islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5286
EURO
34,9017
ALTIN
2.439,53
BIST
9.716,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
20°C
İstanbul
20°C
Az Bulutlu
Cuma Az Bulutlu
19°C
Cumartesi Az Bulutlu
16°C
Pazar Az Bulutlu
17°C
Pazartesi Az Bulutlu
18°C

Almanya’da İslamofobi: Bir İnsan Olarak Bile Görülmemek

Almanya’da İslamofobi: Bir İnsan Olarak Bile Görülmemek

Yıllardır Alman Müslüman kadınlar hükümetin kamusal alanda ve işyerlerinde ne giyip giyemeyeceklerini belirlemeye yönelik sistematik girişimleriyle mücadele ediyor.

Son Alman seçimleri esnasında batıdaki Bergheim kasabasındaki sandık görevlileri başlangıçta 21 yaşındaki örtülü, koruyucu maske takmış Müslüman bir kadının oy pusulasını kullanmasına izin vermediler.

Raporlara göre, seçim mahallindeki çalışanlar yüz örtme konusundaki bir yasağı kaynak göstererek ve oy kullananların tanınabilir olması gerektiğini söyleyerek onun oy kullanmasına izin vermediler. Kadının haklarının ihlali ve bariz bir İslamofobi göstergesi olduğundan kadın olayı şehirdeki yetkililere şikayet edince sonunda oyunu kullanabildi.

Bu olay nedeniyle, şimdi birçok kişi başka Müslüman kadınların da oy verme merkezlerinden çevrilip çevrilmediğini merak ediyor – ve daha genel olarak, Alman toplumunda cinsiyete yönelik İslamofobinin ne kadar yaygın olduğu da merak konusu.

Yıllardır Alman Müslüman kadınlar hükümetin kamusal alanda ve işyerlerinde ne giyip giyemeyeceklerini belirlemeye yönelik sistematik girişimleriyle mücadele ediyor. Geçen Temmuz ayında Avrupa Birliği’nin en yüksek mahkemesi işyerlerinin tarafsızlığı sağlaması koşuluyla işçilerinin, içinde başörtüsünün de bulunduğu dini kıyafet veya sembol giymesini yasaklayabileceğine dair bir karar verdi. Dava başörtüsü takmaları nedeniyle işyerinde açığa alınan iki Alman Müslüman kadın tarafından başlatılmıştı.

Siyasilerin ve medyanın onların kariyer ve topluma katılım haklarını tartışacak kadar Müslüman kadın kimliğinin aşırı politize edilmesi, Müslümanların günlük yaşamlarında doğrudan Müslüman-karşıtı ırkçılığa varıyor.

Süregelen Ayrımcılık

Müslüman kızlar okulda sürekli ayrımcılıkla karşılaşıyorlar. 16 yaşındaki Alman-Müslüman Rabia Middle East Eye’a (MEE) verdiği demeçte “Müslüman karşıtlığıyla o kadar çok karşılaşıyorum ki bazen bunu farkına dahi varamıyorum .” dedi ve “Beni başörtüye indirgeyen bir okul öğretmenim var, sürekli ona durumun böyle olmadığını söylediğim halde ailemin beni örtüyü takmaya zorladığı konusunda ısrar ediyor.” diye ekledi.

“Okulda bir birey olarak bile görülmüyorum, ismimi öğrenmeye zahmet etmiyorlar. Öğretmenler beni Fatıma olarak çağırıyorlar, çünkü sınıfımda bu isimde başka bir Müslüman öğrenci var. Benin adım Rabia, ismimin hatırlanması lazım.”

19 yaşındaki diğer genç bir Müslüman kadın olan Nazenin MEE’ye şunları söyledi “9. sınıfta bir okul gezisinde bir Alman kadın bana bir şişe fırlattı ve ırkçı hakaretlerde bulunarak bana bağırmaya başladı. Ben yalnızca 14 yaşındaydım. Öğretmenlerim onu durdurmak için hiçbir şey yapmadı. Şimdi mezun olmama rağmen ırkçılık sadece daha da kötüleşti.”

Almanya’daki kamu okullarında veriler genç Müslüman öğrencilerin özellikle de kızların endişe verici miktarda ayrımcılığa uğradığını ortaya koyuyor, bu da düşük beklenti ve cesaret kırıcı bir ortama neden oluyor. Bir anket Alman öğretmenlerin Alman olmayan çocuklara onların kariyerlerini ve sonraki eğitim rotalarını şekillendirecek şekilde etnik Alman öğrencilerden daha düşük okul formlarını önerme ihtimalinin arttığını gösterdi.

19 yaşındaki Ahlam MEE’ye “Öğretmenim yetiştirilme tarzımın beni yavaş düşünen biri yaptığına inandırdı, bu yüzden notlarım düştü. Tabiatım nedeniyle bazı şeyleri telaffuz etmekte güçlük çekiyordum, o da beni derslere katılma konusunda utandırdı. Notlarım giderek kötüleşti.”

İslamofobik Karşılaşmalar

Kamu kurumlarında Müslüman kadınların karşılaştığı ayrımcılık, Almanya’nın örtüye karşı genel tavrını yansıtıyor. Müslüman kimliğinin bir göstergesi olarak Alman kültürüne ve toplumuna karşıt olarak görülüyor.

