islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,4375
EURO
34,7411
ALTIN
2.439,70
BIST
9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
17°C
İstanbul
17°C
Az Bulutlu
Pazar Az Bulutlu
18°C
Pazartesi Hafif Yağmurlu
18°C
Salı Az Bulutlu
19°C
Çarşamba Az Bulutlu
20°C

İSLAM’IN TEMSİLİ

İSLAM’IN TEMSİLİ
26 Ocak 2022 11:04
A+
A-

Geçen yazılarımdan birinde, İslam’ın Müslümanlar tarafından ne kadar ciddiye alındığını sormuştum. Evet, gündelik konuşmalarda hazır kalıp sözler ve islam’a dair onaylanmış ezber bilgiler deklare edilir. Fakat Müslümanların İslam’ı ne kadar ciddiye aldığını anlayabilmenin yolu gündelik davranış pratikleri ve sosyal hayatta geliştirdiğimiz çözümler ve formlara bakmaktan geçer. Bu da doğrusu İslam’ın temsili problemini gündeme getirmektedir.

Peki İslam’ın temsili derken neyi kastediyoruz. Tabii ki tek tek insanları düşündüğümüzde, hiçbirimiz İslam’ın temsilinin bizde tecelli ettiği gibi kapsayıcı ve evrensel bir iddia dile getiremez. Öte yandan İslam dininin yapısı ve tarihsel süreci dikkatle gözden geçirildiğinde, papalık gibi bir temsil makamının olmadığını da görebiliriz. Fakat bir şekilde İslam Müslümanlar tarafından temsil edilmektedir. Yakın zamanlarda yapılan bir takım tartışmalarda İslam ve Müslümanlık arasında ayrımlar yapılmakta ve bu bağlamda İslam ve Müslümanlığın farklı şeyler olduğu iddia edilmekteydi. Esasen, İslam ve Müslüman kelimelerinin birbiri ile ilişkisi, hem bir yandan kopmaz bir bağ taşır hem de olgu ve işlev açısından birbirinden farklılıkları bulunmaktadır. En başta ayrılık noktası, “Müslüman” kelimesinin İslam’ı tecrübe eden bir insan olarak somut tekabüliyetleri vardır. “İyi Müslüman”, kötü Müslüman”, “ahlaklı Müslüman” vb. Dolayısıyla Müslüman kelimesi, hem İslam’ı deneyimleme, hem de İslam’ın yaşanma düzeyindeki farklılıklara işaret edebilir. İslam ise, bir yandan tamamlanmış felsefi kategori, diğer yandan ucu açık aktüel tanımlar şeklinde düşünülebilir. Fakat İslam’ı biz Müslümanların yaşamlarında izleyebilmekteyiz. Yoksa, göklerden yere inmemiş ve idealize edilmiş bir kategori oldukça soyut kalacaktır. Bu anlamda İslam ile Müslüman kelimeleri arasında çok yakın bir irtibat vardır.

İçinde yaşadığımız küreselleşme çağında artık Müslümanlar dünyanın bir çok ülkelerinde yaşamaktadırlar. Gündelik yaşamı, davranışı, hukuka, adalete bakışı ve insana yaklaşımlarıyla Müslümanlar dışarıya bir imaj vermeye devam etmektedirler. İşte tam da böyle bir noktada, bu imajın nasıl olduğunu ciddi olarak sormalıyız. Ortadoğu’ya baktığımız zaman, mezhep çatışmalarının Müslümanları ciddi bir parçalanmaya götürdüğünü, gündelik yaşamda güvenliğin kaybolduğunu, hala elit diktatoryal yönetimlerin hakları ezdiğini, bir çok insanın yetersizlikler içinde yaşadığını ve buna koşut olarak da insanlar arası ilişkilerin ahlaksal zeminde işlemediğini söyleyebiliriz. Müslüman ülkelerden bir kısmı böyle iken, bir diğer kısmı, israf ve oburluğun peşine düşmüş, hazzı gündelik hayatın bir parçası haline getirmiş ve gelirlerini Batı’ya peşkeş çekmektedirler. Gelir adaletsizlikleri yüksek orandadır. Gündelik insan ilişkileri ve iş hayatı maalesef bir ahlakilik üzerine işlemekten uzaktırlar. Avrupa ülkelerinde yaşayan bazı Müslümanlar için de benzer kötü imajları gittiğiniz zaman duyabilirsiniz. Bu örnekleri çoğaltmamız mümkündür.

Bazıları buradan yola çıkarak, bu gibi sorunların temel sebebinin batılı güçlerin bizleri sömürmesinde yattığı şeklinde bir mazerete sığınmaktadırlar. Sömürgeciliğin ilkelere getirdiği bazı sıkıntı ve zafiyetleri tabii ki kabul edebiliriz. Fakat içinde bulunduğumuz durumun faturasını tamamen batılılara çıkararak, Müslümanların kendilerini sorgulamadan uzak tutması ne derece doğrudur? Üstelik Batı’nın bu konuda suçlu olması, Müslümanların tamamen suçsuz olduğu anlamına mı gelir? Tabii ki gelmez.

Dışarıdan İslam’ın ne olduğunu anlamak için, pratikte bakılan yer Müslümanların yaşamıdır. Dolayısıyla sadece “İslam en iyi dindir” şeklindeki bir sözü söyleyip durmak, propagandadan öte bir anlam ifade etmeyecektir. Bu durum Müslümanlara çok büyük görev ve sorumluluklar yüklemektedir. Yani yaptığınız yanlış bir davranış ve muamele sebebiyle, İslam ile ilgili olumsuz bir imaj üretmek, İslam’a karşı yapılacak en büyük kötülük olacaktır.

Şu soruyu şimdi ciddi olarak sormanın zamanıdır: “Acaba bugün Müslümanlara bakarak birisi İslam’a girer mi?”

MUSTAFA TEKİN 

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.