islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,4961
EURO
34,5758
ALTIN
2.478,95
BIST
9.557,06
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
23°C
İstanbul
23°C
Az Bulutlu
Çarşamba Hafif Yağmurlu
19°C
Perşembe Az Bulutlu
19°C
Cuma Yağmurlu
15°C
Cumartesi Az Bulutlu
18°C

Cinsellik Konusuna Temas Etmek Ayıp mıdır?

Cinsellik Konusuna Temas Etmek Ayıp mıdır?

Müslüman Türk toplumunda bazı konuları ele almak, eğitim veya bilim adına bile olsa bunlara temas etmek, her nedense sakıncalı, ayıp veya tabu sayılır. Özellikle söz konusu cinsiyet/cinsellik olduğunda bu durum çoğu zaman mayın tarlasına girmek gibi tehlikeli bir sorun olmaktadır. Hatırlayınız, Ali Rıza Demircan Hocamız “İslam’da Cinsel Hayat” kitabını yazdığında hemen her cenahtan tepki almıştı. Aynı sıkıntıyı ben de Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığında danışmanlık yaptığım yıllarda yaşadım. Özellikle (zihinsel) engelli çocuğa sahip olan ailelerden gelen soru ve talepler üzerine zihinsel engelli çocukların cinsel eğitimine yönelik bazı yol gösterici çalışmalarda bulundum.

Ne var ki akademi camiada benim bu girişimim ciddiye alınmadığı gibi alay konusu da olmuştur. Halbuki bu alana dair kendi milli kültürümüze uygun bir cinsiyet politikası geliştiremediğimiz için, İstanbul Sözleşmesinde de görüldüğü üzere hiç farkına varmadan bu konuyu da Batı’nın zihniyet anlayışı ile yaklaşmışız. Batı patentli “Cinsel Yönelim” veya “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” gibi kavramlarının biz faydalı taraflarını görmek istiyorsak da neticede bu kavramlar üzerinden dinimize aykırı cinsiyet politikaları güdülmektedir. Onun için cinsiyet bağlamında Batı tarafından geliştirilmiş ve hukuk sistemimize varıncaya kadar sirayet etmiş kavramları iyi bilmemiz gerekmektedir. İyi bilelim ki, manevi yönden tahrip yönü olanların yerine alternatif kavramlar geliştirelim. O halde konuya cinsellik ile başlayalım. Nedir Cinsellik?

Cinsellik Kavramının Tanımı, Boyutları ve Aşamaları

Cinsiyet teorileri, cinsel ihtiyaç, tutum ve davranışların kaynağını ve ortaya çıkışını, hayatın tabiî akışının bir parçası ve bunun yanında sosyo-kültürel yapının, yani öğrenme-eğitim sürecinin bir sonucu olarak görmektedir. Nefsanî tatmin ve(ya) neslin devamını sağlamak maksadıyla erkek ve kadınlar arasında meydana gelen hissî, sosyal, fıtrî, şehevî (cinsel) ve(ya) bedensel faaliyetlerin tümü olarak tanımlanan cinsellik, kapsam olarak insanî yaşama biçiminin bütün unsurlarını içermektedir.

Cinsellikte erkek ve kadının sosyal rolleri gereği takındıkları tavırlar, yani bu iki cins arasında meydana gelen sevgi, aşk, saygı, hissî bağlar, muhabbet, sohbet, erotik ve cinsel ilişkiler gibi birlikte yaşananların bütünü sağlıklı ve mutlu yaşamanın temel unsurlarındandır. Cinsel ilişkilerin dışında cinselliğin gayri bedenî boyutlarını karşılıklı bağlılık ve sorumluluk, özel ve mahrem görüşmeler, sır saklama, birbirine değer verme, koruma-kollama duygusu, güven ve belki de tatlı bakışlarda görmek mümkündür.

