Hukuk bir milletin vicdanıdır. Adalet terazisi bozulursa, ne kadar sağlam bir yapı inşa ederseniz edin, o temel bir gün çatlar. Türkiye’de bugün hukuk sistemine baktığımızda yamalı bir bohçayı andıran bir tabloyla karşılaşıyoruz. İsviçre’den Medeni Kanun, İtalya’dan Ceza Kanunu, Fransa’dan idare hukuku… Ama bizim kendi değerlerimiz, kendi adalet anlayışımız nerede? İşte asıl sorun burada. Artık geçmişimizden ilham alarak ve geleceğin gerekliliklerini anlayarak yeni bir hukuk düzeni inşa etmenin zamanı geldi.
Bu mesele sadece bugünü değil, yarını da ilgilendiriyor. Adalet, sadece mahkemelerde değil, hayatın her alanında hissedilmeli. Gelin, sorunlara yapıcı bir bakışla eğilelim ve çözüm yollarını birlikte düşünelim.
Bugün yargı süreçleri çok yavaş. İnsan hakkını aramak için mahkemeye gidiyor, dava açıyor, ama sonuç yıllarca çıkmıyor. Adaletin geç tecelli etmesi, adaletin hiç gerçekleşmemesiyle aynı etkiye sahiptir. Mahkemelerin iş yükü ağır, bu doğru. Ancak mesele sadece yoğunluktan ibaret değil. Alternatif yolların etkin kullanılmaması ve teknolojik çözümlerin eksikliği, yargıyı yavaşlatıyor.
Arabuluculuk ve uzlaştırma gibi yöntemler var ama bunlar ne kadar etkin? Mahkemelerde teknolojiden faydalanılıyor mu? Yapay zekâ, belgelerin analizini hızlandırabilir, dava yükünü azaltabilir. Ancak bu tür yenilikler hukuk sistemimize entegre edilmediği için işler duraksıyor. Daha hızlı bir yargı sistemi, adaletin güvenilirliğini artırır. İnsan, hakkını zamanında alacağını bilirse sisteme güveni artar.
Teknoloji çağındayız, ama hukuk sistemimiz hâlâ eski yöntemlerle işliyor. Siber suçlar, dijital hak ihlalleri, veri güvenliği gibi konularda yetersiziz. Bu alanlarda hukuki altyapımızın güçlendirilmesi şart. Örneğin, yapay zekâ birçok ülkede dava süreçlerinde kullanılmaya başlandı. Peki bizde? Hukukumuz bu tür yeniliklere açık değil.
Blokzincir teknolojisi bir başka örnek. Tapu, noter işlemleri, sözleşmeler… Hepsi blokzincir ile daha hızlı ve güvenli hale getirilebilir. Ama bu konuda hâlâ somut bir adım atılmış değil. Teknolojiyi reddetmek yerine, onunla uyumlu bir hukuk düzeni inşa etmeliyiz.
Adaletin vicdanla bağını koparmaması gerekir. Çocuk hakları konusunda hâlâ ciddi sorunlarımız var. İstismar, ihmalkârlık gibi meselelerde cezalar yeterince caydırıcı değil. Çocuklar toplumun en hassas, en korunmaya muhtaç kesimidir. Onların güven içinde büyüyebileceği, haklarının güçlü şekilde korunduğu bir hukuk düzeni şart.
Çocuk hakları yalnızca ceza yasalarıyla sınırlı kalmamalı. Eğitimde fırsat eşitliği, sosyal destekler gibi alanlarda da çocukların haklarını önceleyen düzenlemeler yapılmalı. Geleceğimizi inşa edecek olan çocuklarımızın haklarını korumak, toplumun geleceğine yatırım yapmak demektir.
Hukuk sadece avukatların ve hâkimlerin işi değildir. Toplumun her kesimi hukuku anlamalı, haklarını ve sorumluluklarını bilmelidir. Ancak ülkemizde hukuk bilinci oldukça zayıf. İnsanlar hangi haklara sahip olduklarını ya da bu hakları nasıl savunacaklarını bilmiyor. Eğitim sistemimizde hukuk bilincini artıracak düzenlemeler yapılmalı. Hukuk dersleri okullarda daha fazla yer bulmalı.
Bir de hukuk fakültelerindeki eğitime değinelim. Mezun olan gençlerin büyük bir kısmı teoriye sıkışmış durumda. Pratik eğitim eksik, teknolojik gelişmelere duyarsız bir nesil yetişiyor. Bu gençler, adalet sistemini daha iyiye taşıyabilecek donanıma sahip değil. Hukuk eğitimi yenilenmeli, daha uygulamalı ve teknolojiyle uyumlu hale getirilmelidir.
Türkiye’nin hukuk düzeni, köklerinden kopmadan, geleceğe uyum sağlayacak şekilde yeniden inşa edilmelidir. Selçuklu, Osmanlı ve Türk töresi gibi güçlü bir hukuk mirasımız var. Mecelle’nin adalet anlayışı bugün bile yol gösterici olabilir. Bunun yanı sıra, evrensel insanî değerleri de benimsemeliyiz. Dünyanın bir yerinde insan fıtratına uygun bir yasa varsa, onu almakta hiçbir sakınca yok. Çünkü adalet, sadece bir milletin değil, tüm insanlığın ortak mirasıdır.
Teknolojiyi hukuk sistemimizin merkezine koymalıyız. Yapay zekâ, blokzincir, dijital haklar gibi alanlarda hızlı adımlar atmalıyız. Hukukumuz dinamik olmalı, değişen dünya koşullarına hızla uyum sağlamalı.
Adalet, bir milletin vicdanıdır. Türkiye’nin hukuk düzeni, geçmişin mirasını ve geleceğin ihtiyaçlarını birleştirerek yeniden inşa edilmelidir. Hızlı, şeffaf, insanı ve doğayı merkeze alan bir düzen kurmadan bunu başaramayız.
Adalet, yalnızca mahkeme salonlarında değil, yaşamın her anında hissedilmelidir. Köklerimizden aldığımız ilham ve modern dünyanın gereklilikleriyle adaletin ışığını yeniden yakabiliriz. Şimdi bu ışığı daha güçlü bir şekilde parlatma zamanı. Çünkü adalet, bu ülkenin ruhudur ve o ruhu kaybetmemek hepimizin sorumluluğudur.
Taşkın Koçak
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-