kurmak olduğu, tarihi süreç içinde anlaşılmıştır. Günümüzde, dünya üzerinde ve özellikle Ortadoğu da cereyan eden olaylara baktığımızda da, yapılan her şeyin İsrail devletinin güvenliği için yapıldığını görmekteyiz. İkiz kulelerin yıkıldığı esnada binalarda hiçbir Yahudi kökenli insanın bulunmaması ve bu olayın Müslümanların üzerine yıkılmaya çalışılması, Amerika’nın her yıl İsrail’e milyon dolarlar yardım yaparken, aynı yardımın bir benzerinin de Mısır’a yapması, İsrail’in güvenliği içindir. ABD’nin Irak ve Suriye’de ki varlığı da İsrail’in güvenliğinden ayrı düşünülmemelidir. “Tilkinin doksan dokuz hesabı varmış, hepside tavuk üzerineymiş” diye bir söz var. ABD’nin de Ortadoğu da yapmış olduğu bütün hesaplar, İsrail’in güvenliği içindir. Yani her kapı “İsrail’in güvenliği” hesaplarına çıkmaktadır.

Son günlerde kamuoyunu meşgul eden Trump’ın Türkiye ye yapmış olduğu tehditlere gelince. Başkan Trump’ın twitter hesabından, Türkiye’ye parmak sallaması ve “Suriye de Kürtlere saldırılırsa, ekonomik yönden ülkemizi mahvedeceğini” söylemesi, zannediyorum çokta etkili olmadı. Bu açıklamanın sonrasında Türkiye’den yapılan açıklamalar ve Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan’ın Trump ile telefon görüşmesi sonucu, ABD başkanı geri adım attı. Benim kanaatim odur ki, sex düşkünü de olduğu bilinen Trum’ın atmış olduğu twitler, ayık kafayla atılan mesajlara pek benzemiyor. Ya da yatak odasında nasıl fantezi kuracağını bilemeyen (!) Trump’ın, bilinçaltında ki düşüncelerinin kamuoyuna yansımasını bütün dünya esef ve hayretle izliyor. Zira, Türkiye’nin gerek yurt içinde gerekse Suriye ve Irakta yaşayan  Kürtler ile bir hesabının ve ya  hesaplaşmasının olmadığını, tek amacının orada bulunan terör örgütleriyle mücadele olduğunu, en iyi Trump bilmektedir. Ama dedik ya… Suriye de bulunan Türk askerinin varlığı, İsrail’in hesaplarına ters düşmüş olacak ki, Trump ne yapacağını bilemediği açıklamalara başvurmaktadır.

Özellikle Trump’ın başkan seçilmesi ve görev başına gelmesi, diğer taraftan da dünyayı yöneten Siyonist düşüncenin kendi içinde fikir ayrılığına düşmesiyle, ABD süper güç olma niteliğini kaybetmeye başladı. Aynı S.S.C.B nin yıkıldığı gibi, ABD’nin yıkılması da kaçınılmaz gibi görünüyor. Bunu ütopik olarak görenlere şunu da belirtelim ki, dünyaya kan ve göz yaşı ihraç eden zalim bir ülke ABD…  “Zulüm ile abat olunamayacağını” bir kez daha hatırlamakta ve hatırlatmakta fayda var. Bu yıkılışın çok kısa vadede olacağı gibi yanlış bir düşünceye kapılmayalım. Ancak şunu da iyi bilelim ki 30-40 yıl gibi süreler, devlet yönetiminde uzun süreler değildir.

“ ABD yıkılınca, dünya konjonktürüne bir ağabey lazım” diye düşündüğünüzü biliyorum. Bu ağabey ve ya ağabeylerden biri neden Türkiye olmasın?

Selam, saygı ve muhabbetlerimle…

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.