islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,3310
EURO
35,0618
ALTIN
2.285,03
BIST
8.986,55
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Açık
20°C
İstanbul
20°C
Açık
Cuma Az Bulutlu
23°C
Cumartesi Az Bulutlu
21°C
Pazar Parçalı Bulutlu
21°C
Pazartesi Az Bulutlu
23°C

Camiden İslam Toplumuna

Camiden İslam Toplumuna
4 Mayıs 2017 14:13
A+
A-

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın da dikkatine

İnsanlık son birkaç asırdır hep bir keşmekeş ve huzursuzluk halinde… Savaşlar, yoksulluklar, katliamlar, zulümler, kendi içimizdeki tefrikalar… Küresel güçlerin maddiyat ve emperyal emellerinin tezahürü olan bu karmaşa haline karşı, maalesef biz İslam toplumları hep maddî ölçekli ve sadece sebepler dairesinde çare aradık. Hadiselerin manevi hikmetlerini düşünüp bu minval üzere çareler düşünemedik. Tankımız, tüfeğimiz, uzay aracımız, yüz binlerce askerimiz, tam teçhizatlı askeri üslerimiz, güçlü devlet yapımız, dirayetli lider ve idarecilerimiz, son teknoloji ile donatılmış okul, hastane ve camilerimiz olsun istedik, buna dair planlama yaptık, buna bütçe ayırdık, buna mesai harcadık… Fakat insanı bunlara mecbur etmeyecek bir insan modelinin “üretimine” çok fazla kafa yormadık. Oysa ki gerek global çapta ve gerekse ferdî dairede, önce Hakk (cc)’ın hukukuna, sonra nefsinin hukukuna ve son olarak da başkasının hukukuna riayet eden insan modeli yetiştirilseydi, ne iki kapı komşusu birbirine hasım olurdu, ne de iki ülke birbirine düşman olurdu. Bu sebeple tüm sistem arayış ve planlarının üzerinde, maneviyatla donanmış bir insan ve bu gibi insanlardan müteşekkil bir toplum meydana getirme üzerine bugünden tezi yok, gerek resmi kurumlar eliyle ve gerekse de sivil toplum örgütleri eliyle çabalamak mecburiyetindeyiz.

Bu tür hizmetlerin kurumsallaşacağı en ideal zemin ise camidir. İslam toplumlarında her köyde, her mahallede en az bir cami vardır. Her ne hikmetse, Anadolu’nun ücra bir köyünde, köyde su şebekesi olamasa bile cami yapılmıştır. Devletimiz de oraya bir imam atamıştır. Kamuda, Milli Eğitim de dahil, hiçbir kurum bu denli teşkilatlanmış değildir. İşte bu teşkilatlanmayı, bu zemini, bu hazır tezgahı insanlığın kurtuluşu için yeniden tadil ve tamir etmeliyiz.

Evvela camiler, yalnızca Diyanetin değil, eğitim formasyonuna dair sorumluluğun asıl sahibi olan Milli Eğitimin de tasarruf alanı haline getirilmelidir. Camilere, şimdiki gibi namaz surelerini ezberleyip, bir kaç fıkhî soruya cevap vermekle rüştünü (!) ispat etmiş hocalar değil de, talim ve terbiyeye dair ciddi elemelerden geçmiş, manevi olarak vazifesini içselleştirmiş, gönüllü ilahiyatçılar tayin edilmelidir. Tıpkı okullarda olduğu gibi camilerin de müfredatı ve dersleri olmalıdır. Kur’an-ı Kerim, siyer, sahabe hayatı, ilmihal, hadis dersleri yapılmalı. Kul hakkı, komşu hakkı, helal kazanç, çocuk terbiyesi, vatan ve millet sevgisi gibi konular belirli takvime bağlanarak camilerde çocuk, genç, yetişkin ve yaşlılara anlatılmalıdır. Hatta cami görevlisinin bulunduğu köy ve mahallede ev ziyaretleri ve sohbetleri yapması yönünde uygulama başlatılmalıdır. Bu uygulama hem istifade edenin ahiretini kurtarmaya matuf önemli bir adım olur ve hem de dini çarpıtarak anlatan veya kötü emellerine alet eden tarikat ve cemaatlerin önünü kesmiş olur.

Dediğimiz gibi, camiler ülkemizin en ücra köşesine kadar uzanmış tek Devlet elidir. Bu eli canlandırmanın vaktidir. İnsanımızın maneviyat kaynağı camilerimiz olmalıdır. Maneviyatla donanmış insan, başkasının hukukuna riayet eder, kul hakkı yemez, harama göz dikmez, hırsızlık yapmaz, başkasının namusuna bakmaz, vazifesine sadık olur, vatanını milletini sever ve ihanet etmez. Camilerin ilim, irfan ve maneviyat merkezi haline gelmesi, en ücra köşelerdeki insanımıza nüfuz edebilmesi, ihtilafları, düşmanlığı, ihaneti, terörü, tefrikayı da azaltacağından, Devletimiz bu sayede yükselecek, güçlenecek ve yeniden dünyada muvazene unsuru halini alacaktır.

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.