islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
35,4749
EURO
36,6483
ALTIN
3.076,32
BIST
9.823,01
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
9°C
İstanbul
9°C
Az Bulutlu
Cuma Parçalı Bulutlu
10°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
10°C
Pazar Az Bulutlu
11°C
Pazartesi Az Bulutlu
11°C

Baştan Sona Suriye’deki Kriz Masası Suikastının Perde Arkası .. (1)

Baştan Sona Suriye’deki Kriz Masası Suikastının Perde Arkası .. (1)
1 Ocak 2025 10:00
A+
A-

Baştan Sona Suriye’deki Kriz Masası Suikastının Perde Arkası .. (1)

“Baştan Sona Kriz Masasına Suikast Hikayesi”

Emani Mahluf

Suriye’de olayların başlangıcında Ahmed Davutoğlu, dönemin Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve ardından Recep Tayyip Erdoğan’dan Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a çeşitli mesajlar iletti. Bu mesajlar, Türkiye’nin Suriye’ye destek verdiğini ve yanında olduğunu belirtiyordu.

Davutoğlu, Beşar Esad’dan Suriye ordusunu gösterileri kontrol altına almak için kullanmamasını rica etti. Bunun gerekçesi olarak, ordunun büyük bir kısmının Alevi azınlıktan oluştuğunu ve bunun mezhebi bir gerilime yol açabileceğini ileri sürdü. Türkiye, Arap Birliği’nin çalışma grubu ile birlikte Suriye krizine çözüm bulmaya çalışıyordu.

Hiç kimse, Suriye’de rejim değişikliği talebinde bulunmamıştı. Suudi Arabistan ve Türkiye, Suriye hükümetini reform paketlerini kabul etmeye ve işleri normale döndürmeye ikna etmeye çalışıyordu. Suudi Dışişleri Bakanlığı’ndan bir yetkili (adını vermemeyi tercih eden bir kaynak), “Suudi kraliyet ailesi Suriye’deki durumdan hoşnut değildi. Olayın Körfez’e ve Suudi Arabistan’a sıçramasından korkarak bu krizi kontrol altına almak için çalıştılar ve çağrıda bulundular,” ifadelerini kullandı.

Gerçekten de Arap Birliği, Türkiye ile ortak bir gizli heyet gönderdi. Bu heyet, bir ay boyunca Suriye’de çalıştı ve Arap Birliği ile Beşar Esad arasında bir anlaşmaya varıldı: “Kriz Masası” oluşturulacaktı.

Krizin ilk ayında, Suriye yönetim kademelerinde anlaşmazlıklar şiddetlendi ve yetkililer iki gruba ayrıldı. Bir grup, krizi barışçıl yollarla çözmek istiyordu. Bu grubun başında, o dönem İçişleri Bakanı olan ve Ceble’den gelen Sünni General Said Semmur vardı. Semmur’a, Şam’daki göstericilerle irtibat kurma görevi verilmişti. Tarzı son derece olgun, bilinçli ve Suriye’deki sıkıntının farkında olan bir yaklaşımı yansıtıyordu.

Şehit Asıf Şevket de, daha önce İçişleri Bakanlığı görevinden önce Said Semmur’un yardımcılığını yaptığı dönemde kendisiyle koordinasyon halindeydi. İkili, Esma Esad’ın desteğiyle bir ekip kurdu. Göstericilerin liderleriyle irtibat kurmayı başardılar ve temsilcilerini Suriye’nin tüm vilayetlerine gönderdiler…

Hafız Mahluf, Banyas, Ceble ve Lazkiye’deki göstericileri yatıştırmak için büyük bir rol oynuyordu. Öte yandan, henüz rütbesi albay olan (daha sonra general oldu) Mahir Esad, İran’ın doğrudan siyasi desteğiyle güvenlik çözümünü ve 1980’lerin yöntemlerini savunuyordu.

İran, Türkiye ve Arap Birliği’nin Suriye’deki krizi çözme çabalarını baltalamaya çalıştı.

Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda kafa karışıklığı hâkimdi. Aynı gün içinde, Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü Ebu Selim Daboul, Mısır İstihbarat eski Başkanı Ömer Süleyman’ı, bir ara bulucu ve Arap Birliği temsilcisi olarak karşıladı. Aynı zamanda, İranlı General Hüseyin Hemedani de Mahir Esad ve Ebu Selim Daboul ile görüşerek, İran’a ait özel birliklerin Suriye’ye girmesi talebinde bulundu. Hemedani, gösterileri iki hafta içinde bastırma taahhüdünde bulundu.

Karşı tarafta ise General Ömer Süleyman, Suriye’ye siyasal ve ekonomik reformları içeren bir eylem planı sundu. İki Körfez ülkesi, Suriye’de ekonomik reformlar yapılması için 10 milyar dolarlık mali destek ve milyonlarca dolarlık yatırım teklif etti. Türk-Arap talepleri kabul edilirken, İranlı Hemedani’nin önerileri reddedildi. Bu durum, İran’ı öfkelendirdi.

Kriz Masası Beşar Esad’ın talimatıyla kuruldu. Başkanlığını Hasan Türkmeni yapıyordu. Üyeleri arasında Asıf Şevket, Muhammed Şaar, Bahitan, Ali Memluk, Davut Raciha, Bıhtiyar, Zeytun, Kudsiyye ve Cemil Hasan bulunuyordu.

Başlangıçta Kriz Masası’nın bir üyesi olması beklenen General Said Semmur, Cemil Hasan’ın baskıları nedeniyle görevinden istifa etti. Semmur, güvenlik çözümüne tamamen karşı çıkıyordu.

Kriz Masası, Ömer Süleyman ve Katar Emirliği temsilcisiyle birkaç kez bir araya geldi; Arap ve Türk heyetleriyle de görüştü. Bu toplantıların nihai sonuçları şunlardı:
1. Suriye’nin İran ve Hizbullah ile askeri bağlarının koparılması.
2. Müslüman Kardeşler dahil olmak üzere kapsamlı bir ulusal uzlaşma yapılması ve tüm siyasi tutukluların serbest bırakılması.
3. Katar Devleti’nin savaş mağdurlarına maddi tazminat sağlaması.

Anlaşmanın imzalanmasının ardından:
Arap Birliği’nin Beşar Esad’a destek veren birleşik bir tutum açıklaması planlandı. Bunu, Suudi Arabistan Kralı’nın Suriye’ye ziyareti ve Suriye devletine mali yardım yapılması takip edecekti.

Bu durum, İran’ı ve Kriz Masası’ndaki temsilcisi Cemil Hasan’ı öfkelendirdi. Cemil Hasan, son toplantılardan birinde Hasan Türkmeni’yi Türkiye ile işbirliği yapmakla suçladı.

Bu bilgiler, Beşar Esad’ın kız kardeşi Büşra Esad’ın talebi üzerine uzun süre gizli tutuldu. Bunun nedeni, Kriz Masası’nın şehitlerinin kanıyla birlikte yok olan soruşturmaların tamamlanması umudu ve Asıf Şevket’in özel şoförünün güvenliğini sağlamaktı. Ancak sonunda gerçekleri açığa çıkarmak, şehitlerin kanının boşa gitmemesi ve suçluların adalet önüne çıkarılması için gerekliydi.

Son Olaylar:
Cemil Hasan ile Hasan Türkmeni arasında büyük bir gerginlik yaşandı. Cemil Hasan, Türkmeni’yi Türkiye ve ABD’ye ajanlık yapmakla suçladı. Bu sırada, şehit Asıf Şevket ile Arap Birliği temsilcisi Ömer Süleyman arasında, diğer tarafta ise Cemil Hasan arasında bir sözlü tartışma çıktı.

General Hemedani ve Kasım Süleymani’nin Suriye’ye ulaşmasıyla, Suriye yönetimi ikiye ayrıldı:
1. Arap Birliği ile çalışmak isteyenler.
2. İran’a bağlı olanlar.

Arap girişimlerini destekleyen grup, Kriz Masası’nın doğrudan desteğiyle üstünlük sağladı. Nihai toplantıda, Arap girişiminin imzalanması kararlaştırıldı.

