islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,2831
EURO
34,7368
ALTIN
2.378,57
BIST
10.276,88
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Açık
19°C
İstanbul
19°C
Açık
Pazartesi Açık
22°C
Salı Açık
25°C
Çarşamba Az Bulutlu
19°C
Perşembe Çok Bulutlu
17°C

Hahamların Katliam Fetvası

Hahamların Katliam Fetvası
19 Kasım 2023 11:00
A+
A-

Dünyanın kahir ekseriyeti siyonizmin kurucu ideoloji olduğu İsrail’in gerçek yüzünü tanımıyor. Özellikle laik seküler kesimler ve ağır propogandaya maruz batı kamuoyu İsrail’in her saldırısını “kendini savunma hakkı” olarak görüyor. Çünkü batılı hükümetler ve yahudilobilerinin kontrolü altındaki medya böyle bilinmesini istiyor.

Laik-seküler çevrelerin gözünde savaşlar, siyasi/askeri çatışmalarda “dini mahiyet” aranmaz, aramaya kalkışan veya çatışmaları dini sebeplere dayandıran kimseler “dini fanatikler”dir. Pkim söyleme göre, şu veya bu sebeple vuku bulan bir çatışmayı dine dayandırmak, çatışmaya kutsallık atfetmek fanatizmdir ve ençok Müslümanlar “cihad çağrıları”yla fanatizmi temsil ederler. Oysa cihad, haklı bir sebep dolayısıyla inanmış müslümanarın topraklarını-yurtlarını, namuslarını, mallarını ve canlarını korumak veya ağır baskılar ve zulüm altında yaşayan çaresiz insanların yardımına koşmak üzere giriştikleri savaştır. Cihad “insan ile İslam arasındaki engellerin ortadan kaldırılması ise” bütünüyle  “Allah yolunda (fisebil’llah)” yapılır. Fisebili’llah amaçlı cihadda ganimet, toprak işgali, milli/ulusal nüfuz ve hakimiyet sağlama, sömürü, yağma, haksız tahakküm gibi gayeler olmaz.

Fanatizm ile savaş arasındaki fark, cihadın haklı bir sebebe dayanması, fanatizmin kör bir inancı silah gücüyle kabul ettirmek veya “haddi aşan”  hasmane intikam duygularıyla masum insanların katledilmesidir.

Bu açıdan baktığımızda Filistinliler topraklarını işgalci siyonistlerden kurtarmak üzere meşru savunma haklarını kullanmaktadırlar. İsrail ise, Filistinlilerin topraklarını işgal etmekte, onların mallarına mülklerine, evlerine, bağlarına bahçelerine, zeytinliklerine elkoymakta, karşı durdukları için çoluk çocuk demeden öldürmektedir.

İşte siyonist fanatizmin kendini gösterdiği alan burasıdır.

Siyonist fanatiçmin somut bir örnği 2008 yılında yaşandı. Mutad çatışmaların yaşandığı 2008’de Mirkaz Hirav Enstitüsü’ne mensup Yahudi hahamlar, Filistinlilerden alınacak intikamın kendilerine bereket getireceğini (onları mübarek insanlar kılacağını) iddia ettiler. Mirkaz Hirav Yahudi Enstitüsü’nde eğitim veren hahamlardan biri şöyle bir çağrıda bulundu: “Onları öldürün ki size bereket nail olsun… İntikam alın ki berekete erişesiniz, mübarek kılınasınız.”

Filistinli öldürmenin bereket getireceğini iddia eden hahamlar çağrılarını dini metinlere dayandırıyor, kısaca kandökücülüğe fetva veriyorlardı.

”Tevrat’ın Görüşü” adını taşıyan Kiryat Moşe’de bir sokaktaki levhaya asılan fetvada Yahudilere zarar vermek isteyen herkesin hedef alınabileceği belirtiliyordu. Levhanın üzerindeki fetvanın altında, İsrail’deki siyonist Şas Hareketi başta olmak üzere bir çok fanatik Yahudi hareketinin liderlerinin imzaları bulunuyordu.

İlk göze çarpan isimler şunlardı: Haham Daniel Stabski, Yitzhak Shapira, David Druckman, Yaakov Yosef, Shas hareketinin liderinin oğlu Haham Joseph Afodia, Idou Alba, Gaddy Zamra, Aose Cherbev, Shmuel Yiniv..

Hahamlar, fetvalarında, Kudüs eyleminin; Yahudilere zarar vermek isteyenlere taviz verilmemesi ve onlara yumuşak davranılmaması gerektiğine inanan bir Yahudi liderliğinin olmaması nedeniyle gerçekleştiğini belirtiyorlardı. Onlara göre o günkü İsrail yönetimi düşmana taviz veren bir çizgide siyaset yapmaktaydı. Haaretz gazetesinin haberine göre ise Yahudi hahamlar, verdikleri üçüncü fetvada, Doğu Kudüs’te yaşayan Filistinlilere karşı kışkırtıcı eylemlere katılabilecekleri çağrısında bulunuyorlardı. Zaman zaman İsrailli yöneticiler, etki alanları hayli geniş olan fanatik yahudileri hesaba katıyorlar; bu yalnızca seçmen olarak oylarına duydukları ihtiyaçtan değil, fakat İzak Rabin’e düzenlenen suikastın bir benzerinin tekrarlanmasından kayanakalanır. Nitekim hahamlar, sadece Filistinlilerde intikam almakla yetinmiyor, Newyork’taki Haham Yetiştirme Okulu’nda görev yapan Hirshel Shihter adlı bir başhaham, Filistinlilere karşı tavizkâr tutum alabilen İsrailli liderlerin de öldürülmesi gerektiği yönünde fetva vermişti; üstelik haham tam etki yapsın diye fetvasını Kudüs’teki Ağlama Duvarı Okulu’nda bir araya gelen öğrencilere yaptığı konuşmada açıklamıştı; Shihter’e göre, İsrail hükümeti Kudüs’ten taviz vermesi durumunda İsrail ordusundaki öğrencileri görevlerini bırakmaları gerekiyordu.

Her ne kadar o zaman sol partilerden Meretz Partisi’nden bazı milletvekilleri söz konusu fetvalara karşı çıktıysa da, gerçekte İsrail hükümeti ve derin devlet, hahamların bu fetvalarını Filistinlilere tanınacak hakların engellenmesinde ustaca bir araç olarak kullandılar, halen bu yönde kullanmaya devam ediyorlar; bu aynı zamanda ateist-seküler İsrailli yöneticilerin neden fanatik hahamlara bu kadar geniş faaliyet alanı açtıklarını da açıklar. Öne sürdükleri gerekçeye göre, öylesine şiddetli bir direnç var ki, bunu hesaba katmadan atılacak bir adım barış görüşmelerini akamete uğratacaktır. Bu iki yüzlü siyasetin her defasında öne çıkardığı mazeret, İgal Amir adlı bir bir Yahudi’nin, 4 Kasım1995 yılında Filistinlilere fazla taviz verdiği gerekçesiyle İsrail Başbakanı İzak Rabin’i öldürmüş olmasıdır.

Suikastçı Amir büyük bir prestij kazanmış, Filistinli öldürmenin “İsrail’e bereket getireceği”ni öne süren Yahudiler tarafından ulusal kahraman ilan edilmişti. “Bir yahudiyi öldüren bir yahudi”yi kahraman ilan eden hahamların Gazzelilerin, Sina çölüne sürülmeleri veya üzerlerine atom bombasanın atılması yönünde çağrılarda bulunmaları hiç de hafife alınacak gibi değil.

Metin Göçmen 

 

 

 

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.