islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5004
EURO
34,6901
ALTIN
2.496,45
BIST
9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
19°C
İstanbul
19°C
Parçalı Bulutlu
Pazar Az Bulutlu
20°C
Pazartesi Az Bulutlu
22°C
Salı Az Bulutlu
24°C
Çarşamba Parçalı Bulutlu
22°C

Balkan soykırımının 200. yılı yaklaşıyor

Balkan soykırımının 200. yılı yaklaşıyor

1821’de bir şehir dolusu Osmanlı Müslüman ve Yahudisi, Moralı çapulcular tarafından soykırıma uğradı. Bu aynı zamanda nasıl zayıf Müslümanlar haline geldiğimizin de habercisiydi. Ardından iki asır boyunca Balkanlarda Müslüman katledilirken seyrettik

Tripoliçe, bugünkü Yunanistan Mora yarımadasının tam ortasında Trablus olarak da bilinen bir Osmanlı şehriydi. Bütün Osmanlı şehirleri gibi kentte etkin Müslüman aileler önde gelir, kentte Müslümanlar, Hristiyanlar ve de Müslümanlara bağımlı olarak yaşayan Yahudiler ahenk içinde, hakları hukukları korunarak yaşarlardı.

1821 yılının Eylül ayının sonlarında, İngilizlerin yıllarca önçalışmasını yaptıkları ve halkı ayarttıkları Mora ayaklanmasının en başında Rum isyancıların ilk büyük katliamı Tripoliçe’de yapılmıştır. Tıpkı bir buçuk asır sonraki Srebrenitsa katliamındaki gibi insanlar sıralanmış ve öldürülmeye başlanmıştır. Bu, Osmanlı tarihindeki isyanlarda bir ilktir. O günden Kosova’nın bağımsızlığına kadar hiç durmayan, milyonlarca Müslümanınkanının oluk oluk aktığı katliamlar, soykırımlar, mezalimler, acılar hiç dinmeyecektir.

1821’den 1998’e kadar 177 yıl Müslüman kanı dökülmüştür, işkenceler yapılmış, diri diri insanlar yakılmış, bebekler parçalanmış, bunu sözde papazlar kutsamış, sapıklıklar tecavüzler olmuştur. Yapılan çalışmalarda Tripoliçe’deki ölü sayısı 8.000 ile 20.000 arasında yazılmıştır. Yunanistan’ın milli kahramanı ilan edilen soykırımcı komutan Kolokotronis bu sayının da üzerinde sivil öldürdüklerini çevre köylerle sayının 32.000 olduğunu övünerek anlatır.

Katliamlarda Yunanca konuşan Müslüman, Türk, ya da Arnavutça konuşan Müslüman, hatta Yahudi ayırmamışlar, hepsini Müslüman olarak kabul edip çoluk çocuk kadın erkek demeden kıymışlardır. Oysa karmakarışık Mora Rumlarına göre Tripoliçe Müslümanları daha fazla eski Yunan kanı taşıyordu, konuştukları Rumca daha fasih bir dildi. Fakat mesele ırk değil dindi.

Bugün Tripoli adıyla önemsiz bir kent olarak devam eden Tripoliçe, aslında vahşi isyancıların değil bizim, sahte Müslümanlarımızın eseridir. Tıpkı onun ardından gelen 177 yıllık bitmeyen ve hatta hala devam eden katliamlar ve soykırımlar gibi.

Akıllı, samimi, sade, imanlı Müslümanlar devrinde din kardeşimize fiske atmaktan korkarken, hatta kendi ülkelerindeki kendi dindaşlarının hakkını bile biz korurken, münafıklık çağında, sahtekarların ve kendini Müslüman tanıtan ama İslamiyetin, Allah kelamının, Vahyin, Kuran’ın ne olduğuyla ilgilenmeyen, dindarlık gösterişi yapanların dünyası başlayınca Müslüman kanı ucuzladı.

Bugün Balkanlarda katliam durduysa da tıpkı Burma, Suriye, Yemen, Orta Afrika Cumhuriyeti, Afganistan, Irak, Libya, Çin, Mısır’da olduğu gibi yeniden başlayabilir. Çünkü o Müslüman kanı değerini kaybetmeye devam ediyor.

Mora İsyanı, bir avuç çapulcunun bir şehir dolusu Müslümanı yani yeryüzünün hakimini öldürebilmesi, vaad edilen dünya hakimi yerine sadece adı Müslüman bir kimliğin başlangıcıdır. Katliamların dünyada devamı da bunun bitmediğinin göstergesidir.

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.