Cinselliği, biyolojik olarak sadece neslin devamı olarak algılayanlar, hakikatte cinsel hayatın bir parçası olan gayrı bedenî unsurların ve yansımaların kişilerin sosyal hayatlarına ve manevî gelişmelerine sağladığı olumlu katkıları görmezlikten gelmektedir. Bundan dolayı, cinsel hayatın ve üremenin tıbbî, biyolojik, sosyal, psikolojik ve ahlâkî yönlerini ve tehlikelerini anlatan cinsel eğitim, özellikle evlenecek kişilerin genel sağlığı için son derece önemlidir.

Cinselliği, dereceli olarak belirli aşamalara tasnif etmekte fayda vardır. Bir başka ifadeyle, cinselliğin, cinsel gelişim safhalarına göre tanımlanması gerekmektedir:

Cinselliğin birinci aşaması, kişinin bedenî değişime uğraması sonucunda ortaya çıkan psiko-sosyal tutum ve davranışlarla ilgilidir. Toplumsal rolün bir gereği olarak kişinin kendisini kadın veya erkek olarak kabul etmesi, bedenî, biyolojik ve cinsel yapısının farkına varması ile mümkündür. Cinsel kimlik olarak ifade edebileceğimiz bu süreç, cinsiyet yoğunlaşması ile başlayan gençlik dönemine aittir. Kişi, gençlik döneminde yaşadığı bedenî değişim ile birlikte erkeksi veya kadınsı dış görünümünün ortaya çıkmasıyla erkeksi veya kadınsı sosyal roller (tavırlar) üstlenmek (takınmak) sûretiyle sağlıklı bir şekilde cinsel kimliğine kavuşmaktadır.

Cinsel kimlik, cinsel sosyalleşmeyi de kolaylaştırmaktadır. Cinsel sosyalleşme, kadın ve erkek arasındaki farklılığın biyolojik unsurlar yanında sosyo-kültürel olarak oluşturulduğunu ileri süren bir görüştür. Buna göre her bir cinsiyet üyesi için, münasip diye görülen tutum ve davranış ile ilgili olarak toplumun beklentileri vardır. Bu beklentiler, çoğu zaman toplumun milli kültürüyle yakından ilgilidir. Sosyal cinsiyet, insanların rol, sosyal mesuliyet ve fırsatlarını çözümlemeye yarayan sosyo-ekonomik ve siyasî bir değişkendir ve hem erkekleri (erkeklik rolleri açısından), hem de kadınları (kadınlık veya kadınsılık rolleri açısından) kapsamaktadır. İslâm dini, bu bağlamda toplum nizamının korunması için, hem kadınlara, hem de erkeklere birçok sosyal sorumluluğun/görevin yanında haklar da sunmaktadır.

İkinci aşamada oluşan cinsellik, başka bir cinse duyulan ilgi, sevgi ve muhabbet ile ilgilidir. Burada, kişi, sevdiği insanla sohbet etmekten ve birlikte olmaktan mutluluk duymaktadır. Bedenî anlamda cinsel ilişkinin olmadığı bu atmosferde, her iki taraf birbirlerini daha yakın tanıma fırsatı bulmakta ve gönüllü olarak karşılıklı bağlılık söz konusu olmaktadır. Bu gelişme tamamen fıtrata uygun bir cinsel sıfattır. Cinsel sıfat veya özellik, canlı varlıkların ve özellikle erkek ve dişilerin sosyal hayatta birbirlerine karşı ruhî yönden yakınlık duyup, muhabbet yoluyla anlaşmaya, birleşmeye-evlenmeye, nesillerini devam ettirmeye ve çoğalmaya yöneten ilahi-fıtrî-tabiî güç.
Üçüncü aşamada cinselliğin somut tezahürü gerçekleşmektedir. Bu noktadan itibaren çiftler, nikâh yoluyla yuva kurmakta, karı koca ilişkisine girmekte ve neslin devamını sağlamaktadır.

Bazı okuyucularımız, bunları biz zaten biliyorduk veya bunları bilmekte bir sakınca yoktur diyebilir. O halde cinsellik konusunu işlemeye devam edelim. Belki bilmediğiniz veya cinsel sağlığımız açısından yeni ve faydalı bilgiler elde etmiş olursunuz. Yeniden buluşmak dileği ile…selam ve hürmetlerimle.

Prof. Dr. Ali SEYYAR

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.