Örtünme ve toplumda görünebilir bir Müslüman olma kararı Müslüman kadınların statüsünü değiştirerek onları  “öteki” yapıyor. Çocuklardan yetişkinlere kadar birçok Müslüman kadın MEE’ye görünür bir Müslüman olma kararı nedeniyle sürekli İslamofobi ile karşılaştıklarını söylediler.

“Bir gün eve yürürken bir adam şemsiyesini bir silah gibi yüzüme doğrulttu.” diyen 17 yaşındaki Sema “Patlayan bir silahı taklit etti, sonra beni terörist olarak çağırdı ve arkadaşıyla güldüler. Kendimi savunamadım, sadece yürümeye devam ettim.” diye ekledi.

21 yaşındaki Büşra alışveriş yaparken diğer bir kadın müşteri onu hırsızlıkla suçladı. MEE’ye “Altında bir şey saklamadığımı ispatlamak için örtümü çıkarmaya zorlandım. Alman kimlik kartını elimde tuttuğum halde bana uyruğumun ne olduğu soruldu. Polis gitmeme izin verdiğinde yalnızca beni suçlayan kadına sormak istedim: Neden? “ dedi.

25 yaşındaki Latife; “Pandeminin başında bir süpermarkete acilen geçici çalışanlar arandığında başvurdum. Süpermarket ‘tarafsız’ olduğu için orada örtümle çalışamayacağım söylendi.”

Stajının ilk gününde 21 yaşındaki İman kendisine örtüsünün çıkarılmasının söylendiğini belirtti “Çıkarmadığımdaysa bir temizlik görevlisi olacaktım. Dinime uygun yaşama kararım nedeniyle staja devam edemedim.” Benzer şekilde 28 yaşındaki Şaziye de kreş öğretmenliğine kabul edilmediğini söyledi, “Bana Almanların benim gibi giyinen birinin olduğu bir kreşe çocuklarını göndermek konusunda rahat hissetmeyecekleri söylendi.”

Eşitlik Arayışı

Bonn’daki Çalışma Enstitüsü’nün yayınladığı bir çalışmaya göre Alman firmalarına gönderilen özgeçmişler bazılarındaki Meryem Öztürk ve Sandra Bauer isimleri dışında hemen hemen aynıydı. 18.8 yüzdeyle Bauer mülakata çağrılırken Öztürk’ün çağrılma oranı sadece %13,5’ti. Fakat Öztürk’ün başörtülü göründüğü başvurularda bu oran sadece %4,2 idi.

Araştırmacılar sonuçlara göre başörtülü bir kadının Almanlara benzer isimlere sahip adaylar kadar aranması için 4,5 kez daha çok özgeçmişini göndermesi gerektiğini belirttiler.

Almanya ve diğer batılı ülkeler Müslüman kadınlara kendi kültürlerinde ve dinlerinde nasıl davranıldığı konusunda katı önyargılara sahipler. Yaygın bir kanıya göre Müslüman kadınların ev kadını olmaları ve çocuk yetiştirmeleri gibi kültürel farklar nedeniyle iş piyasasına girme ihtimalleri daha azdır. Fakat Müslüman kadınların Alman tarafsızlık kurallarıyla desteklenenler gibi ayrımcı uygulamalar nedeniyle daha zor iş piyasasına girdiği düşünülmemektedir.

Bu ayrımcılık kadınların iş gücüne katılma ve hatta eğitim alma konusundaki cesaretlerini kırabilir. Bazı Müslüman kadınlar kariyerlerini sadece ilgileri doğrultusunda değil de örtüleri nedeniyle üstesinden gelmek zorunda kalabilecekleri engelleri de düşünerek seçiyorlar.

16 yaşındaki Meryem, “Henüz iş piyasasına girmedim, fakat iş yerindeki ayrımcılık nedeniyle sürekli tercihlerimi değiştirmek zorundayım.” dedi. 27 yaşındaki Medine de bazı mesleklerden tamamen kaçındığını söyledi, “Müşteriyle doğrudan temasta bulunacağım hiçbir işe tarafsızlık konusundaki engellerle karşılaşmamak için bilerek başvurmuyorum.”

Dolayısıyla bir Müslüman kadın yetkinliklerinden çok çalışmasına yetecek derecede “Alman” olup olmadığına göre değerlendiriliyor. 27 yaşındaki Zülal MEE’ye bir işe başvurduğunda ve mülakata girdiğinde yeteneklerinin “belki beş  dakikalık bir konuşma” vaktini aldığını fakat başörtüsünün 15 dakikalık bir tartışmayı açtığını söyledi.

Almanya’daki pek çok Müslüman kadın sadece eşit muamele görmek istiyor. 29 yaşındaki Sophie’nin dediği gibi: “Bu toplumda yaşam zor, stresli ve psikolojik olarak acı verici. Yine de toplumun daha açık olan kısımlarına ve sadece görünür bir Müslüman olmanız nedeniyle sizi ikinci sınıf insanlar gibi görmeyen ve böyle muamele etmeyen kesimlerine minnettarım.”

Çeviren: Zehra Kaya

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.