Patlama Öncesi Gelişmeler:
Asıf Şevket, Başkanlık Ofisi Müdürü Ebu Selim Daboul ile yaptığı bir telefon görüşmesinde, Hemedani ve Süleymani’nin Suriye’den gönderilmesini talep etti. Bu, Kriz Masası toplantısının gerçekleşmesinden saatler öncesindeydi.

Son toplantılara umumiyetle katılan Cemil Hasan bu kez toplantıda bulunmuyordu. Kasım Süleymani, Hemedani, Mahir Esad ve Cemil Hasan, Asıf Şevket ve Kriz Masası’nı ortadan kaldırma kararı almıştı. Şehit Asıf Şevket’in şoförlerinden biri, toplantı salonuna bir çanta içinde patlayıcı yerleştirdi. Bu patlayıcı, toplantı masasına doğrudan yerleştirildi.

Toplantının yapıldığı bina, binlerce güvenlik personeliyle korunuyordu ve binaya gizlice patlayıcı yerleştirilmesi mümkün değildi. Bu olay, İran’ın talimatıyla ve Mahir Esad ile Cemil Hasan’ın işbirliğiyle planlanmıştı.

Patlama Anı ve Sonrası:
Krizin çözümü için oluşturulan komite, saat tam 12:00’de toplantıya başladı. Ancak toplantının yapıldığı yer tamamen patlayıcılarla döşenmişti. Maher Esad, toplantı çevresindeki tüm unsurları uzaklaştırarak onların yerine Dördüncü Tümen ve Cumhuriyet Muhafızları’na bağlı unsurları yerleştirdi. Toplantı başladığında, kriz komitesinin orduyu kışlalardan çekme, halkın barışçıl bir şekilde toplanmasına izin verme, tüm medya organlarını ülkeye kabul etme, yeni bir başkanlık seçimi düzenleme ve mevcut anayasanın askıya alınması kararlarını açıklaması bekleniyordu. Ancak alınan bu kararlar İran ve Hizbullah’ı memnun etmedi. Komiteyi ortadan kaldırma kararı aldılar ve Maher Esad ile Cemil Hasan’a orduyu her açıdan destekleme teklifinde bulundular.

Bu esnada, toplantı salonunda patlama gerçekleşti ve içeride bulunan herkes hayatını kaybetti. Ölenler arasında Mısırlı general Ömer Süleyman ve Fransız vatandaşı Louis de vardı. Olay yerinin hemen kapatılmasının ardından, bazı istihbarat unsurları suçu üstlenerek hava istihbaratı yetkililerinin muhalefeti bu saldırıyı gerçekleştirmekle suçlamalarını sağladı. Ancak, merhum Asıf Şevket’in korumalarından biri, eşi Büşra’ya (Beşar Esad’ın kız kardeşi) yaşananları bildirdi. Bunun ardından Suriye’nin liderliği ikiye bölündü. Maher Esad, İranlılarla olan bağlantısını kullanarak herkesi tehdit etti. Bu süreçte, 5.000 İranlı asker ve 4.000 Hizbullah militanı Suriye’ye getirildi. Bunun sonucunda tüm liderler Maher Esad ve İran’a boyun eğdi. Bu süreçte Ömer Süleyman, Fransız Louis ve kriz komitesindeki diğer tüm isimler öldürüldü.

Böylelikle İran, Suriye üzerindeki karar mekanizmasını tamamen ele geçirdi. Suriye dosyası Arap Birliği’nden alınarak, Arap, Türk, Fransız ve Amerikan desteğiyle Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne taşındı.

Peki, 300 bin Alevi gencin öldürülüp aileleriyle birlikte bu ateşin içine atılmasının asıl sorumlusu kimdi? Onları bu trajedinin içine sürükleyen, İslami İran değil, Pers İranı idi. İran’ın bu kibri, Cemil Hasan, General Maher Esad, Kasım Süleymani, Hemdani ve Hasan Nasrallah gibi isimler tarafından desteklendi. Tüm bu gerçekleri büyük bir yürek acısıyla söylüyorum: Bu isimler Kriz komitesini öldürenlerdir.

Emani Mahluf

Tercüme: Ahmet Ziya İbrahimoğlu

MİRATYOUTUBE

MİRATHABER.COM

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.